Kilo verememenizin sağlıkla ilgili çeşitli nedenleri olabilir. Ancak nedenlerinizin arasında mazeretleri sıkıştırmayın. Diyet yapmaya başlayanların birçoğu, beyaz yalanların arkasında sığınabiliyor
Diyete başladınız, çok kararlısınız. Pazartesi başlayıp salı bırakmayacaksınız. Size göre aslında her öneriye de uyuyorsunuz. Ancak diyetin üzerinden biraz zaman geçiyor bakıyorsunuz ki, kilonuzda pek fazla bir şey değişmemiş. “Su içsem yarıyor” diyorsunuz. Acaba gerçekten öyle mi?
Haydi gerçekçi olalım ve duruma daha yakından bakalım. Eğer düzenli diyet ve spor yaptığınızı düşünüyor, hâlâ kilo veremiyorsanız, bir yerlerde hata yapıyor olabilirsiniz. Hatta farkında olmadan bazı mazeretler veya beyaz yalanların arkasına sığınmış bile olabilir misiniz? Şimdi mazeretlere bir bakalım.
Mazeret-1 “Acıktığımda tıka basa yemiyorum, açlığımı bastırıyorum”
Araştırmalar, diyet yapanların atıştırmalarının çoğunlukla psikolojik olduğunu gösteriyor. Gerçekten aç olduğunuzda vücudunuz size fizyolojik sinyaller verir. Oysa yemek yemek isteyen kişilere “Açken ne hissediyorsun?” diye sorulduğunda alınan cevaplar şöyle, “Bunun gerçek bir açlık olmadığını biliyorum ama ne yapacağımı da
Eskiden 50’li yaşlarda görülüyordu, artık 10’lu yaşlara kadar düştü. Maalesef diyabetten bahsediyorum... Diyabet, bireyin yaşam süresini 5-10 yıl azaltabiliyor. Oysa tedbir alarak ve yaşam tarzı değişiklikleri yaparak diyabete “Dur” demek mümkün
Diyabet, vücudun kan şekeri düzeylerini istenilen seviyede tutamamasına deniyor. Bu hastalığın sonucunda vücudumuzda, kan şekerinin yükselmesine bağlı olarak çeşitli organlarda hasar meydana geliyor. Gözler, böbrekler, kalp ve damarlar, sinirlerde hasarlar oluşuyor.
Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki çeşidi var. Tip 1, çocukluk çağında görülen bir hastalıkken, Tip 2, yanlış beslenme tercihleri ve hareketsizlikle tetikleniyor. Daha çok erişkinlerde ortaya çıkan Tip 2 diyabet, toplumda Tip 1 diyabete göre, 10-15 kat fazla görülüyor. Tip 1 diyabet, daha çocukluk veya ergenlik yaşlarında patlak veren, bazen de 20-25 yaşlarında bile ortaya çıkabilen bir hastalık.
Araştırmalar, yaşam tarzı değişiklikleri, hareketsizlik ve obezite sebebiyle diyabet vakalarının arttığını gösteriyor. Şeker hastalığı, ülkemizde 10 yılda yüzde 90 arttı ve şu anda neredeyse 10 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Diyabeti durdurmak veya hastalık
Bugün babalar günü, tüm baba ve baba adaylarını kutlarım. Bu vesileyle biraz erkek sağlığına yönelik öneriler vermek istedim. Hem babalar hem de babalarına daha iyi bakmak isteyen çocuklara rehber olmasını dilerim
Kilo kontrolü
Erkekler, kadınlara göre daha şanslı. Çünkü kadınların vücutlarında yağ dokusu daha fazla ve metabolizmaları daha yavaş. Erkekler, daha fazla yemek yer ama hemen kilo almazlar. Çünkü metabolizmaları daha hızlıdır, daha yüksek kas oranı ve geniş vücut yüzeyi, yediklerini çabuk yakmalarını sağlar.
