Bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı olduğu için onlara özel bir beslenme rehberi hazırladım. Anne karnında başlayan ve okul öncesi döneme kadar uzanan bu rehber, anneler için yol gösterici.
Gelecek umudumuz, içimizi açan cıvıl cıvıl çocuklarımızın hep sağlıklı olmasını, hep gülen yüzlerini görmeyi diliyorum. Dünyanın hatta ülkemizin her bölgesinde farklı hikayeleri olan çok mutlu ve sağlıklı çocuklar kadar maalesef yardıma ihtiyacı olanlar da var.
Beslenme yetersizliği ve imkanların azlığı, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkiliyor. Her yaş grubu çocuk için beslenmenin farklı etkileri mevcut. Beslenme çocuğun hayatında her yaşta ve her aşamada önemli; bebeklik, oyun çağı, okul öncesi dönem, okul dönemi ve ergenlik ayrı ayrı değerlendirilmeli.
YENİDOĞAN BESLENMESİ
Çocuklar için iyi beslenme, anne karnında başlar, doğum sonrası anne sütüyle devam eder.
İlk 4-6 ay sadece anne sütü verilmesi, çocuğun bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasından obeziteye kadar pek çok sorunda fayda sağlar.
ANNE SÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ
Beslenme bilimi her gün araştırmalarla kendini yeniliyor. C vitamini soğuk algınlığını önler mi? Yağlı tohumlarla ilgili nasıl bir yol izlenmeli? Selenyum ve kanser ilişkisinde son gelişmelere hep birlikte bakalım
BESİNLERLE ENERJİ HESABI
Yağlı tohumların sağlık üzerindeki etkisi nedir, neye sebep olur?
Yağlı tohumlar doymamış yağlardan zengin ve doymuş yağlardan fakirdir. Çalışmalarda, yağlı tohumların tüketiminin; düşük yağlı diyetlere ya da batı tarzı diyetlere oranla LDL kolesterolünü yüzde 2-19 oranında düşürebileceğini gösterilmiştir. Ancak bu tür besinler yüksek oranda yağ içerdiğinden, diğerleriyle enerji hesabı açısından yer değiştirilmelidir.
Önerilen miktar haftada en az 5 gün ve günde bir avuç (30 gr.) olmakla birlikte; eğer yemeklerinizde zeytinyağı varsa, fındık, badem ve cevizdeki ölçüleri yeniden gözden geçirmekte fayda var. 10 fındık veya 10 badem veya 3 tam ceviz her gün tüketilebilir. Bu miktarların karşılığı 1 tatlı kaşığı yağ olarak düşünülmelidir. Sağlığa faydasına rağmen aşırı tüketimi önerilmiyor. Soya fasulyesi proteini de doymamış yağ ve trans yağ içeriği yüksek besinlerle yer değiştirmek için kullanılabilir. Soya proteiniyle yapılan
Balık eti ve yağı, vücuttaki pek çok fonksiyon için elzem. Haftada iki kere balık yemeyi öneren uzmanların bir de uyarısı var: Her balığın eti yenmez!
9. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nde tartışılan konular ve yeni araştırma sonuçlarını paylaşmaya devam ediyoruz. Bugün Prof. Dr. Efsun Karabudak ve Diyetisyen Burcu Aksoy’un ‘et ve balık’la ilgili çalışmalarından bölümleri özetleyeceğim.
BİYOLOJİK KALİTESİ VAR
Protein bakımından zengin diğer hayvansal kaynaklı besinlerle karşılaştırıldığında, balıkların doymuş ve toplam yağ içeriği düşük. Ayrıca A, B, D vitaminleri ile selenyum, iyot mineralleri içeriği yüksek.
Balık proteinleri (yüzde 18-20) tüm elzem aminoasitleri içerdiğinden biyolojik kalitesi de fazla.
Grönland’de yaşayan eskimolarda koroner kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranının düşük olduğunu gösteren çalışmalar, balığın sağlıklı bir besin olarak değerlendirilmesine öncülük etti. Yıllar içinde bu çalışmaları takip eden klinik araştırmalarda sağlıklı yağların omega-3’ler, EPA ve DHA olduğu bildirildi.
OMEGA-3 SAĞLIĞI KORUYOR
Yumurta ve süt tüketimiyle ilgili tartışmalar, kafaları karıştırıyor. Yumurtanın kalp sağlığını olumsuz etkilediği ve sütün besin değerini kaybederek evlere ulaştığına dair iddiaları araştırdım. Bakın çalışmalar neler söylüyor
9. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2-5 Nisan tarihleri arasında Ankara’da yapıldı. Güncel gelişmelerin, araştırmaların ve tartışmalı konuların konuşulduğu bu kongreden bazı notları sizinle paylaşmak istiyorum.
Yumurta, süt, et ve balık gibi gıdaların tüketimi, hem medyada hem de uzmanlar arasında sık konuşuluyor. Hatta şehir efsanesine dönüşen hikayeler bile var.
O yüzden bugün yumurta ve süt konularını özetlemek istiyorum. Detay sorularınız için sosyal medya hesapları ve e-posta adresimizden her zaman bana ulaşabilirsiniz.
SÜT ÜRÜNLERİ ZARARLI MI?
Süt ve ürünleri, insan yaşamının her evresinde gerekli. Büyüme ve gelişmenin yanı sıra yapısında bulunan immünoglobülinler, enzimler, büyüme faktörleri ve anti bakteriyel öğelerden dolayı yaşam döngüsü içerisinde birçok etkiye sahip.
