Yaz aylarında mutlu olmak için çok sebep var ama benim ilk aklıma gelenler; dondurma, deniz ve karpuz. Aslında durum bizim çocukluğumuzdan farklı artık her mevsim dondurma yemek mümkün. Çok şanslıyız çünkü paketli dondurmalarda istediğimiz çeşitleri bulabiliyoruz; meyveli, brownie’li, cheesecake’li, bitter ve sütlü çikolatalı...
Birkaç yıldır Ramazan’ın yaz mevsimine gelmesiyle dondurma farklı bir yer daha buldu kendine. Ramazan’ın gülü güllacın en iyi arkadaşı dondurma oldu çünkü iftar sonrası hem hafif hem de serinletici iyi bir seçim. Ancak dikkat! Hijyenik şartlarda üretilen ve uygun koşullarda, soğuk zinciri kırılmadan saklanan markaların dondurmaları bu anlamda çok daha güvenli.
Bilimsel araştırma sonuçları
Dondurmanın neden mutluluk verdiğini daha önce de yazdım ama gördüm ki, bu konuda sorular geliyor. O yüzden bir kez daha hatırlatmak istedim.
Londra Psikiyatri Enstitüsü, 2005 yılında yürüttüğü bir çalışmada, gönüllülerin beyinlerini harici kullanılan bir görüntüleme cihazıyla (bir fMRI tarayıcı) tarayarak dondurmanın beyindeki keyif bölgelerini ‘uyardığı’ ortaya koydu. Yani evet, dondurma beyindeki keyif bölgelerine etki ederek insanları mutlu ediyor.
Hangi dondurmaları
Sıcak havalarda su ihtiyacı artar. Üstelik iftar ve sahur arası sınırlı süreyi düşündüğümüzde terle birlikte olan kayıplarımızı hızla yerine koymak hayati önem taşıyor. Su ve maden suyu, bu noktada tartışmasız en iyi seçimdir diyebiliriz.
Su, insan vücudunda ve yeryüzünde en çok bulunan maddedir ve yaşamak için en az oksijen kadar gereklidir.
Yetişkin bir bireyin vücut ağırlığının ortalama yüzde 55 - 75’i (38 - 46 litre) sudur. Bu yüzdeler kişiye, vücut bileşimine, yaşa, cinsiyete ve diğer faktörlere bağlı olarak değişir. Tüm vücut dokuları belli miktarlarda su içerir ve vücut suyunun azalması ciddi tehlikedir. Bu sebeple vücudunuzu kesinlikle susuz bırakmayın. Susama hissi geliştiğinde yüzde 1’lik su kaybı olmuş ve bu durum beyne iletilmiştir.
Sakın su içmek için susamayı beklemeyin.
Su, vücutta ne yapar?
Besinleri sindirir.
Besinlerin emilimi ve taşınmasını sağlar.
Eklemlerin kayganlığının sağlanmasına
Kendinizi iyi hissediyor olabilirsiniz. Hiçbir belirti vermeden bedeninizde sürekli çalışan sistem canı isterse belirti veriyor, canı istemezse kendi başına buyruk çalışmaya devam ediyor. Bu sebeple her yaş grubu için özel planlanmış rutin sağlık muayeneleri çok önemli.
Hormonlarımız pek çok şeyi yönetiyor, sakin sessiz durmaları veya fazla çalışmaları hiç tahmin etmediğiniz sorunların sebebi olabilir.
Ben, kilo almakta veya vermekte zorlanan danışanlarımı, cilt şikayetlerini besinler yoluyla nasıl çözebileceklerini soran takipçilerimi ve sağlığından şüphe duyduğum tüm dostlarımı hemen bir endokrinoloji uzmanına yönlendiriyorum.
Bakın bazı basit ipuçlarıyla siz de kendi ihtiyacınızı belki görebilirsiniz.
