Saç ve cilt sağlığıyla beslenme arasında yakın ilişki var. Yaz boyunca yıpranan saç ve cildinizi besinlerle daha sağlıklı hale getirebilirsiniz
Yaz mevsimi, saç ve cildimiz için zor bir dönem. Gerek güneş ışınlarından gerekse deniz ve havuz suyundan olumsuz etkilenir. Saç nemini kaybedebilir ve kolayca elektriklenebilir. Güneşin zararlı ışınları, eğer gereken korumayı ve bakımı yapmazsanız cildin erken yaşlanmasına neden olabilir. Ayrıca havuz ve deniz suyu da cildin nemini kaybetmesine yol açabilir.
Cildinizi vitaminlerle besleyin
Saç ve cilt bakımı için birçok önlem alabilirsiniz. Güneşe çıkma saatlerini kontrol edebilir, koruyucular kullanabilir ve bakım uygulayabilirsiniz. Yaz başında bu konuda cilt sağlığı uzmanları oldukça önemli bilgilendirmelerde bulunuyor. Benim paylaşmak istediklerim tabii ki, beslenmeyle ilgili. Saç ve cilt bakımı için besinlerin gücüne yakından bakalım...
Güzel bir cilt için önemli vitaminlerin başında C vitamini geliyor. Çünkü C vitamini, vücudumuzdaki bağ doku denen ve cilde sıkılık kazandıran bir protein olan kalojenin oluşmasında rol oynuyor. Ayrıca cildi sıkılaştırıyor.
E vitaminiyse anti-oksidan etkisi sayesinde kırışıklıklar
Araştırmalara göre, ağız ve diş sağlığının beslenmeyle yakından ilişkisi var. Ayrıca kanser ve koroner kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarla ilişkili olduğu da bilimsel çalışmalarla ortaya kondu.
Ağız ve diş sağlığı deyince birçok kişinin aklına diş hekimine gitmek gelir. Bu durum, pek çoğumuzda biraz gerginlik yaratabilir. İtiraf etmem gerekirse sevdiğim birçok diş hekimi arkadaşım olmasına rağmen ben de her ziyaretimde biraz tedirgin oluyorum.
Ağız sağlığınızı ve dişlerinizi önemserseniz, genel kontroller dışında çok fazla sorun yaşamayabilirsiniz. Araştırmalara göre, ağız ve diş sağlığının beslenmeyle yakından ilişkisi var. Belirli besinleri tükettiğimiz andan itibaren ağzımızda değişikler başlar. Ağız içindeki bakteriler aldığımız besinleri kullanarak asit üretir ve bu asit atakları dişin en üst tabakası olan mineyi etkileyerek çürük oluşumuna yol açar. Ayrıca ağız ve diş sağlığının kanser, koroner kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarla ilişkili olduğu da bilimsel araştırmalarla ortaya kondu.
Kalsiyum ve fosfor mineralleri, A, C, D vitaminleri, ağız ve diş sağlığı için önemli. Süt ve süt ürünleri iyi kalsiyum kaynakları. Yoğun şekerli ve kafeinli seçimlerden uzak
Araştırmalar, düzenli kahvaltı eden çocukların daha az hastalandığını gösteriyor. Yeni eğitim-öğretim yılını sağlıklı geçirmenin yolu, düzenli beslenme programı oluşturmaktan geçiyor
2013-2014 Eğitim-Öğretim yılı başlıyor. Çocukları ve anne- babaları yoğun bir maraton bekliyor. Bu maratonda enerjinin düşmemesi ve vücut direncinin azalmaması gerekiyor. Bunun için en önemli ayrıntılardan biri, beslenmeye dikkat etmek. Kahvaltıyı kesinlikle ihmal etmeyin. Unutmayın, çocuklarınız sizin beslenme alışkanlıklarınızı alıyor. Onu kahvaltı etmeye alıştırırsanız, iyi bir miras bırakmış olursunuz. Araştırmalar, düzenli kahvaltı eden çocukların daha az hastalandığını gösteriyor.
