Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AVRUPA’NIN en büyük tur operatörlerinden TUI’nin misafir memnuniyeti anketiyle belirlediği dünyanın en iyi 100 oteli arasında 17 Türk oteli var.
Sayalım mı?
Amara Beach Resort (Side-Antalya), Barut Hotel Hemera (Side-Antalya), Barut Hotel Lara Resort Spa & Suites (Lara-Antalya), Cornelia de Luxe Resort (Belek-Antalya), Gloria Serenity Resort (Belek-Antalya), Hotel Delphin Deluxe Resort (Alanya-Antalya), Hotel Delphin Palace (Lara-Antalya), Hotel Marmaris Park (İçmeler-Marmaris-Muğla), Hotel Melas Resort (Side-Antalya), Hotel Papillon Ayscha (Belek-Antalya), Hotel Papillon Zeugma (Belek-Antalya), Hotel Yetkin (Alanya-Antalya), Iber Otel Sarigerme Park (Sarigerme-Muğla), Magic Life Kemer Imperial (Kemer-Antalya), Robinson Club (Çamyuva-Kemer), Antalya Robinson Club Nobilis (Belek-Antalya), Robinson Club Pamfilya (Side-Antalya)...
Listede Antalya’nın ağırlığı var. Turizmi kendine hedef seçmiş bir kentin; otelleriyle, kongre merkezleriyle daha iddialı olması gerekmez mi?
Turizm deyince akla hep Antalya mı gelecek? Diyorlar ki...
“Turgut Özal ve devlet politikası olmasaydı bugün Antalya da olmazdı...”
Tamam, katılıyorum.
Özal’ın 83’teki ekonomideki sıçramasında Antalya’nın önemli bir rolü oldu. Antalya bir kurguydu ve senaryo çok iyi yazıldı.
Bugün 500 bini geçen yatak ka-pasitesiyle; farklı turizm çeşidiyle Antalya, dünyada bilinen birkaç merkezden biri haline geldi. Kabul...
Peki İzmir; Çeşme’siyle, Efes’iyle, Bergama’sıyla, Kuşadası’yla ve kültürel zenginliğiyle Türkiye’nin ikinci turizm merkezi olamaz mıydı? Bal gibi olurdu.
Çeşme’de 7 bin 200 belgeli yatak var. Pansiyonlar, butik otellerle bu sayı 13 bin 200... İzmir’de yeni yapılan oteller hepimizi umutlandırıyor. Ama yeterli mi? İzmir’de sadece üç tane beş yıldızlı otelin olmasını açıklayabilir miyiz? Onu bunu bilmem.
İzmir’in Antalya’dan alacağı çok ders var.

Haberin Devamı

Saint Joseph Vakfı üniversite için kuruluyor
BİR kurumun geleneğinin, alışkanlıklarının, reflekslerinin, duruşunun olması çok önemli... Hele hele bu bir eğitim kurumuysa...
Çocukluğumun en güzel günleri Saint Joseph’te geçti.
Arkadaşlığın, dostluğun, paylaşmanın, birlikte hareket etmenin hayatı zenginleştirdiğini gördük.
Yaşamda detayların ne kadar önemli olduğunu fark ettik. Olaylara gönül gözüyle bakabilmeyi, çocukluğumuzu büyüsek bile cebimizde taşıyabilmeyi...
Öğrenirken eğlenmeyi, eğlenirken öğrenmeyi... Bazen hayatla dalga geçebilmeyi... Hırslı değil ama iddialı olabilmeyi...
Yapabilmeyi, fotoğrafın bütününü görebilmeyi... İçimize sindirebilmeyi... Egolarımızı terbiye edebilmeyi, gerektiğinde besleyebilmeyi... Geçmişin hesaplaşmasından daha çok geleceği kazanabilmeyi...
Sevebilmeyi... Önce insan olduğumuzu öğrendik. Okulun genetik kodları kuşaklardan kuşaklara bu ortak aklı hep ön plana çıkardı.
Kimimiz doktor, kimimiz diplomat oldu. Kimimiz iş insanı, kimimiz akademisyen oldu.
Ama okul hiç aklımızdan çıkmadı.
2 Mayıs Saint Joseph’in “pilav günü...”
Ama bu seferki 2 Mayıs’ın çok daha fazla anlamı bulunuyor.
İzmir Saint Joseph Eğitim Vakfı’nın kuruluşu için adım atılıyor.
Vakıf, öğrencilere burslar, kültürel ve sosyal çalışmalar dışında bir de üniversite hayaliyle kuruluyor.
Kurucu mütevelli heyetinde Selçuk Yaşar, Lucien Arkas, Karel Dutilh, Muharrem Kayhan, Hilmi Kayhan, Cemal Özgörkey, Armağan Özgörkey, Mahmut Özgener, Bülent Şenocak, Ömer Kuyaş, Önder Limoncuoğlu, Ahmet Sukuti Tükel, Uluğ Atasoy, Çağlayan Kökkılınç, Murat Moralı, Nazmi Çetindağ, Bülent Zeytinoğlu, Ali Çarkoglu, Erol Eliezer, Mustafa Besimzade, Selim Bonfil, Erol Amado, Jacky Pardo, Hulusi Conk, Soli Özel, Murat Birsel, Baskın Oran, Doğan Dirik, Bülent Berkarda, Ahmet Kilimci dışında ben de varım.
Cem Bakioğlu, Bülent Akarcalı, Geza Dologh, Jak Kaya, Alex Baltazzi, Ricardo Aliberti, Uğur Yüce, Necdet Kestelli, Yusuf Tuvi, Sönmez Koksal, Moiz Eskenazi, Fuat Tanlay, Işıl Kasapoğlu da sırada...
Saint Joseph’lilere duyurulur.