Bahar yorgunluğu yaşadığımız bugünlerde enerjimizi yükseltecek besinlere daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Son bilimsel araştırmalar, bu konuda yardımımıza koşacak 5 gıdayı sıraladı
1- D VİTAMİNİ KAYNAĞI MANTAR
Yakın zamanda yapılan araştırmalar, yeterli miktarda D vitamini alınmasının kas gücünü artırdığını ve kasları etkili şekilde çalıştırdığını göstermektedir. Daha önce yapılan çalışmalar ise; D vitamini eksikliği ile obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi ve belli başlı kanserlerin oluşma riski arasında bağlantı olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Ne yazık ki, nüfusun dörtte üçünde D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. Bu önemli vitamin, birçok yiyecekte doğal yollarla bulunmaz.
D vitamini, ‘güneş ışığı vitamini’ olarak da bilinir ancak güneşi tek D vitamini kaynağı olarak görmemek gerekir. Yaşadığınız yer, mevsim, bulut örtüsü, kirli hava ve güneş kremi gibi faktörler D vitamini üretimini etkiler.
Son çalışmalara göre, bol güneş alan bir bölgede yaşayan ve haftada 20-30 saat dışarıda vakit geçiren kişilerin yüzde 50’sinden fazlasında D vitamini eksikliği görülmüştür. Bir süredir UV ışınlarının mantarlardaki D vitamini seviyesini
Dünya Kanser Araştırma Vakfı, beslenme şeklinin kansere yakalanmada oynadığı rolü ‘tedirgin edici’ bulduğunu açıkladı
Dünya Sağlık Örgütü, dünyanın kanser riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Örgüt, kanserin önlenmesine yönelik çalışmaların yoğunlaştırılmasını, sigara kullanımı, obezite ve alkol tüketimiyle mücadele edilmesini tavsiye ediyor.
Araştırmalara göre, yılda 14 milyon kişiye kanser teşhisi konuyor fakat bu rakamın 2025’e kadar 19 milyona, 2030’a kadar 22 milyona ve 2035’e kadar da 24 milyona çıkacağı öngörülüyor.
Kanser oluşumu birçok nedene bağlı. Genetik faktörler kadar yanlış beslenme de kansere yol açan nedenlerden biri. Henüz genlerimizde bulunan şifreleri değiştiremesek de, beslenmemizi düzenleyerek kanserden korunmaya çalışabiliriz. Çünkü araştırmalar, kanserin kalıtımsal faktörler yanında çevresel etkenlerden de oluştuğunu belirtiyor. Gelin, bizi kanserden koruyan gıdalara bir bakalım...
D vitamini
Çeşitli çalışmalar, D vitamini eksikliği olmayan bireylerde göğüs, yumurtalık, böbrek, kolon, pankreas, prostat ve diğer kanserlere yakalanma oranının düşük olduğunu gösteriyor.
Bir diyet efsanesi haline gelen limonun yağ yaktığına dair inanış, almış başını gidiyor. Yiyecek ve içeceklerimizde sık kullandığımız limon, gerçekten kilo kaybına yardımcı olabilir mi? Limon gerçeği nedir?
İnternet dünyası, limonun yağlara karşı gizli bir silah olduğu iddialarıyla dolu. Arama motoru Google’da kilo kaybı ve limonla ilgili sonuçlara baktığınızda 560 bine yakın bilgi çıkıyor. Popüler diyet fikirleri de limonun vücuttaki yağlardan kurtulmaya yardımcı olduğunu söylüyor. Böyle olsa ne güzel olurdu değil mi? İstediğin kadar ye sonra bırak limon yağları eritsin!
Araştırmalar ne diyor?
Limon, diğer meyve ve sebzeler gibi pek çok vitamin, mineral ve fitokimyasal adı verilen bileşikleri bol miktarda içeriyor. Özellikle C vitamini bakımından oldukça zengin.
C vitamininin vücuttaki yağın metabolize edilmesinde rol oynadığını düşündürecek bazı araştırmalar var. C vitamini, yağ oksidasyonu için ihtiyaç duyulan karnitin üretimi (vücudun yağları yakması ve enerji artışı) için gerekli, bu sebeple vücut üzerinde birtakım etkiler bırakabiliyor.
‘Amerikan Klinik Beslenme Dergisi’nde yayımlanan bir araştırma, yeterli miktarda C vitamini alan katılımcıların egzersiz
Mevsim geçişleri yaşadığımız dönemlerde hasta olmamak için bağışıklık sistemimizigüçlü tutmamız gerekiyor. Bazı gıdalar, hem hastalıklara yakalanmamıza hem de yataktan çabucak kalkmamıza yardımcı oluyor
Bahar, bizi şaşırtarak geliyor. Hava bir gün sıcak, bir gün serin, bir gün yağmurlu derken sabah uyanınca ne giyeceğimizi bilemiyoruz. Büyüklerimiz, özellikle de annelerimiz mutlaka bizi uyarıyor: “Aman dikkat et, tam hastalık havası.”
Gerçekten de öyle olur hava değişikliği... Eğer kendinizi iyi koruyamazsanız ve bağışıklık sisteminiz çok güçlü değilse sizi hasta edebilir. Nisan ayına girerken bedeninizi güçlendirmekte fayda var. Bazı yiyecekler, size bu konuda yardımcı olabilir.
Daha çok kalori alın
Hastalandığınızda beslenme programınızda değişiklik yapmanız gerekiyor. Araştırmalara göre, hastayken kalori alımını düşürmek, hastalığın semptomlarını kötüleştirip, iyileşme sürecini uzatabiliyor. Bu dönemde aşırı spor ve diyetten de uzak durmak öneriliyor.
Hastalığınız iştahınızı etkiliyor olsa bile dengeli şekilde beslenmeli ve yeterli sıvı tüketmelisiniz. Daha sık aralıklarla daha küçük porsiyonlar yemek, güç toplamanızı sağlar.