KARACİĞER YAĞLANMASI

2 Eylül 2015

Yağlı karaciğer hastalığının tek sorumlusu yağlar mı? Eğer ‘yağlı şeyler yersem damarlarımda ve organlarımda yağlanma olur o yüzden yağ yememeliyim’ gibi basit bir düşünceniz varsa yanılıyorsunuz. Vücudumuz düşündüğümüz kadar basit bir yapıya sahip değil.

Karaciğerimizin normal yağ içeriği yaklaşık yüzde 10’dur. Bu oranın daha fazla olmasıyla karaciğer yağlanması oluşmuş olur. Amerikalı bireylerin yaklaşık 3’te 1’inde, ülkemizdeyse 4’de 1’inde görülen bu hastalık ilerlerse karaciğer iltihabı, siroz ve karaciğer kanserine bile yol açabilir.

Son çalışmalar aşırı yağlı ve şekerli hazır yemek tüketiminin obezite ve karaciğer yağlanmasında artışa sebep olduğunu söylüyor. İstisnalar dışında yağlı karaciğer hastalığı temelde obeziteyle başlar. Obez bireyler arasında bazılarının karaciğerindeki aşırı yağlanma çökelti olarak kalır ve bu da yağlı karaciğer hastalığına yol açar, hatta siroza ve ölüme kadar gidebilir.

Kanıtlara bakalım

Yapılan bir çalışmada hastalara damardan glukoz çözeltisi verildiğinde karaciğer enzimlerinde artış olduğu daha sonra karaciğer biyopsisi yapıldığındaysa karaciğer yağlanması olduğu bildiriliyor. Araştırmacılar daha sonra damardan beslenmeye yağları da ilave

Yazının Devamı

ÇÖREK OTU SAĞLIĞI KORUYOR

30 Ağustos 2015

Hamur işlerinin vazgeçilmez süs malzemesi çörek otunun faydaları anlatmakla bitmez. Başta Türkiye olmak üzere, bütün ülkelerde bitkisel tedavi amacıyla kullanılır. Bu faydalı bitki Afrika’nın kuzeyinde, Hindistan’da, Avrupa’da, Amerika’da ve ülkemizde yetişir. Karbonhidrat, bitkisel yağ ve protein bakımından çok zengin olduğu için birçok derde devadır dersek yalan olmaz.

Çörek otunu sadece hastalandığınız zaman değil, iyi hissettiğinizde de koruyucu olarak tüketebilirsiniz. Bazı çalışmalara göre, çörek otu tüketimi başta bağışıklık sistemi olmak üzere solunum yolları, kanserler, diyabet, romatizma ve mide hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Ayrıca depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıkları önleyebileceği bildiriliyor.

Tip 2 Diyabet: Araştırmalar, günlük 2 gram çörek otu tüketiminin insülin direncinde azalma, açlık kan şekerinde denge sağladığını gösteriyor. Ayrıca pankreastaki diyabetten sorumlu beta hücrelerinin de çalışmasını olumlu yönde etkiliyor.

Epilepsi: Medical Science Monitor’da yayımlanan bir çalışmada, geleneksel tedaviye direnen çocukların nöbet sıklığının azalmasında çörek otunun etkili olduğu saptandı. Çörek otunun anti - konvülsif (istek dışı

Yazının Devamı

SEMiZOTU AŞKI

26 Ağustos 2015

Yazın salatalarda ve cacıklarda bol bol kullandığımız hatta ıspanak gibi yemeğini yaptığımız semizotu, hem düşük kalorili hem de besleyici olmasıyla sofralarımızdaki yerini sağlamlaştırıyor. Tabii ki börek yapılan halini de unutmuş değilim; ben semizotuna her türlü aşığım.
Semizotu, kökeni Orta Doğu ve Hindistan olmakla beraber, Avrupa ve Asya’nın birçok bölgesinde yaygın olarak yetiştirilebilen bir sebzedir. Otsu yapraklı bu sebze Portulacaceae ailesine aittir ve bilimsel adı ‘Portulacaoleracea’ olarak bilinir. Bu isimleri okuduktan sonra bir daha hatırlayamayacağınıza eminim...
Annem, semizotu için “Arsız” der, yani her yerde çok kolay yetişir. Bunu akılda tutmak daha kolay. Böyle olması benim çok hoşuma gider çünkü memlekete gidince en sevdiğim yemeklerden birisi, bahçeden semizotu toplayıp bol domates, salatalık ve taze sarımsakla salata yapmak.

