Obeziteden kemik erimesine pek çok hastalığın önlenmesinde rol oynayan sütü yeterince tüketmiyoruz. Süt yerine peynir, ayran ve yoğurt tercih ediyoruz
SET-BİR’in (Süt, Et, Gıda Sanayicileri Birliği) ‘Türkiye’de Süt Tüketimi’ başlığı altında yaptığı araştırmada, Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama 146 litre süt tüketildiği ortaya çıktı. Bu miktar ABD’de 292, AB ülkelerindeyse 342 litre.
Türkiye’de içilen sütün 23 litrelik kısmı içme sütü, geri kalanıysa süt ürünlerinden geliyor.
Yani sütü içmekten çok ‘yiyoruz’.
Oysa süt ve ürünleri, insan yaşamının her evresinde gerekli. Büyüme ve gelişmenin yanı sıra yapısındaki maddelerle yaşam döngüsü içerisinde birçok etkiye sahip.
GÜNLÜK TÜKETİM MİKTARI NE KADAR OLMALI?
Sağlıklı bireylerin yeterli ve dengeli beslenmesi için tüketilmesi önerilen süt miktarı yaş, cinsiyet ve fizyolojik duruma (büyüme ve gelişme dönemi, gebelik, emziklilik, yaşlılık) göre değişiklik gösteriyor. ‘Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’nde yetişkin bireylerin 2 porsiyon (bir porsiyon; bir orta boy su bardağı (200 ml.); çocuklar, ergenlik dönemi gençleri, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 3-4 (600-800 ml.) porsiyon tüketmeleri
Genç kızların zayıflama, erkeklerinse kas isteği ergenlerin yanlış beslenme alışkanlıkları edinmesine yol açıyor.Oysa ki büyümenin hızlı geliştiği bu dönemde atılacak akıllı adımlarla sağlıklı bir nesil yetiştirmek mümkün
Ergenlik, çocukluktan sonra hayatın en hızlı büyüme aşamasıdır. Gençler, ergenlik boylarına ulaştıklarında vücutları hâlâ büyümekte ve gelişmekte.
Gençlerin ne kadar büyüyecekleri genlere ve besin seçimlerine bağlıdır. Örneğin kemik gelişimi için kalsiyuma, kaslar için proteine, enerji için yağlara ve bu olayları gerçekleştirebilmek için vitaminlere ve minerallere ihtiyaç duyulur. Bu büyüme ihtiyacını gerçekleştirmek için enerji ve besin ihtiyacı artar.
Aynı zamanda gençler için dış görünüşlerine verdikleri özen bu dönemde daha önemli hale gelir.
KİLO TAKINTISI ARTIYOR
Ergenlik dönemindeki gençlerin vücutları geliştikçe ve bir yetişkinin hatlarını aldıkça, görüntüleri üzerine odaklanmaları normaldir. Ancak genelde gençler kendileri için en iyi boy ve kiloyla ilgili olarak yanlış fikirlere sahip.
Kalbi koruyan değerli yağlar içerir, zengin posasıyla bağırsakları çalıştırır, antioksidan özelliğiyle kansere karşı korur...
Avokado meyve grubunda değerlendirilmesine rağmen yağ içeriğinin yüksek olması ve genelde salatalarda tercih edilmesi sebebiyle sebze gibi düşünülür. Kremsi yapısı ve hoş bir lezzeti olup sağlığa oldukça faydalıdır. Diyete sağlıklı ve farklı yağ eklemek için harika bir yoldur.
Avokadonun yapısında yaklaşık yüzde 1-2 protein, yüzde 10-17 yağ, yüzde 1.5-2 karbonhidrat ve yüzde 80 su bulunuyor. 1 orta boy avokado yaklaşık 250-270 kaloridir. 1 porsiyon için salatalara yarım avokado eklenebilir.
DEĞERLİ YAĞLAR İÇERİR
Diğer meyvelere göre yağ oranı fazladır ancak içeriğinde kalbi koruyan tekli doymamış yağ asitleri bulunur.
Tekli doymamış yağ içeren besinler; vücudunuz için zararlı olan LDL kolesterolü azaltarak, iyi kolesterol olarak adlandırılan HDL kolesterolün yükselmesine yardımcı olur.
Bir çocuğun beslenme alışkanlıklarının oluşturulmasında ailenin rolü büyük. Çocuk, önüne ne koyarsanız onu yer. Bu yüzden taze sebze ve meyveleri sofranızdan eksik etmeyin
Mutfakta kaynayan çay, mis gibi yemek kokusu veya temizlik sonrası ferahlama duygusu bir evde yaşam olduğunu hissettirir bana. Bu duyguların mimarı, genelde annedir. Ömür boyu hep açık olan yüreği ve sıcacık kucağıyla bizi bekleyen annemizdir. Eve girdiğimizde güleryüzle karşılayan sıcacık iki göz güvendir, huzurdur.
Anne yemekleri ilaçtır ama bazen de şişmanlama sebebidir. Annelerin kaşıkla peşinde koştuğu iştahsız çocuklar, ödül ve cezayla yemek yiyen minikler; büyüdüklerinde beslenme sorunları yaşayabilir.
BİZİM EVDE İŞLER DEĞİŞTİ
“Sizin evde durum nasıldı?” derseniz, iki bölümde anlatabilirim: Ben diyetisyen olmadan önce ve sonra!
Ben, Çukurova çocuğuyum. İçli köfte, kebap, tantuni, künefe, halka tatlısı, kerebiç, mumbar dolması, ciğer kahvaltısıyla büyüdüm.
