Bin Ladin’in mektubu

19 Kasım 2023

Sık sık dünyanın büyük bir değişim içinde olduğunu ve bu değişimin tüm dünyayı kapsayan bir süreç olduğunu çeşitli düşünürlerden örnekler vererek anlatmaya çalışıyorum. Bildiğimiz tanıdığımız dünya bir şiddet ve öfke sarmalı içinde günden güne yok olurken yerine neyin ya da nasıl bir dünyanın geleceği ise henüz muallakta.

Elbette yaşadığımız bu yıkım sürecinin ardından öyle ya da böyle yeni bir düzen kurulacak. Bu düzenin nasıl bir düzen olacağına dair çeşitli ve her biri dikkate alınmayı hak eden bir çok fikir ve öngörü var. Bu öngörülerin büyük çoğunluğu da fazlasıyla karamsar öngörüler. Buna rağmen dünyanın “kıyamet sonrasını” betimleyen Mad Max filmlerinde ya da 1984 romanında olduğu gibi şedit ve totaliter bir yere dönüşebileceğini düşünenlerin yanında az sayıda da olsa ümitvar fikirler öne sürenler de var. Ben ümitvar olan fikirlerin yanında durmayı tercih ediyorum.

Bunun en net örneğini

Yazının Devamı

Dindarlık algısı

12 Kasım 2023

Ankara Enstitüsü isimli bir kurum var. Bu kurum bölgemizdeki jeopolitik, sosyal ve ekonomik olaylarla ilgili araştırmalar yapıyor. Bir düşünce kuruluşu kısacası. Bu kuruluş kasım ayı başında Hatem Ete ve Abdullah Yargı tarafından hazırlanan “Türkiye’de Dindarlık Algısı” başlıklı bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Türkiye’deki inanç dağılımı, Allah’tan yardım dileme, dini pratiklere yönelik tutumlar, din-siyaset ilişkisi, toplumsal değişim ve din, dini eğitim, dini kurumlar, dini liderlere güven ve dini hoşgörü gibi başlıkları içeren bu araştırmanın sonuçları Türkiye’nin inanç atmosferine dair çok ilginç veriler sunuyor.

Araştırmaya katılanların kabaca yüzde 70’i kendisini dindar olarak tanımlamış. Yine araştırmaya katılanların yüzde 62’si kendisini dinin gereklerini yerine getirmeye çalışan biri olarak ifade diyor. Mesela “Aileniz dindar mıdır” diye sorulduğunda sadece yüzde 4.6 ailesinin dindar olmadığını dile getirmiş. Kendi çocuğunun dindar birisi olmasını isteyenlerin oranı yüzde

Yazının Devamı

Şimdi çocuklar eğleniniz

5 Kasım 2023

Cumhuriyetimizin 100. Yılı tüm vatandaşlara kutlu olsun. Geçen hafta Pazar günü gazetemizin tamamı 100. Yıl ile ilgili haberlere ayrıldığı için yazı yazamamıştık. O nedenle bir vatandaş olarak büyük gurur duyduğumuz 100. Yıl tebrikimiz de bu haftaya kaldı. Lafı çok uzatmadan şunu söylemek isterim, Cumhuriyet 100. Yılında Türk toplumu tarafından benimsenmiş ve özümsenmiştir. Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin bu ilkelere bihakkın ulaşma konusunda halen kat edecek çok yolu olsa da atlattığı -her biri bir toplumu, bir devleti kökünden sarsacak güçte- onlarca badireye bakıldığında kat ettiği mesafe hiç de azımsanmayacak bir mesafedir. Hepsinden önemlisi gündelik siyasetin simge ve kalıplarına sıkıştığını ve derin bir kutuplaşma içinde olduğunu düşündüğümüz toplumumuzun konu Vatan, Cumhuriyet ve Atatürk olunca hemfikir olduğu artık sabittir. 29 Ekim Pazar günkü Ankara bunun şahidi ve sahnesidir. Bugün vatandaşlık bilinci hiç olmadığı kadar güçlüdür. Eğitimimiz,

Yazının Devamı

İsrail sorunu

22 Ekim 2023

Savaş suçu, insani kriz ve benzeri tanımlamalar artık İsrail’in yaptıklarını anlatmak için yeterli tanımlar değil. İsrail’in yaptığı şey açık bir soykırım. Bu durumu anlatmanın başka bir yolu yok. Umarım Nazilerin Nürümberg’te yargılandığı gibi bu suçların faillerinin de yargılandığını görürüz. Bu yaşananların ardından Ortadoğu’da artık bir Filistin sorunu yoktur. Sadece bugün ve Gazze’de değil, tüm Ortadoğu’da ve yıllardır yaşanagelenler ve bugünden sonra yaşanacak olanlar sorunun adını başka türlü koymamızı gerektiriyor. Çok büyük ve çözülmezse tüm dünyayı ateşe sürükleyebilecek olan bu sorunun adı “İsrail sorunudur”. 

Hükümet düzeyinde destek 

İsrail geçen hafta tüm dünyayı şoke eden hastane saldırısının ardından perşembe günü de bir kiliseyi vurdu. Bununla da yetinmeyen İsrail’in ırkçı hükümeti cuma günü de Gazze’deki 24 hastanenin daha vurulacağına dair bir uyarı yayınladı. 