Kahvaltı nasıl olmalı?
Kahvaltıda sadece karbonhidrat ve şeker içeren besinler tüketmek doğru değil. Şekerle güne başlamak, öğlene doğru kan şekeri ve konsantrasyonda düşüklüğe neden olabiliyor. Karbonhidrat, yağ ve protein dengesi iyi sağlanmalı. Bunun için;
* Peynir, ekmek, domates, salatalık
* Yumurta, ekmek, meyve
İdeal kiloya ulaşmak için sadece boy uzunluğunu göz önünde bulundurmak yeterli değil. Bunun yanı sıra kas yoğunluğu, metabolik hız ve hastalıklar da hesaba katılmalı
İdeal kiloyu hesaplamak tek bir cümle veya formülle mümkün değil bana göre. Bu konuda en doğru kararı vermek için pek çok değişkeni incelemek gerekiyor. Ben genelde ideal kilo yerine “gerçekçi kilo” kavramını kullanmayı tercih ediyorum. Çünkü yıllar geçse de boy uzunluğunuz çok değişmiyor ama kas kütlesi kaybı, yaşla birlikte metabolik hızda azalma ve bazı sağlık sorunları boy-kilo tablolarını anlamsız kılıyor. Yani sadece boy uzunluğuna bakıp ideal kiloyu belirlemek doğru değil. Peki nelere bakmalıyız?
Yaş ve boy uzunluğu: Gerçekçi kiloyu belirlemede başlangıç noktası ama yeterli değil. Bireyin mevcut tablosunun aşağıdaki diğer değişkenlerle birlikte incelenmesi ve karşılıklı fikir birliğine varılması önemli.
Vücut kas, yağ ve su miktarı: Vücut yağ analizi yapılarak yağ ve yağsız doku miktarı ölçülmeli. Vücut su oranı ve yağın dağılım gösterdiği bölgeler incelenmeli. Boy uzunluğu aynı olsa da insanların kemik yapısı daha geniş veya kas kütlesi daha fazla olabilir. Bu durumda aynı boyda olmalarına
Yediğimiz besinlerin insanın hafıza, zeka ve konsantrasyon gücü üzerinde önemli etkileri var. Peki hangi besinler bize faydalı, hangileri değil?
Bir asistan düşünün, sizinle ilgili her şeyi kontrol eden ve size hatırlatan... Nefes almanızı sağlayan, acıktığınızda yemek yemeniz için uyaran, uykunuz geldiğinde uykuya dalmanıza yardımcı olan, sabah uyandıran, yeni fikirler bulduran, hayatınızda atacağınız adımların hepsinde yanınızda olan, kalbinizi dinleyen, somut ve soyut anlamda acı çekmenizi engellemek ya da bununla nasıl baş edeceğinizi göstermek için sizinle olan bir asistan, belki de yönetici... Kısacası sizi sizden çok düşünen biri. “Hayatımda olsa ne güzel olurdu değil mi?” diye düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum. Ama siz zaten buna sahipsiniz. Beyniniz bu dediklerinizin hepsini yapıyor.
Beynimizin fonksiyonlarını gerçekleştirmesi için, oksijen ve gıdalarla beslenmesi gerekir. Özellikle uzun süren beslenme bozuklukları, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Beynin büyüklüğünü, hücre sayısını ve sinir hücrelerinin gelişimini engelleyerek, kalıcı hasara neden olabilir. Yediğimiz besinlerin insanın hafıza, zeka ve konsantrasyon gücü üzerinde çok önemli bir
Tatlıya “Hayır” diyemeyenlerdenseniz, bu ihtiyacınızı doğal şeker kaynağı meyvelerden karşılayabilirsiniz. Böylece ağzınız tatlanırken, kilo alma endişesi yaşamazsınız. Tabii ölçülü tüketmek şartıyla
İşlenmiş şekerin birçok hastalığa davetiye çıkardığı bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. Obezite, şeker ve kalp rahatsızlıkları bunların başında geliyor. Tatlı yemeyi sevmeyen insan pek azdır kabul ediyorum ama bu durumu kontrol altına almanızı öneriyorum. Örneğin doğal şeker kaynağı meyveleri, tatlı ihtiyacınız için daha fazla kullanabilirsiniz. Çilek, kavun, kiraz, şeftali gibi su bakımından zengin meyveleri tüketmek için pek çok neden var.