Omega 3 zengini
Semizotunun iyi bir omega 3 kaynağı olduğunu çoğunuzun duyduğunuzu tahmin edebiliyorum. Taze yaprakları diğer yeşil yapraklı sebzelere oranla daha yüksek oranda omega 3 yağ asidi içerir. Hayvansal kaynaklı ürün tüketmeyen vejetaryenlar ve yaz aylarında taze balık tüketimi azalanlar için iyi bir

Yazının Devamı

DIŞARIDAKİ YEMEKLER SABOTE ETMESİN

23 Ağustos 2015

‘Dışarıda yemek’ deyince korkmayın, işte size sağlıklı yemek için altı farklı öneri...

Kilo vermeye, korumaya ya da sağlıklı beslenmeye çalışırken dışarıda yenen yemekler sizi korkutuyor mu? Her defasında arkadaşlarınızdan ya da çevrenizdekilerden “Amaaan boşver, bugün de sağlıklı beslenme”, “Yine mi diyettesin” gibi cümleleri duymaktan sıkıldığınızı ve sabrınızın taştığını tahmin edebiliyorum.

Sizin sağlıklı yemek anlayışınız, iyi niyetli ve takdire değer olabilir. Ama yemekle ilgili arkadaşlıklarınızdan ya da ilerideki sosyal etkinliklerden fedakârlık yapmak istemiyorsanız bazı ipuçlarına ihtiyacınız olabilir. Sipariş verirken değişiklikler yapmak yerine sizlere fazla kalorilerden ve aşırı yemekten kaçınabileceğiniz altı farklı taktikten bahsetmek istedim.

1. Kararınızı önceden verin

Çalışmalar etrafımızdaki kişilerin yemek seçimlerinden etkilendiğimizi gösteriyor. Yanınızdaki insanlar burger ve patates kızartmalarını tercih ederken, sizin sağlıklı bir seçim yapmanız zorlaşabilir. Bu noktada yapılabilecek en güzel hamle, ne yiyeceğinize daha önce karar vermektir.

Daha önce yeme tecrübenizin olduğu bir yerde işiniz çok daha kolay. İlk kez gideceğiniz bir yerse önceden araştırabilir,

Yazının Devamı

PROBİYOTiKLER DUYGU DURUMUNU ETKİLİYOR

19 Ağustos 2015

Probiyotik, ‘hayat için’ anlamına gelen bir kelime ve yararlı bakterileri içeren diyet destekçisi. Doğduğumuzda ve bebekken bağırsaklarımız sağlıklıdır, özellikle anne sütü bunun en iyi ilacı. Ancak yıllar içinde geçirilen enfeksiyon hastalıkları, kullanılan antibiyotikler, kötü beslenme alışkanlıkları, alkol ve stres gibi durumlar, vücudumuzdaki yararlı bakterilere zarar verir.

Bağırsaklarda yer alan kötü ve iyi bakteriler sürekli yarış halinde.

Probiyotiklerin sağlığa yararlarıysa sadece bağırsaklarla sınırlı değil. Kolesterolün azaltılması, cilt ve ağız sağlığı hatta kilo kontrolüne bile fayda olumlu etkileri var.

Sosyal anksiyeteyi azaltıyor

‘Psikiyatri Araştırma’ dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, bu ‘dost’ bakteriler sosyal anksiyetenin azaltılmasına da yardım ediyor.

Çalışma, William and Mary Koleji psikoloji sınıfına kayıtlı, çoğunluğu kız öğrencilerden oluşan 700’den fazla kişiyle yapıldı.

Katılımcılar yoğurt ve lahana turşusu gibi fermente ürün tüketimlerinin sorulduğu bir form doldurdu. Ayrıca sosyal anksiyete, kaygı, öfke ve depresyon gibi kişilik özelliklerini sorgulayan ek bir anket de uygulandı.

Araştırmanın sonunda

Yazının Devamı

YAZ SOFRALARI VE DONDURMA

16 Ağustos 2015

Yaz aylarında gün ışığından daha uzun süre yararlanıyor olmak, yaz akşamlarını daha keyifli yapıyor. Tatilde veya normal hayat içinde yaşam biçimi buna göre değişiyor. Uzun akşamlarda evde geçirilen vakitler, arkadaşlar veya misafirler yeme düzenini de etkiliyor.

