Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KUSURA bakmasınlar...
Kimseye, “Teşekkürler...” diyecek halimiz yok.
Son beş yıldır, Çeşmeliler bağırıyor, çağırıyor.
“Haksızlık var...” diyorlar.
Ama aldıkları cevap hep aynı...
“Kontrol ettik, bir yanlışlık yok...”
İyi de rakamlar, oranlar aynı şeyi söylemiyor.
Ecrimisil fiyatları bazı yerlerden beş, bazı yerlerden tam 10 misli fazla...
Ticari işletmelerin sesi daha fazla çıkıyor.
En azından daha örgütlüler; dernekleri, odaları kanalıyla seslerini duyurabiliyorlar.
Ya yazlıklar, siteler...
Onlar ne yapacak?
Çoğu emekli vatandaşlarımız Türkiye’nin her yerinden iki aylığına tatil yapmaya geliyorlar.
Tek bir istekleri var.
Huzurlu, sakin, temiz Çeşme havasından Temmuz, Ağustos’ta yararlanmak...
Belki bu tatili bir ay, iki ay uzatmak isteyenler olabilir.
Ama ortalama 45-50 gündür...
Duyuyorum, okuyorum.
Bu kısa tatiller için müthiş ecrimisil ödemeleri isteniyor.
Mahkemeye gitsen davayı kaybettiğinde karşına gelen rakamın kat ve kat üstünde bir fatura çıkarılıyor.
Gitmesen bu paraları ödemeyi kabul ediyorsun...
İnsanlar ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar...
Şimdi gelinen noktada bir formül bulunmuş gibi gözüküyor.
Gözüküyor diyorum; çünkü üç yıldır aynı sözleri duyuyoruz.
“Yapacağız, edeceğiz, çözeceğiz...”
İyi de herkes...
“Çözdük...” sözünü bekliyor.
“Çözdük...” ve geriye dönük de şu uygulama yapılacak.
Neden mi?
Bu bedelleri ödeyenler var, ödemeyenler var.
Mahkemeye gitmiş olanlar, gitmemiş olanlar var.
Mahkemeye gitmeyip parasını ödeyenler yine cezalandırılacak mı?
Bu ülkede vergisini ödeyenler, yasalara uyanlar kendilerini hep cezalandırılmış hissederler.
Çünkü devleti oyalayanlar ya aflarla ödüllendirilmiştir, ya da yasalardaki boşluklardan yararlanarak kaçmayı başarmışlardır.
Bu soruya Maliye Bakanlığı’nın cevap vermesi gerekir.
Ve ilk defa Çeşme’de örnek olabilecek bir karar almalıdır.
Ve demelidir ki...
“Çıkarılacak yeni yönetmeliğe göre son iki yıldaki ecrimisil ödemeleri geleceğe dönük mahsuplaştırılacaktır...”
Evet...
Aynen böyle...
Yani cevap...
“Mahkemeye gitmiş olanlar yeni yönetmeliği alıp itiraz etsinler. Yeni değerleme talep etsinler...” olmamalıdır.
Bu müthiş bir haksızlığı beraberinde getirecektir.
Yeni yönetmelik bu çifte standarda da çözüm getirmelidir.
Eğer Antalya’da, Bodrum’da; Türkiye’nin değişik yerlerinde sitelere, yazlıklara göre farklı bir uygulama yapılıyorsa bu da eşitlenmelidir.
Yine olayların takipçisi olacağız.



İsabetli sözler
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu‘nun şu sözlerini çok isabetli buldum.
“İl Genel Meclisi’nde, büyükşehirde ve ilçelerde elde ettiğimiz büyük oy oranı, bize verilmiş bir avans. Bunu doğru değerlendirmek zorundayız. Projelerimizle, duruşumuzla gece-gündüz çalışacağız. Bu başarıyı; böbürlenmeden, gururlanmadan, tevazu içerisinde ama daha çok çalışarak kalıcı kılmak ve mümkünse artırmak üzere yolumuza devam edeceğiz. Hepimize çok büyük görevler düşüyor. Birlik ve beraberlik içinde olduğumuzda, kenetlendiğimizde daha iyi şeyler yapacağımıza inanıyorum. Geçtiğimiz beş yıl, herkesin bildiği birçok sıkıntıya rağmen çok başarılı bir dönem geçirdik. Şimdi daha güçlüyüz. Önümüzdeki beş yılın, İzmir’de uzun süre anılacak bir dönem olmasını diliyorum.”
Tevazu...
Son dönemde siyasette görmeye alışık olmadığımız bir tavır...
Ama Türk insanı böyle bir duruşu uzun yıllardır bekliyor.
Ve özlüyor...
Başarının kaynağını bilerek, halktan kopmadan, gerçeklerin peşinden koşarak yapılacak siyaset her zaman prim yapacak.
Yeni dönemin yeni siyaset anlayışı da buradan geçiyor.
Uzlaşan, ortak akılda birleşen, geleceği planlayan...
Bunu yaparken toplumun değişik kesimlerinden görüş soran ve icraatlarında buna yer verenÖ
Sorumlulukları bilen...
Halkın verdi koltuğu, halkın yeniden alabileceğini hatırlayanÖ
Bir siyaset anlayışı...
Elbette baştaki insanlar kadar bürokrasinin de, diğer kadroların da buna uyumlu hareket etmeleriÖ
Türk siyaseti yeniden şekillenmeli...
Başka bir çaremiz de bulunmuyor.