Soğan-sarımsak deyince ilk akla gelen kokudur; sağlığa faydası sonradan gelir. Özel bir bileşen içeren soğan ve sarımsağın faydaları yıllardır konuşulur. Peki, bu gıdaların vücuda ne gibi yararları var?
Allium cinsi ‘organosülfür bileşikleri’ni içeren besinleri; soğan, arpacık soğanı, pırasa, taze soğan ve sarımsak olarak sıralayabiliriz.
Bakın, bu sebzeler hangi özelliklere sahipler?
* Anti-oksidan özelliklere sahip oldukları çeşitli araştırmalarla ortaya kondu. Anti-oksidanlar, kalp ve kanser hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterir.
* Soğan ve sarımsağın içerisinde bulunan sülfürlü bu maddeler, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olduğu gibi, kanser riskini artıran bileşiklerin vücuttan atılmasına destek verir. Tümör gelişimini engelleyici özelliklere de sahip olduğu düşünülüyor.
* Allium gibi sebzelerdeki kuarsetin de önemli bir besin öğesi. Eklem iltihabını önlemeye yardımcı olur.
Çeşitli çalışmalarda, “Kuersetin maddesi, tümör nekroz faktörünün iltihabik etkilerini azaltmaktadır” deniliyor.
"Her gün meyve ve sebze yemelisin" nasihatını ailesinden duymayan yoktur. Peki bu nasihatı neden sıkça duyduğunuzu düşündünüz mü hiç?İşte size nedenleri...
“Her gün meyve-sebze tüketmelisin” lafını, çocukluktan beri çok duyduk.
İstisna olarak hâlâ duymamışsanız, şu anda neredeyse tüm iletişim kanallarında sağlıklı beslenme önerileri veriliyor olması sebebiyle sıkça kulağınıza çalınmıştır. Gerek danışanlarım gerekse bireysel önerilerim, verdiğim seminerler, kitaplarım ve köşe yazılarımda bu konudan hep bahsederim.
Peki bu fayda nereden geliyor? Temeli nedir, sadece vitamin-mineral mi? Özellikle de diyete veya sağlıklı yaşamaya yeni başladıysanız; bu meyve ve sebzelerin neyi çok yararlı?
İşte sizi adeta bir tavşan gibi hissettirecek, taze sebze-meyve yedirtecek 4 önemli neden.
HEM VİTAMİN HEM MİNERAL DEPOSU
Birkaç düzeltmeyle günlük şeker alımınızı azaltabilirsiniz. Küçücük bir iyileşme uzunsüreli bir alışkanlığa dönüştüğünde, hastalık riskinizi azaltır ve sağlınızı koruyabilir.
Son yıllarda popüler diyetlerin baskısıyla karbonhidrat konusunda kafalar karışık. Aslında karbonhidratlar, beslenmenin temelini oluşturuyor ancak burada hangi karbonhidratı seçtiğiniz çok önemli.
Tam tahıllar, sebze ve meyveler, karbonhidrat kaynağı olarak her gün mutlaka tüketilmeli çünkü yetersiz alımı da sorun yaratıyor. Ancak önerilen karbonhidrat türü, şeker gibi rafine edilmiş olanlar değil.
Maalesef günlük yaşamda pek çok hazır besin, neredeyse şeker içinde yüzüyor.
Amerika’da yapılan bir çalışma, her gün 22 çay kaşığından daha fazla ‘ilave şeker’ alındığını gösteriyor. (Yemek veya sos içine eklenen, kahveye karıştırılan şeker, kek, kurabiye gibi)
Bu durumda her yıl kişi başı 14-15 kiloluk çuvaldan daha fazla şeker tüketildiğini söyleyebiliriz. Bu durum, kaloriyle beraber kalp hastalığı gibi ölümcül riskleri de beraberinde getiriyor. Beslenmenizi hızlıca gözden geçirip, birkaç düzeltmeyle günlük şeker alımınızı azaltalabilirsiniz.
1-EN ÇOK KALORİ İÇECEKLEDE
Günlük beslenmede şeker t
Yazın habercisi, en sevdiğim meyve kirazın zamanı geldi. Peki diyette olanlar nasıl tüketebilir? Faydası nedir? Ne kadar yemeli, hemen bakalım
* Karaciğer dostu olan kiraz; yüksek alkol tüketimi, fazla ilaç alımı ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek yenilenmesine yardımcı olur.
* Kirazda yaz ayları için ihtiyacımız olan potasyum, A ve C vitamini bulunur.
* Laksatif etki gösterip bağırsakların temizlenmesine ve kabızlık sorununun giderilmesine destek verir.
* Kirazdaki flavonoidler, gut ve romatoid artrit gibi eklemlerle ilgili hastalığı olan bireylerde inflamatuvar rahatsızlıklarının şiddetini hafifletmeye yardımcı eder.
* Kirazda bulunan kinik asit, böbrekleri temizleyici ve toksinleri vücuttan atıcı etkisiyle böbreklerde taş ve kum oluşumunu önleyebildiği gibi, bunların zamanla dökülmesine olanak sağlar.
* Kirazda da önemli miktarda bulunan melatonin hormonunun, yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarını önleyebildiği ve azaltabildiği bilinir.
