Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KEŞKE değerlerimizi onları yitirmeden anabilsek, hak ettiği ödüllendirmeyi yapabilsek...
Gecikmiş de olsa vefa göstermenin hele hele bu dönemde çok önemli olduğunu düşünüyorum.
İzmir farklı olmalı, farklılığını göstermeli...
Böyle düşünüyorum.
Aslında İzmir’de vefa örnekleri az değil.
Bizi biz yapan sanatçılarımızın, devlet adamlarımızın, değerlerimizin isimlerini caddelere, meydanlara, bulvarlara, kültür merkezlerine vermişiz.
İyi ki yapmışız.
Günlük hayatımızın her anında onları anıyoruz.
Fahrettin Altay...
Birinci Dünya Savaşı bittiğinde Üçüncü Kolordu Komutanı olan Fahrettin Altay, Kurtuluş Savaşı süresince 12’nci Kolordu Kumandanı olarak 1920’de Delibaş İsyanı’nın bastırılmasında, Sakarya Meydan Muharebesi’nde, I. ve II. İnönü Savaşları’nda görev yapmıştı.
Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği başarıyla tümgeneralliğe yükseldi, Kolordu Komutanı yetkisiyle Süvari Grup Komutanlığı’na getirildi. Sonra da I. Kolordu Komutanı oldu ve Atatürk‘ün yanından hiç ayrılmadı. Atatürk’ün İzmir’deki Altay Spor Kulübü’nü ziyareti sırasında İngiliz takımıyla Altay arasındaki maçı beraber izlemişlerdi. Soyadı kanunu çıktığında Atatürk kendisine bu anıya istinaden “Altay” soyadını vermişti.
Fahrettin Altay ismini İzmirliler meydanlarda şimdi yaşatıyor.
*   *   *
Şair Eşref...
Türk edebiyatının büyük hiciv ustası Şair Eşref; Manisa Kırkağaçlı...
Turgutlu, Akhisar ve Alaşehir’de mal müdürlüğü yaptı. Fatsa kaymakamlığına atandı. Arkasından Ünye, Acıpayam ve diğer birçok ilçede kaymakam olarak çalıştıktan sonra Gördes kaymakamlığı görevine getirildi. Burada gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvedince bir yıl hapse mahkum edildi. Cezasının ardından İzmir’de gözetimde tutuldu.
Şair Eşref’in II. Meşrutiyet’ten önce ve sonra memuriyet ve yurtdışında geçen hayatı boyunca devlet adamlarıyla olan ilişkisi, özellikle II. Abdülhamit’e karşı görüşleri, sosyal ve siyasi çevresiyle çok tartışıldı.
Ama en kalıcı dostlukları İzmir’de oldu. İzmir’in sanat ve kültür insanlarıyla ilişkileri onun hicivlerinde hep hissedildi.
Ne mutlu ki Şair Eşref ismi de İzmir’in en önemli bulvarına verilmiş durumda.
*   *   *
Vahap Özaltay...
Vahap Özaltay sadece İzmir’in futbol alanındaki öncü isimlerinden değil, aynı zamanda Türk futbol tarihinin de en önemli isimlerinden birisi oldu. O’nun futbol oynadığı 1920’li ve 1930’lu yıllar; hem İzmir’in küllerinden yeniden doğduğu, hem de modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sancıları yaşadığı tarihsel aralığa denk gelmişti.
Altay ve İzmir’le özleştirilen Vahap Özaltay, endüstriyel futbolun ayak seslerinin henüz hissedilmediği, futbolun sadece futbol için oynandığı masumiyet çağının bir futbol efendisiydi. Özaltay, yurtdışında Türk futbolunu başarıyla temsil etti; sonra da Beşiktaş, Fenerbahçe, Şişli ve Ankaragücü takımlarında forma giydi. Futbolculuk yılları sona erdikten sonra teknik direktörlük yapamaya başladı.
İzmir sporunun efsane isimlerinden biri olan Vahap Özaltay ismi de İzmir’de yaşatılıyor.
*   *   *
Mimar Kemalettin...
Mimar Kemalettin, Osmanlı Hassa Mimarları Ocağı’ndan sonra 20’nci yüzyıl başlarında, çağdaş anlamda modern mimarlık mesleğine katkıda bulunmaya başlayan ilk Türk mimar kabul ediliyor.
Restorasyonu bu coğrafyada başlatan mimar...
Mimar Kemalettin de İzmir’in gözbebeği yerlerinden birinde yaşatılıyor.
Tıpkı...
Talatpaşa, Fevzipaşa ve Mürsel Paşa gibi...
*   *   *
Çok erken kaybettiğimiz Ahmet Piriştina ismi Sasalı’daki İzmir’in yeni cazibe merkezine verildi.
Hayattayken kurduğu Kent Arşivi ve Müzesi’nin önünde Ahmet Piriştina yazılı.
Piriştina ismi burslarla yaşatılıyor.
Ahmed Adnan Saygun’un ismi Türkiye’nin en modern, en görkemli sanat merkezine verildi.
Gerçekten de Ahmed Adnan Saygun dünya çapında bir müzisyendi.
1920 yılında yani 13 yaşındayken 1. Beyler sokağındaki Milli Sinema’da filmlere piyano müzik yapan Saygun, daha sonra İzmir’i, Türkiye’yi yurtdışında en fazla tanıtan, anlatan isimlerden biri oldu.
Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi İzmir’e çok yakıştı.
*   *   *
Şimdi İzmir; Türkan Saylan ismini de yaşatmalı.
Saylan, aydınlığın, çağdaşlığın sembolüdür. İzmir de bu özellikleriyle öne çıkan bir kenttir. Küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin sembollerinden biridir.
Türkan Saylan, sadece on binlerce gencimizin okumasını sağlamamış; aynı zamanda umudun, ortak aklın, mücadelenin, samimiyetin, sivil toplumun da ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmıştır.
Sembollerin kenti sembollerin kadınını yaşatmalıdır. Konak Belediyesi, Alsancak Kültür Merkezi’ne Türkan Saylan’ın ismini verdi. Kendilerini tebrik ederiz.
Büyükşehir Belediyesi de Türkan Saylan’a yakışan bir mekana ismini vermelidir.
Ya yeni açılacak bir bulvara, ya da meydana...
Ya da eğitimle, kültürle, sanatla iç içe geçmiş hayatın anısına özel bir mekana...
Örneğin; Havagazı diye bilinen ve restore edilen merkeze ismi verilebilir.
Ya da yeni opera binasına...
Elbette heykeli dikilecek insanların da heykelini dikmek tüm Türkiye’nin olduğu gibi İzmir’in de bir borcudur.