Kadında koyu renk kıllar
Testosteron, ‘erkek hormonu’ olarak adlandırılsa da, kadınların vücudu da bu hormonu yapar. Ancak, kadınlar bu hormondan erkeklere nazaran daha az yararlanır. Bu hormon erkeklerde yüz ve vücut kılı, daha derin bir ses ve sperm oluşturur. Görülüyor ki kadınlarda seks dürtüsü konusunda anahtar rol oynuyor ancak normal seviyenin üzerine çıkması dengeleri bozabilir.
Son günlerde sosyal medyada ve etrafımda koşan bireylerin sayısındaki artış dikkatimi çekiyor. Şu anda kaç kişi aktif olarak sağlıklı yaşam için koşuyor bilemiyorum ancak geçen ay Londra’da okuduğum bir habere göre, İngiltere’de 10 milyon kişi koşuyormuş. Ancak koşan sayısının bu kadar çok olmasına rağmen hâlâ doğruluğu olmayan efsanevi bilgilerle ilgili kafalar karışık. Sevgili koşucular, haydi birlikte bakalım ve bilgilerimiz tazelensin!
Sıvı ve su tüketimi önemli
Hafif dehidratasyon (susuzluk) daha hızlı koşmanıza yardım eder. Uzun mesafeli koşularda yeteri kadar su içmenin önemi çok fazla vurgulanmasına rağmen bu düşünceyi hâlâ savunan var. Bilgilerimize göre vücut kilosunda yüzde 1 - 2 düşüş bile, performansa zarar veriyor. Ancak bazı uzmanlar mesajın abartıldığını düşünüyor. Mesela Yeni Zelandalı spor bilimadamları yüzde 3 su kaybının atletleri yavaşlatmadığını bildirirken, ‘Spor Hekimliği Klinik Dergisi’, Dubai maratonunda elit koşucuların yüzde 10 su kaybına rağmen yine de yüksek dereceler aldıklarını tespit etmiş.
Kontrollü sıvı kaybının performansı artırmasına şaşırmamak gerekir gibi yorumlanabilir ama ben hidrasyondan yanayım.
Aşırı su içmek tehlikeli olabilir. Çok sıvı
Ramazan ayının en keyifli yanlarından biri kalabalık sofralar ve geleneksel yemeklerdir. Ramazan’da öğünler normalden çok daha görkemli oluyor. Bu sebeple de insanın iştahını kontrol etmesi zorlaşıyor. Tüm akrabalar, arkadaşlar, dostlar bir araya geldiğinde yeme düzeni oldukça değişiyor, bu sofraların tabii ki vazgeçilmez klasikleri oluyor, peki nasıl dengelemeli ne kadar yemeli?
İftariyelikler
Ramazan’da gelenek halini almış iftariyelikler aslında genel anlamda şarküteri ürünleri. Sucuk, salam, pastırma ve kaymak vb. Bu ürünlerin doymuş yağ ve kalori değerleri yüksek bu sebeple miktar konusunda dikkatli olunmalı. İftariyeliklerle oruç açmayı sevenlerin en azından ana yemekte daha az yağ içeren bir ana yemeği veya az yağlı bir sebze yemeğini seçmeleri yağ dengesini sağlamaya yardımcı olabilir. Kalp hastaları, kolesterolü ve tansiyonu yüksek olanlarla 60 yaş üzeri gruptakilerin şarküteri tüketimini en azda tutmaları gerekiyor. Bu kişiler iftariyelik olarak az yağlı peynir, zeytin, hurma ve kuru meyve tercih ederlerse daha iyi olur. Peki, doğrusu nedir?
Sucuk sevenlere önerim; sucuğu önce 1 - 2 dakika kaynayan suda bekletip daha sonra pişirmeleri. Bu şekilde hem
Ramazan ayının ilk günlerindeyiz ve bu dönemde beslenmemiz özen gerektiriyor. Yaz Ramazan’ında uzun açlık süresince bedenimize yardımcı olmak ibadetimizin bir gereği. Bu dönemde asıl amacın beden ve ruhu terbiye etmek, nefsimize sahip çıkmak olduğunu hep hatırlamak gerekiyor. Eğer bunu başarabiliyorsanız iftarda zaten aşırıya kaçmazsınız ve bedeninizin ihtiyacı olan sahurun gereklerini de yerine getirme şansınız olur. Ramazan’la birlikte öğün düzeni ve saatiyle tüketilen yiyeceklerin miktarlarındaki artış beslenmedeki en önemli değişikliklerdir.