Meyve yiyenler kilo vermeye eğilimli
Günlük beslenmede az ve sık yemek yemenin, meyvelerin iyi bir ara öğün olduğunun önemini pek çok kez vurguladım. Ara öğünler kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Özellikle çalışanlar, bisküvi, kraker ya da kek tarzı alternatifleri daha çok tüketebiliyor. Ara öğün ya da atıştırmalık tercihi yaparken kuruyemiş yerine bir elmayı seçmek, uzun vadede önemli kalori tasarrufu sağlayabilir.
Mesela 1 elma yaklaşık 60 kaloriye eşit. Haftada sadece bir kez 260 kalorilik büyük bir dilim üzümlü kek
Son günlerde büyüme çağındaki gençlerden çok fazla soru almaya başladık. Her ne kadar sosyal medya üzerinden bu sorulara cevap veriyorsak da merak edilenlerin CADDE okurları için de faydalı olacağını düşündüm
Ergenlik dönemi, çocukluktan gençliğe geçiş olduğu için pek çok yenilik barındırır. Genç kızlar için beğenilme arzusu ve dış görünüş daha önemli olmaya başlar. Gelen sorulara baktığımızda da bunu anlıyoruz.
Ergenlik, fazla kilo konusunda tedbir almak için hem önemli hem de riskli bir dönem. Yani hızlı büyümeye paralel olarak yağ hücrelerinin sayısında artış yaşanırsa kilolu ve obez haline gelme riski yükselir. Oysa doğru beslenme ve egzersizle tedbir alınırsa ileriki yaşlar için önemli yatırım yapılır.
Her diyete itibar etmeyin
Gelelim riskli diğer konuya... Bu dönemde yapılan yanlış diyetler, hızlı kilo verme çabaları büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkileyebilir. Kısa sürede hızlı kilo verme çabası, beslenme yetersizliği veya aşırı zayıflık; cilt ve saç sağlığı, boy uzaması, adet düzensizliği gibi pek çok durumda etkili olabilir. Yanlış diyet yapıp kilo verdikten sonra yeniden kilo alan gençlerin bu konuda kendilerini suçlamaları, agresif çözümler aramaları da
Bazı kadınlarda gebeliğin ortalarında kan şeker düzeylerinde artış olabiliyor. Özellikle ailesinde diyabet geçmişi bulunanların, fazla kiloluların ve daha önceden sorunlu hamilelik geçirenlerin bu tabloyla karşılaşma riski daha yüksek
Gebelik diyabeti, artan hormonların yarattığı insülin direnci yüzünden kan şekerinin metabolizma tarafından kontrol edilemeyişine bağlı gelişiyor. Daha önce diyabeti olmayan bir kadında gebeliğin ikinci yarısında ortaya çıkabiliyor ve genelde doğum sonrasında düzeliyor.
Önceden önlem alabilmek için anne adaylarının rutin olan “gestasyonel diyabet testi” yaptırması öneriliyor. Gebelik süresince görülebilen gestasyonel diyabet, kan basıncını yükseltiyor ve 4.5 kg.’ın üzerinde doğum ağırlığına yol açabiliyor. Hekim kontrolüyle gestasyonel diyabet tanısı, çok iyi incelenmeli ve doğru tedavi yöntemi uygulanmalı. Ayrıca bir diyetisyenle kan şekerini kontrol altına alabilecek beslenme programı planlanmalı. Araştırmalar, beslenme ve egzersizin gebelik diyabeti üzerinde etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Çeşitli riskleri var
Anne: Hamilelik sırasında başlayan şeker hastalığında risk, hamilelik öncesinde başlayana göre daha düşük. Eğer annede şeker