Elma-Armut
Erkek ve kadınları elma veya armut tipi olarak değerlendirmek mümkün. Kadınların kiloları genelde kalça çevresinde toplandığı için armut tipi, erkekleriyse bel çevresinde toplanan yağ nedeniyle elma tipi olarak değerlendirebiliriz. Kadınlarda kalçadaki yağ dokusu, estetik açıdan dezavantaj olsa da aslında sağlık açısından erkeğe göre avantaj yaratır. Çünkü elma tipi şişmanlık, kanser, diyabet, karaciğer yağlanması, hipertansiyon, kalp hastalıkları ve böbrek taşı gibi hastalıklar açısından riskli bir durum. Bu nedenle bel çevresi ölçümlerinde erkeklerin 102 cm.’nin üzerine çıkmaları istenmez.
Anne adayının sağlıklı bir gebelik süreci, bebeğinse normal gelişim göstermesi için beslenmede bazı gıdalara öncelik vermek gerekiyor
Hamilelik, bir kadının hayatı boyunca yaşadığı en özel dönemlerden biri. Bu dönemde anne adayının, hem kendi hem de bebeği için beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor. Yaz geldi,
önümüzdeki 2-3 ay sizi zorlayacak ama bebeğini ve kendiniz için sabırlı olmalısınız.
Gebelik döneminde alınan 9-12 kilo normaldir. Fazla kilo almaya başladıysanız, bu süreci 7-8 kiloyla tamamlayabilirsiniz. Eğer ilk dönemlerde fazla kilo aldıysanız, sonraki dönemlerde dikkat etmelisiniz. Bebeğin zeka gelişiminin önemli bölümünün anne karnında oluştuğu göz önüne alınınca, beslenmenin
ne derece önemli olduğu da ortaya çıkıyor.
Anne adayı bu dönemde diyet yapmaktan kaçınmalı. Onun yerine yeterli ve dengeli beslenerek, planlı hareket ederek, fiziksel aktivitesini uygun düzeyde tutarak, hem bebeğinin gelişimine katkıda bulunmalı hem de sağlıklı ve rahat bir hamilelik geçirmeli. Bu dönemde tüm gruplardan yeterli olacak şekilde beslenmeye özen göstermeli. Gün içinde et, süt, ekmek, sebze-meyve ve yağ grubundan yeterli miktarda alınmalı. Böylece hamilelik döneminde
Son dönemde danışanlarımdan, sosyal medyadan ve çevremdeki bireylerden çok sık almaya başladığım bazı soruların cevabını sizlerle paylaşmak istedim
SELÜLİTTEN KURTULMAK İÇİN NE YAPMALIYIM?SADECE DİYET YA DA SPOR YETERLİ Mİ?
Selülit, kadınların yüzde 80’inde görülen bir sorun. Ergenlik çağından itibaren tedbirli olmak gerekir. Kadınların erkeğe göre, daha yağlı bir vücudu, daha güçsüz kas yapısı olması, hormonal farklılıklar, kilo koruma güçlüğü selülit oluşumu için önemli etkenler. Selülite yol açan faktörlerin belirlenmesi, en etkili çözüm. Çünkü tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi sonuçlar verir, ilerlemiş selülitlerde tedavi daha güçtür. Genetik yapı, fazla kilolar, karbonhidrat ve yağ ağırlıklı beslenme, kan dolaşımını olumsuz etkileyen hareketsizlik ve sigara içmek de riski artıran etkenler.
Hareketsiz yaşam, rafine besin tüketimindeki artış ve kişilerin kendilerine gereken özeni göstermemesi, selülite zemin hazırlar. Vücut, ilk işaretleri genelde 20-30 yaşları arasında vermeye başlar. Selülit oluşmaya başladığında vücutta kan dolaşımı sorunları ortaya çıkar ve durum giderek kötüleşir. Çünkü gittikçe şişen yağ hücreleri, kanın damarlarda dolaşımını
Haziran, öğrenciler için sınav ayı. Uzun zamandır çalıştıkları sınavlara girecekler ve belki de geleceklerini belirleyecek en önemli adımı atacaklar. Artık sakin olup, son günleri iyi değerlendirmek ve beslenmeye dikkat etmek gerekiyor
Başarılı performans için doğru beslenme çok önemli. Ayrıca doğru beslenmeyle yoğun stres, mide bulantısı, baş dönmesi, kilo alma ya da verme gibi sağlık sorunlarının önüne geçebilirsiniz. Bu dönemde 3 ana, 2-3 ara öğün şeklinde dengeli beslenme düzeni öneriyorum. Ara öğünlerde hem kan şekerinin ani iniş çıkışlarını hem de çocuğun dikkat dağınıklığını engelleyecek, stresi azaltacak gıdaları seçin.