Ancak yaşamın her döneminde olduğu gibi bu dönemde de amaç ‘yeterli ve dengeli beslenme’ olmalıdır.
Sahurda özen, yardım eder
Sahurda sadece su içerek niyetlenmek veya gece atıştırmasıyla yatmanın son derece zararlı olduğu unutulmamalı. Gün boyunca alamadığımız besin öğesi ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız. Bunun için öğün sayısı arttırılmalı ve mutlaka sahur yapılmalıdır.
Sahurda protein içeren süt içmeli, yumurta, yoğurt, peynir yemeli, kan şekeri dengesi için tam tahıl içeren ekmek tüketmeli ve bol su içip yeterli sıvı alımını sağlanmalıyız. Ramazan’da dengeli beslenmeyen ve sahura kalkmayan kişilerde; kan şekeri düşüklüğü, sindirim
Tokluk için besinlerin dengeli oranda karbonhidrat protein ve yağ içermesi önemlidir. Bu yüzden süt, yoğurt grubu besinler Ramazan dönemi için idealdir.
Süt, yoğurt gibi proteini yüksek, aynı zamanda dengeli karbonhidrat ve yağ içeren besinler, doyurucudur ve daha uzun süre tok tutar. İftar ve sahur sofralarında mutlaka süt veya yoğurt bulundurmaya özen gösterin.
Süt, yoğurt, ayran, peynir grubu besinler protein, kalsiyum, fosfor, riboflavin olmak üzere birçok vitamin ve mineralden zengindir.
Süt grubu içeriğindeki yüksek kalsiyumla kemik ve diş sağlığında, hücrelerin çalışmasında önemlidir.
Özellikle bel çevresindeki yağlanmanın en büyük düşmanlarından biri olan yoğurt, içeriğindeki probiyotik bakterilerle bağırsaklara da dosttur ve sindirim sistemini rahatlatır.
Aynı zamanda kalsiyum içeriğiyle vücuttaki fazla yağlarla savaşır. Yoğurtta bulunan dost bakteriler, mikroplarla savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirir
Ramazan’da süt grubuna daha fazla yer vermek için
Sahurda yulaf ve meyveyle süt kullanabilirsiniz
Yılladır kilo kaybetmeye çalışıyor ve başarısız oluyorsanız, sonunda da umudunuzu yitirdiyseniz, bu yazı tam da izin için. Büyük olasılıkla bazı şeyleri, özellikle psikolojik hazırlığı göz ardı ettiyseniz, başarısızlığınızın sebebi bu olabilir. 20 senelik deneyimlerim gösteriyor ki kilo vermeye çalışan birçok insan, aç kalması ya da menünün zorlaması nedeniyle değil, psikolojik nedenlerle diyetten vazgeçiyor.
Sıkılmak veya verdiği kilodan memnun kalmamak, anlık sapma arzusu veya mahrumiyet hissi en çok karşılaşılan duygu durumları oluyor. Ancak bazı bireyler, diyet planlarını veya ailevî sorunlarını ya da genetik yapılarını suçlayarak, vazgeçme nedenlerini açıklamaya çalışıyor. Bu işlem defalarca kendini tekrarlıyor. Bazıları, gerçek başarısızlık nedenlerinin ne olduğunu asla fark etmeden, senelerce başarısızlık yaşıyor...
Kilo kaybı neler kazandıracak?
İster 10 kg. ister 110 kg. vermek isteyelim, yaşam tarzımızla birlikte birkaç yeme alışkanlığımızı da değiştirmemiz gerek. Bunun için ilk gün veya ilk hafta zor gelmeyebilir. Çünkü, genelde hevesimiz ihtiyacımız olan motivasyonu sağlar. Ancak, tipik olarak 2 - 3 hafta içinde yeni beslenme tarzımız, her zamanki yeme