Birdenbire ortaya çıkan ve tanımlanamayan aşırı iştah, durduramadığınız ani tatlı krizleri, duygusal durumunuzla yakından ilgili. Bu durum, sağlıksız beslenmeye yol açan en büyük sabotaj
Her zaman aç olduğumuz için yemek yemeyiz...
İş yerinde kötü bir gün geçirmek, akşam bir paket cips yememizin sebebi olabilir.
Arkadaşımızla bir tartışma, buzdolabı önünde bizi reçel kavanozuyla trans haline geçirebilir. İstediğimiz gibi sonuçlanmayan bir futbol maçı gereğinden fazla bira içmemize yol açabilir.
TEK BİR OLAY YETER
Bu durum herkesin başına gelebilir... Sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahipken ve sık spor yapıyorken tek bir olay tüm düzeniniz bozabilir. Üstelik bu durum birdenbire başlayıp, sizi başka bir insan haline getirebilir.
Bunu tespit etmenin ve emin olmanın en güzel yollarından biri, yediklerinizi ve duygularınızı aynı anda yazmak.
Kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler, diyet yapanlara yarardan çok zarar veriyor. Sürekli yeni kurallar ve diyet programları tavsiye ediliyor. Artık bu faydasız kuralları yıkmanın zamanı geldi!
ESKİ KURAL:
Akşam 7’den sonra hiçbir şey yeme
Akşam saat 19.00’dan sonra yemek yenmemesi gerektiğiyle ilgili herkesin bir fikri var. Eğer bu gerçek olsaydı, günümüz şartlarında hiç kimse akşam yemeği yiyemezdi. Birçok kişi saat 18.00’de işten çıkıyor, ortalama 19.00’da evde oluyor, yemek hazırlamak falan derken saat 20.00’yi buluyor.
YENİ KURAL:
Saat değişmiyorsa, seçimi değiştirin
Saat 21.00’e kadar yemek yemeyi beklerseniz çok acıkırsınız ve açlığınızı kontrol edemezsiniz. Günün stresini atmak ve can sıkıntısını gidermek için sık sık kendinizi buzdolabının kapısında bulabilirsiniz. Bu durumda saat 19.00 gibi peynir, salata veya bir taze meyveyle 15 fındık/badem ya da ayran ile grissini, 1 dilim ekmek-peynirden oluşan küçük bir öğün yapabilirsiniz. Saat 21.00’de ise salatayı ve sadece ana yemeği yiyerek, aşırı kalori alımından kaçınabilirsiniz.
Bitkilerde doğal olarak bulunan fitokimyasalların tümör oluşumunu engellemeden kanın pıhtılaşmasını önlemeye vücuda pek çok faydası var
‘Fito’ ön eki, Yunanca’da bitki anlamına gelir. Biyolojik aktif kimyasal bileşikler olan fitokimyasallar, bitkilerde doğal bir savunma sistemi olarak görev yapar; renk, aroma ve tat sağlar. Bugüne kadar 4 binden fazla fitokimyasal keşfedildi. Bir porsiyon sebze, 100 farklı fitokimyasal sağlayabilir.
Fitokimyasallar, vücudu vitamin ve mineraller gibi beslemez fakat uzun vadede vücudumuz için oldukça faydalı etkilere sahip.
Bu olumlu etkilerden bazıları; tümör oluşumunu engelleme, kanın pıhtılaşmasını önleme, düşük kolesterol seviyesi sağlama ve bazı hormonların kanser artırıcı etkisini engellenme olarak sıralanabilir.
HASTALIK ÖNLEYİCİ
Bu faydalı bileşenler, tek başlarına veya anti-oksidanlarla ya da lif gibi diğer gıda bileşikleriyle birlikte hastalıkları önleyici etkilere sahip olabilir.
Örneğin bir çalışmada; diyetlerinde bol miktarda sebze ve meyve tüketen kişilerin, diyetlerinde az miktarda sebze ve meyve tüketenlere oranla kansere yakalanma riskinin yarı yarıya daha az olduğu bulundu. Ancak 2011 yılında yapılan bir
Diyet yolculuğunuzda kilo vermek yerine aldığınız oldu mu? İngiltere’de yapılan bir ankete göre, her üç kadından biri diyetinin bitiminde başlangıca göre ortalama 2 kilo almış oluyor. Peki bunun sebebi ne?
1-Diyetiniz vücut dengenizi bozuyor olabilir
Bir çalışmaya göre, her üç kadından biri, diyet yapmaya 15-20’li yaşlarında başlıyor. Araştırmada çoğunluğun yılda üç kere diyet yaptığı, yüzde 10’luk kesiminse yılda beş defa diyet yaptığı belirtiliyor. Çok sık diyet yapmanın en önemli zararı, metabolik hızın yavaşlaması.
YASAKLI VE SINIRLI GIDALARIN ÇEKİCİLİĞİ
Özellikle de çok düşük kalorili veya tek besine dayalı katı diyetler, metabolizmanın dengesini olumsuz yönde bozar. Bu tür diyetlerde bazı besinler ‘yasaklı’ ve ‘sınırsız’ önerilebilir. Böyle bir durumda vücut, yemediğiniz besine karşı aşırı duyarlılık gösterir; sürekli yediğiniz besini ise yağ olarak depolar.
Bu yüzden yediğiniz besin sağlıklı gibi görünse de, ihtiyaçtan