Geçen Kurban Bayramı'nda uzun zamandır gitmeyi düşündüğüm Güney Amerika tatilimi gerçekleştirdim. Peru, Bolivya ve Brezilya’yı gezerken özellikle Peru’da ilgimi çeken iki bitki vardı. Birisi, son günlerde sıkça duyduğunuz kinoa diğeri ise yeni yeni duyulan maca bitkisi.
Aslında uzun zamandır bu bilgileri sizinle paylaşmak istiyordum ama geçen gün İsviçre’de yaşan doktor arkadaşım George Boccard ve sevgili eşi İnci ile yediğim yemek sonrasında daha fazla beklemek istemedim.
George uzun zamandır maca bitkisiden faydalandığını ve çok iyi sonuçlar aldığını söylüyor; kinoa ise market raflarında çoktan yerini aldı.
Bu iki ürünü daha yakından tanımak isterseniz aşağıdaki satırlar sizin için...
iNKALARIN SiHiRLi BESiNi: MACA
Maca, Peru’nun And Dağları’ndaki 4000-4500 metre yükseklikteki platolarında, çok kuvvetli güneş ışığıyla birlikte aşırı soğuğa dayanıklı, rüzgarların başka bitkilerin yetişmesini engellediği bir ortamda doğal olarak yetişiyor.
İnkalar macayı uzun yıllar sihirli besinleri olarak kutsal törenlerinde kullanmış. Daha sonra bitkinin faydaları İspanyol kaşifler tarafından fark edilmiş.
Havalar ısındıkça herkesi fazla kilolardan kurtulma telaşı sardı. Kimi aşırı spor yapıyor; kimi katı diyetlere başladı. Oysa her şeyden az miktarda tüketip biraz da hareketi artırınca, kilo vermek çok kolay
Formda kalmak için mucizevi karışımlar, popüler diyetler ve maalesef kontrolsüz kullanıldığında hayati tehlikeye sebep olabilen ilaçlara gerek yok. Her şeyden tüketip miktarı küçülttüğünüzde biraz da hareketi artırırsanız kilo vermeniz çok kolay.
Yapılan tüm çalışmalar diyet yapmak yerine kalıcı yaşam şekli değişikliklerinin daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
DİYETE NASIL HAZIRLANALIM?
* Diyet kısa süreli bir yarış olarak değil, uzun soluklu bir maraton olarak düşünülmeli.
* MÜKEMMELİK beklentisi bireyde suçluluk hissi yaratır; diyet listesi esnek olmalı ve bireyle bu durum konuşulmalı.
* KİŞİ pozitif duyguyu önemsemeli, küçük farkların bile uzun vadede iyi sonuçlar getireceğine ikna olmalı
Fazla kilolu ya da zayıf olmak, sağlık belirtisi değil. Normal kilodaki bir insan; obezlerde görülen diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterole sahip olabilir.
Vücut ağırlığınızın normalden fazla olması, sağlıksız görünmenin ipuçlarından biri. Ancak fazla kilonuz yoksa bu son derece sağlıklı olduğunuz anlamına da gelmiyor. Dışarıdan bakıldığında zayıf diyebileceğiniz bir beden, her zaman az yediği ve iyi beslendiği için bu durumda olmayabilir.
Kişi, yanlış seçimler yaparak yetersiz besleniyorsa kendisine sağlıklı diyemeyiz. Bazı bireyler, beden tipi göstermese de tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol, kontrol edilemeyen kan şekeri değerleri gibi obezlerde ortaya çıkan sorunların aynısını yaşıyor.
Dışarıdan sağlıklı görünüyorlar fakat içleri farklı şeyler söylüyor. Düşük kilolu vücut tipine sahip birini mutlaka tanıyorsunuzdur. Bu kişiler hiç sebze yememiş ve lise yıllarından bu yana neredeyse spor yapmamış olmalarına rağmen hâlâ incedir. Her atıştırmalık öncesi iki kez düşünmek zorunda kalmayan bu kişileri kıskanıyor olsak bile araştırmalar aksini söyleyebiliyor. Bu durumun tehlikeli olabileceği bildiriliyor. Yetersiz ve tek tip beslenme de bir ‘beslenme
Amerikan tıp dergisi ‘JAMA’da yayımlanan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarına göre; fazla kilosu olan bireyler, normal vücut ağırlığına sahip kişilerden daha uzun yaşıyor
Sağlıklı kiloda kalma ve obeziteyle ilgili her gün pek çok şey okuyor, duyuyorsunuz. “Kilo arttıkça hastalıklara yakalanma ihtimali yükselir ve ömrünüz azalır” cümlesi sizin için gayet normal bir hale gelmiş olabilir. Ancak dikkatle okumanızı istediğim aşağıdaki makalede araştırmacılar, başka noktalara dikkat çekiyor.
FAZLA KİLOLULAR UZUN YAŞIYOR
Amerika ve tüm dünyada önemli bir dergi olarak kabul edilen ‘JAMA/Journal of the American Medical Association’, aşırı kilolu olmanın gerçekten sağlıksız olup olmadığını araştırdı. Üç milyon kişiyi kapsayan 97 çalışmanın verilerini yeniden inceledi.
Araştırmacılar, fazla kilolu bireylerin aslında normal kilolu insanlara göre herhangi bir sebepten ölme olasılığının yüzde 6 daha az olduğunu buldu. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, araştırma sonucu diyor ki: Fazla kilosu olan bireyler normal vücut ağırlığında bulunanlardan daha uzun yaşıyor
Ancak ‘fazla kilolu’ ile ‘obez’ aynı şey değil, bu farkı unutmayalım! Gerçekten de, orta ve ileri seviye obez