Başta Başkan Biden olmak

Yazının Devamı

Bildiğimiz dünya bitti -2-

15 Ekim 2023

Hayatta durduğumuz yeri belirlerken bildiklerimizden çok hissettiklerimizin etkili olduğu bir gerçek. Çok azımız, o da ancak bilinçli ve bir hayli ağır bir çaba sonucunda, kararlarımızın duygularımız tarafından rehin alınmasını engelleyebiliyoruz. Bilgi ve duygu dünyamızın kararlarımıza olan etkilerini çok azımız dengeli bir şekilde işleyebiliyoruz. Ve yine çok azımız bilgi ve duygu süzgecinden hakkıyla geçmiş sonuçlara bakarak veriyor kararlarını. Dolayısıyla çok azımız doğruya en yakın diyebileceğimiz “sağlıklı” kararlarla devam ediyor hayatına. Geri kalan büyük çoğunluğumuz ise hayatımızı neden ve niye öyle olduğuna dair pek de bir fikrimizin olmadığı “kanaatlerimizle” yürütmeye devam ediyoruz. Oradan buradan edindiğimiz, “kısa, çarpıcı ve mümkünse kafiyeli” bir takım cümleleri bilgi yerine koyarak, kerameti kendinden menkul bir takım kanaat önderlerinin davranışlarını da duygularımız yerine koyarak oluşturuyoruz bu kanaatleri. Bu bile çaba isteyen bir süreç.

En çarpıcı örneği

A

Yazının Devamı

Bildiğimiz dünya bitti

8 Ekim 2023

Bir sabah uyandığımızda uykuya dalarken ait olduğumuz dünyanın artık yerinde olmadığını görebiliriz. Çünkü dünya yeni bir çatışma ve savaş sürecine girdi. Bu artık yadsınamaz bir gerçek. Çatışmaların önlenmesi nerdeyse imkansıza yakın. Yapılabilecek tek şey ise bu çatışmaların küresel bir savaşa dönüşmesini engellemek ama bu da çok zor görünüyor. Sadece yakın coğrafyamıza baktığımızda bile irili ufaklı onlarca farklı çatışma bölgesi çıkıyor karşımıza. 

Mesela; Karadeniz’in kuzeyinde Rusya ve Ukrayna savaşıyor. Aslında Rusya’ya karşı tüm bir Avrupa ve ABD Ukrayna üzerinden bir savaş yürütüyor. Geçen hafta Hollanda Savunma Bakanı Kajsa Ollongren bunu çok net bir biçimde ifade etti: “Rusya’nın NATO’ya karşı tehdidini engellemek için Ukrayna’yı desteklemek en ucuz (en az maliyetli) yöntem” diyen Ollongren’e bir Ukrayna vatandaşı sıra sıra dizili Ukrayna asker mezarlarını göstererek yanıt verdi. Elbette bu durum Ollongren’in ya da herhangi bir

Yazının Devamı

Devlet -1-

24 Eylül 2023

Geçen hafta Medyascope’ta Ruşen Çakır’ın Prof. Ahmet Aslan ile yaptığı mülakatı oturup baştan sona izleme imkanına yeni sahip oldum. Tavsiye ederim; ilginç değerlendirmeleri var Prof. Arslan’ın. Özellikle de mülakatın sonuna doğru din olgusunun toplumsal önemini vurguladığı bir cümlesi var ki kendi adıma çok önemli buldum bunu. Mevcut durumumuzdaki din anlayışı ve bu anlayışın toplumsal yönünü temsil eden kurum ve bireyleri eleştirirken “Ben bir ateist olarak onlardan daha dindar olduğumu düşünüyorum. Şaka falan etmiyorum. Din duygum, din ihtiyacım, dinin önem ve değeri, dinin anlamıyla ilgili onlardan çok daha sıhhatli, çok daha doğru, çok daha iyi bir görüşe sahibim” diyor Prof. Arslan. Kanaatimce Türkiye’de aydın tavrına dair uzun süredir eksik olan bir duruşu temsil ediyor bu sözler. İçinde yaşadığı toplumu tanımak, anlamak ve değiştirebilmek için “olmazsa olmaz” bir niteliğin altını çiziyor.

Asur’dan bu yana

Fakat benim yine aynı çerçevede -yani

Yazının Devamı

Killik koyu ve Şaşkınbakkal simitçisi

17 Eylül 2023

“Fakirleri değil zenginleri doyuramadığımız için yaşanıyor bütün sorunlar…”

Bu sözü yıllar evvel bir yazımda kullanmıştım. Elbette bana ait değil ama sanırım bu sözü Türk basınında ilk kullanan ben olmuştum. Bunun gibi bir takım sözleri ve kalıpları Türk basınında ilk kullanan kişi olmak gibi ne işe yaradığını bilmediğim bir özelliğim var. Gerçeğin önünde sonunda ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır sözü de onlardan biri. Mesela yıllar içinde sıkça kullanılagelen Hitler’in propaganda bakanı Göbels’in propaganda taktiklerini de yine bir yazımda kullanmak için Türkçeye ilk çeviren kişi de benim.

Bu tür sözlerin elbette insana hoş gelen bir tarafı, bir çekiciliği var ama sadece o kadar. Bir çok meseleyi açıklamaktan uzak kalan beylik laflar bunlar. Hatta açıklamayı bir tarafa bırakın meselenin gerçekte ne olduğunu anlamamızı zorlaştıran ve hatta gerçeğin üzerini örten bir tarafı da bu tür sözlerin. Fakat yine de bu tür sözleri

Yazının Devamı