Geçen hafta TBMM İçişleri Komisyonu’nda, teklif sahiplerinin ifadesiyle “Cumhuriyet tarihinin ilk kod kanun * teklifi” olan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi kabul edildi. Komisyon seyrine bakarak, bu hafta genel kurulda oldukça hararetli oturumlara tanıklık edileceğini söylemek mümkün. Çünkü muhalefet teklife “tehlikeli”, “her an, herkese karşı kullanılabilir”, “OHAL şartları kanunlaştırılıyor”, “gençlikte yapılan bir hatanın, ananın - babanın hatasının çocuğuna ödetilmesi mümkün” gibi itirazlar yöneltiyor. Sık kullanılan ifade ise “fişleme”...
Ne oldu?
Teklif Meclis’e, Anayasa Mahkemesi’nin 15 Temmuz’dan sonra çıkarılan bazı OHAL kararnameleri için iptal kararı vermesi nedeniyle geldi. Mahkeme, o kararnamelerle tüm devlet memurları için istenen “güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması yapılması” şartlarının, bir kanuna dayanması gereğini (çünkü iki yasa olsa da aslında bir yönetmeliğe dayanıyordu) ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gıda alanının ranta müsait olması nedeniyle, kirlenmeye de müsait olduğunu belirterek yeni yasal düzenleme ile tağşiş yapanların gerekirse ticaretten men edileceğini söyledi.
Pakdemirli, Kars Barajı’nın açılışı için gittiğimiz Kars’ta sorularımızı yanıtladı. Taklit ve tağşişin üzerine baskın denetimlerle gidildiğini belirten Pakdemirli, yeni bir yasal düzenleme ile tağşiş yaptığı ortaya çıktığı halde firma ismi değiştirerek yoluna devam edenlerin önüne geçileceğini kaydetti. Pakdemirli “Gerekirse adamı ticaretten men edeceğiz” dedi. Pakdemirli bakanlığının faaliyet alanındaki konulara ilişkin özetle şunları söyledi:
“Bizim bulgurumuz varken neden kinoaya gidiyoruz. Bazı insanlar çıkıp televizyonda ‘şunları tüketmek zararlı’ diye konuşuyor. Şu an Meclis’te yasa teklifi var. Bilim kurulu oluşturacağız. Böyle açıklama yapana, kendi namına, muayene için, adam çekmek için yapılan bu tarz aksiyonlara, yalanlara inanmayacağız. Diyeceğiz ki; ‘kardeşim sen böyle dedin ama
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz es-Serrac, 4 Haziran 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinden sonra düzenlenen basın toplantısında, “Libya’nın yeniden imarı sürecinde Türk şirketlerini Libya’da görmek istiyoruz” diyerek ilk işareti vermişti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Milliyet’te 7 Haziran’da yayımlanan röportajında “Libya’nın kaynakları Libyalılar için kullanılmalıdır. Geçmişte olduğu gibi Libya hükümeti, halkı, Türk firmalarının iş yapmasını isterse firmalar gider, yine iş yapar. Enerjiden liman işletmeciliği, havacılığa kadar her alanda Türkiye hamdolsun dünyanın birçok yerinde işler yapabildiği gibi Libya’da da yapar” sözleriyle biraz daha somutlaştırma yapmıştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile aralarında enerji bakanlığından temsilcilerin de bulunduğu kalabalık Türk heyetinin Libya çıkarmasıyla iyice anlaşıldı ki artık Libya’da meşru hükümet ile konuşulan
Geçen haftanın dikkat çeken notlarından biri kamuoyu araştırma şirketleri ve onların yaptığı anketlere ilişkindi.
Önce İletişim Başkanlığı “Seçimlere Yönelik Kamuoyu Araştırmaları Güvenilir mi?” başlıklı bir duyuru yaptı. Duyuruda anketlere ilişkin haberlerde, ‘bilimselliğinin’ göz önünde bulundurulması gerektiği belirtildi. Üzerinden çok geçmeden de, AK Parti’nin ARGE’den sorumlu genel başkan yardımcısı, kısaca anketlerin başındaki isim olan Hamza Dağ’dan bir açıklama geldi. Dağ ise ‘bazı anket şirketleri’ ile muhalefeti ‘AK Parti’ye karşı olumsuz algı’ oluşturmakla suçladı. Ortada AK Parti açısından rahatsız edici bir durum olduğunun ipucunu veren, üst üste açıklama gereksinimini Hamza Dağ’a sordum.