Yazlık evde olanlarsa bu durumdan en çok etkilenenler. Çünkü yazlık misafirleri ve yaz komşularıyla geçirilen sofralarda hem pratik hem doyurucu hem de sağlıklı seçimler yapmak isteyenler bazen zorlanabiliyor. Size bugün bu konuda biraz yardım etmek istiyorum. İşte yaz sofranızda mutlaka olması gerekenler...

Salatalar

Semizotu, marul, domates, salatalık ve yeşil soğan, bolca söğüş veya karışık salata olarak sofranızda yer alabilir.

Pratik tavsiye: Semizotlarını önceden temizleyin ve hafif nemli temiz bir beze sarın. Bu şekilde buzdolabında üç gün tazecik saklayabilirsiniz. Aynı şekilde cam kavanozda da bunu gerçekleştirebilirsiniz.

Misafir gelince hemen yoğurtla karıştırıp veya üzerine domates ve peynirle hızlıca servis edebilirsiniz. Tabii ki biraz zeytinyağı, limon ve sirke de çok yakışır.

Izgara / Mangal

Balık, tavuk, köfte, hellim, patlıcan, sarımsak, domates, biber, soğan, mantar ve kabak...

Yazının Devamı

BESLENME BİLİMİNDE YEDİ GERÇEK

12 Ağustos 2015

Geçen aylarda Sağlık Bakanlığı tarafından ekran sertifikası gündeme gelmiş ve çok tartışılmıştı. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, sağlıkta bilimsel temele dayanmayan söylemlerden kaçınılması gerektiğini belirterek şunları demişti:

“Ekranlarda birçok isim beslenme konusunda açıklamalar yapıyor. Bunların arasında hiçbir bilimsel kanıta dayanmayanlar da var. Deniyor ki, ‘Kiraz yerseniz prostat kanseri geçer’. Tamam da, öyle demekle kanser geçmiyor. Önerdikleri bazı bitkilerin fazla alınması sonrasında ölümler bile yaşanabilir.”

Sayın Gümüş’e katılıyorum, uzmanlığın dışında konuşarak medya yıldızı haline gelen insanlar yüzünden biz maalesef doğrular konusunda ikna edici olmakta zorlanıyoruz.

Bu kanıtlara dikkat!

Sağlığın modası ve sezonu olmaz. Bilimsel doğru aynı yönü işaret eder, çünkü kanıta dayalı tıp her şeyi açıkça anlatır. Bilimsel temele dayanan ve dünya standartlarında kabul görmüş araştırmalar esastır. Bu araştırmalar sunduğu kanıtlara göre ‘zayıf’, ‘orta’ ve ‘güçlü’ kanıt olarak değerlendirilir.

Sizin için beslenme dalındaki orta dereceli 7 kanıt seçtim. Lütfen diğer söylemlere kulak asmayın ve kafanızı karıştırmayın.

KANIT 1:

Yazının Devamı

BALIKETLİ OLMAK

9 Ağustos 2015

‘Balıketli olmak’ kimilerine göre istenmeyen bir durum kimilerine göre de bir başarı hikayesi olabilir.

Geçen haftalarda Dr. Mehmet Öz röportajı gazetemizde yayınlandı ve bu konu tartışıldı.

Dr.Öz’ün “Kadın, sıfır beden değil etli butlu olmalı” sözlerine ben de dahil, birçok diyetisyenden destek geldi.

Ben yıllardır bu konuya dikkat çekiyorum ve hep söylüyorum. Hatta 2009 yılında yazdığım ‘Afiyetle Diyet’ kitabımda da, “Herkes ince olmak zorunda değil. Sağlık için uygun kiloda olmak yeterli” diye yazarak, bu konudaki fikrimi belirtmiştim. Şimdi bir kez daha bu duruma şöyle açıklık getirmek isterim.

Bireye özel hesaplanmalı

Pek çok diyetisyen meslektaşım ve benim ortak görüşümüz, ideal kilonun sadece boy uzunluğuyla ilgili olmadığı, gerçekçi kilo her bireye özel hesaplanmalı ve yağ oranına göre değerlendirilmeli. Bazı uzmanlarsa Öz’ün ABD’de yaşadığı için sürekli obez insan gördüğünden böyle bir açıklama yaptığını savunuyor.

24 Temmuz tarihinde benden görüş istendiğinde şöyle dedim:

“Herkes ince ve zayıf olmak zorunda değil. Çok zayıf olan kadınlara göre, hafif kilolu olanlar (obez değil) daha uzun yaşıyor, daha az hasta oluyor ve daha mutlu. Çok zayıf olmak sağlık göstergesi değil. Ço

Yazının Devamı