Stresli sınav temposunda çocukların dikkatlerini rahat toparlamaları için vücudun ihtiyacı olan temel besin maddelerini seçmeleri önem taşıyor. Kan şekerini dengesizleştirecek kalorili, basit şekerli karbonhidratlardan uzak durmak ve su tüketimine önem vermek beslenmenin ilk sırasında alıyor. Hazırlık döneminde fazla miktarda basit şeker içeren gıda alımı, kan şekerinde ani yükselme ve düşme yaratarak dikkat dağınıklığı, konsantrasyon bozukluğu ve uyku halini beraberinde getirebilir.
Kahvaltı ve balık önemli
Kahvaltı yapmak, güne sağlıklı
Bugün sağlıklı ve dengeli beslenmeye eşlik eden, hayattan keyif almayı destekleyen iki konudan bahsedeceğim; düzenli egzersiz ve su içmek
Hayattan keyif almanın yollarını pek çok arkadaşıma sordum ve hepsinden farklı cevaplar aldım. Eğlenceli yaşam, huzurlu ve sağlıklı olmak, aileyle vakit geçirmek, seyahat, alışveriş ve kariyer odaklı cümleler duydum. Ancak ortak nokta şuydu, herkes daha iyisini istiyor, bunun için hedefi var.
Danışanlarımla yaptığım sohbetlerdeyse bakış açısı, büyük ihtimalle benden kaynaklı olarak farklıydı: “Biliyorum egzersiz yaparsam daha sağlıklı olurum”, “Kilo verirsem daha keyfili bir hayatım olacak”, “Kendimi değiştirmeyi istiyorum ama olmuyor” ve “Yemek yemeden hayattan keyif alınmaz.”
Günlük koşturma yoruyor
Günlük hayat, pek çoğumuz için sürekli bir yerlere ulaşmaya çalışarak geçiyor. Özellikle çalışan bireylerde düzensiz beslenme, evde ve işte günden güne artan stres, spordan uzak ve hareketsiz yaşam, sağlıksız bir hayat sürmemize neden oluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmenin öneminden sürekli bahsediyoruz ama bu konuda bireyin kendi kendini motive etmesi en önemlisi. Gözlemlerime göre, yapabilmek için ‘anlamak, inanmak ve kabul etmek’
Yoğunluk yüzünden öğünlerini masa başında yemek zorunda kalan çalışanlar; yetersiz beslenme, obezite ve diyet gibi hastalıklara yakalanıyor
“Bugün ne yesek?”, öğle saati yaklaşınca en yakınınızda oturan arkadaşınıza sık sorduğunuz sorulardan biri. Bir de uzun çalışma saatlerini masa başında oturarak geçiriyorsanız, yağlanıp göbekleniyorsunuz. Ofis çalışanlarında en çok görülen sağlık sorunları; obezite, insülin direnci-diyabet, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, kas-iskelet sistemi hastalıkları, bel fıtığı, D vitamini eksikliği, osteoporoz ve yetersiz beslenme.
Mönüyü önceden planlayın
Yiyeceğinizi daha önceden planlarsanız, sağlıklı hareket edersiniz. Örneğin öğle, sebze ağırlıklı beslenirken akşam, et yiyebilirsiniz. Besinleri tanımanız neyi, ne kadar yiyebileceğinizi belirlemeniz için çok önemli.
Yediğinizin farkında olun
Ofis çalışanlarının yaptığı en büyük hatalardan biri, çalışırken yemek yemek. Bu davranış biçimi, maalesef aldığınız kalori yeterli olsa bile sizi tam tatmin etmez. Yemek yemek için zaman ayırın ve oturarak yiyin. Sindirim ve tokluk hissi için yavaş yavaş tüketin ve iyi çiğneyin. Unutmayın ki, dünyayı kurtarmakla görevli gizli