Dağ, açıklamasını, iyi bilinen bir anket firmasının AK Parti’ye gönderdiği yoklama sonucu ile kamuoyuna açıkladığı arasında fark olması nedeniyle yapıyor. Partiye gönderilen ankette oy oranı kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 40. Anket şirketi yöneticisinin
Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, Milliyet’in sorularını yanıtladı. İki ülke arasındaki ilişkileri değerlendiren Saparbekuly, ‘Kazaklar için Türkiye bir numaralı destinasyon’ dedi.
Kazakistan Türkiye’ye sağlık yatırımlarında birlikte çalışma teklifi yapıyor. Türkiye’ye ASELSAN’ın Kazakistan’daki fabrikasında solunum cihazı üretme teklifinde bulunduklarını belirten Büyükelçi Saparbekuly, “Yıl sonuna kadar 600 milyon maske satın almamız gerekiyor. Bu Türkiye’deki yatırımcılar için bir fırsat olabilir. Biz bunu ya yerli üretim kapasitelerini artırarak yapacağız ya da ikinci ve üçüncü dalga riskine karşı yurt dışından satın almamız gerekecek. Önceliğimiz yatırımcı çekmek” dedi.
Meclis Genel Kurulu’nda yarından itibaren görüşmeleri devam edecek olan Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifi üzerinde AK Parti ve MHP bir tarafta; CHP, İYİ Parti ve HDP öteki tarafta duruyor, mutabakat yok. CHP örneğin, “bekçilik müessesine karşı değiliz” diyor ama teklifi birçok açıdan eleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Gece yatarken bekçi düdüğü duymak istiyorum” sözünden dolayı bekçiliğin tekrar canlandırıldığından başlıyor eleştiriler, İYİ Parti’nin “Bu bekçiler mahalle bekçisi mi, ahlâk bekçisi mi, rejim bekçisi mi?”, “milis güçlere yasal kılıf giydiriyorsunuz”, “Jurnalcilik ya da kişisel özgürlüklerin sınırlandırılmasından başka bir işe yaramayacak” iddialarıyla devam ediyor. HDP ise en sert ithamda bulunarak, “Yeni bir paralel kolluk”, “Parti devletine yeni silahlı güçler ekleniyor, mesele ortada, niyet vahim” diyor.
İçişleri hazırlık yaptı
Görünen o ki; komisyon aşaması da
Üç ismin milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili konuştuğumuz TBMM Başkanı Şentop, ‘Yargı bir karar vermiştir. Beğenmediğim kararları uygulamıyorum diyemez hiç kimse’ ifadesini kullandı.
Seçimin üzerinden iki yıl geçtikten sonra, biri CHP'den ikisi HDP'den üç ismin vekilliği 4 Haziran'da haklarındaki kesinleşmiş yargı kararının TBMM Genel Kurulu'nda okunması ile düştü. Bu, gerçekleşme olasılığı dönem başından bu yana hep konuşulan, zaman zaman nabız yoklanan ama bir yandan da 'ötelenmiş' havası olan bir konuydu. Olasılık gerçekleşir gerçekleşmez, muhalefet tepkisini hem TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a yöneltti, hem de kararın zamanlamasını sorgulamaya başladı.
KOVID 19 dünyaya yayılırken ülkelerin ilk tepkisi sınırlarını kapatmak, uçuşları durdurmak oldu. Bu durum iş hayatı, turizm, ticaret kadar olmasa da, kısmen uluslararası suç ve suçluyla mücadeleyi de etkiledi. Sınırları aşan suçlar konusunda iş birliği yapan polis teşkilatları ortak operasyonlara, suçlu transferlerine mecburen ara vermek zorunda kaldı. Bürokratik işlere ağırlık verilen bu dönemi Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol - Europol Daire Başkanı Lüfti Çiçek “Bilinmeyen Yönleriyle Interpol” adlı kitabı yazarak değerlendirmiş. 10 Nisan Polis Günü’nde piyasaya çıkan kitabı okuduktan sonra merak ettiklerimi yazarına sordum.
“Hakkında kırmızı bülten çıkarılan....”, “tüm dünyada aranan....”, “uluslararası iade...” gibi ifadeler birçok kişinin dikkatini çekiyor. Ancak Çiçek, içerikte verilen bilgilerin çoğunluğunun yalan yanlış, kulaktan dolma olduğu görüşünde. “Söylenenlerin yüzde 50’si yanlış” diyen