Kişiye göre hazırlanmış bir beslenme programı, diyabetlilerin sağlıklı ve kaliteli yaşam tarzları için uygulanan tedavinin temelini oluşturuyor
Diyabetliler, ömür boyu bazı esneklikler olmakla birlikte, benzer bir beslenme modeli içinde kalmalı. Özellikle tip 2 diyabetliler için hazırlanmış iyi bir plan, kan şekeri seviyelerini normal düzeylerde tutmaları için önemli. Herkes birbirinden farklı olduğu için diyabetlilerin diyetleri, yaşam şekillerine göre farklılık gerektirir. Yani tek diyet örneği yok.
Protein, karbonhidrat ve yağ, gereksinmeleri karşılayacak düzeylerde diyette yer almalı. Diyabetlilerde toplam alınan günlük kalorinin yaklaşık yüzde 50-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalı. Lif oranı yüksek, rafine olmamış, kepekli ekmek ve pirinç, makarna, kurubaklagiller gibi kompleks karbonhidratlar diyabetliler tarafından tercih edilmeli.
Diyabetik ürünler
Diyabetik ürünlerin tüketimine dikkat edilmeli. Ara öğün için tercih edilebilir fakat şeker içermiyor, kalorisi de daha az diye bir oturuşta 1-2 paket bitirmenin yararından çok zararı var. Diyabetik ürünlerde şeker yerine kullanılan başka malzemeler olabilir. Kalori, porsiyon ölçüsü ve karbonhidrat oranı, etiket
Her geçen gün ‘özafagus reflüsü’ne yakalananların sayısı artıyor. Kilolu birey sayısındaki yükseliş, hareketsiz yaşam ve kötü beslenme alışkan-lıkları, mevcut durumu daha da kötüleştiriyor
Reflü sözcüğü, ‘geriye kaçma’ halini ifade ediyor. Sağlıklı bir mide ve sindirim sisteminiz varsa yediğiniz yiyeceklerle içecekler mideye indikten sonra tekrar yukarı ağıza doğru geri gelmez. Ancak yemek borusunun altındaki kapakta çalışma bozukluğu varsa işte o zaman sorun başlar. Geceleri yatarken öksürük krizleri yaşayıp sırtınızda ve göğsünüzde, uyanınca boğazınızda yanma varsa, ağzınıza acı su tadı geliyorsa, ses kısıklığı gibi yakınmalarınız varsa reflüye yakalanmış olabilrsiniz.
En basit ifadesiyle özefagus reflüsü; yemek yendikten sonra yiyeceklerin mideden yemek borusuna ve ağıza geri gelmesine deniyor. Özellikle yemek borusunun altındaki mide geçişinde bulunan kapının çalışma bozukluğundan kaynaklanıyor. Buna ek olarak midenin boşalımının iyi olmaması veya mide çıkışında, boşalmayı engelleyecek bir daralma olması da reflüye yol açıyor.
Bu arada stres faktörünün de bu sorunun gelişiminde oldukça etkili olduğu biliniyor.
Araştırmacılar yoğun stres halinde salgılanan stres
Kilo vermeye çalışırken yağı tamamen sıfırlamak doğru değil. Çünkü bedenimizin yağa da ihtiyacı var. Yani zayıflamak için yağ tüketmelisiniz
Vücudunuzdaki fazla yağlardan kurtulmak ve kilo vermek için yağı azaltmak yeterli değil. Mutlaka sebze, meyve ve lif miktarının artırılması gerekiyor. Tuz sınırlaması da önemli. Ayrıca karbonhidrat, protein ve yağ alımı da dengelenmeli.
Şişmanlık basitçe, “Vücudumuzdaki yağ miktarının artması” şeklinde tanımlanıyor. Ancak vücudumuz sadece yağ tüketiminin aşırı olması sebebiyle yağ depolamıyor.
İhtiyacımızdan fazla yediğimiz her besinin fazlası yağ olarak depolanıyor, bunun için o besinin içinde yağ olması fark etmiyor.
Fazladan yediğiniz ekmek, leblebi, elma ve sebze de yağ olarak depolanıyor. Vücuttaki karbonhidrat deposu, acil ihtiyaç halinde beyne yakıt gönderiyor. Ama asıl enerji deposu, yağlar. Bu yüzden kilo verme programlarında günlük diyette karbonhidrat ve proteinle ölçülü miktarda yağ mutlaka yer almalı. Araştırmalara göre sağlıklı kilo vermenin en iyi yolu, besinler arasında denge sağlarken özellikle sebze ve meyveye geniş yer verip lif miktarını mümkün olduğunca yükseltmek.
Yağ yakmanın en iyi yolu
Yoğurt, geleneksel beslenmemizde önemli bir yer tutar. Günün her saati tüketime hazır bu gıdayı ihmal etmemeniz için 10 önemli nedeniniz var
1- Vitaminler-mineraller: Yoğurt; potasyum, fosfor, riboflavin, iyot, çinko ve B12 vitamini bakımından zengin. Aynı zamanda yağda eriyen vitaminler, görme fonksiyonlarına katkısı olan A vitamini ve bağışıklık sistemini güçlendiren E vitamini içeriyor.
2- Kilo kaybı: Tennessee Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, düşük kalorili diyetlerine yoğurdu ekleyen ve günde üç öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların, yoğurtsuz diyet uygulayanlara oranla yüzde 22 daha fazla kilo verdikleri, yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları tespit edildi.
Yoğurt yiyenlerin ayrıca, karın bölgelerinden yüzde 81 daha fazla yağ yaktıkları ortaya çıktı. Yoğurttan aldığımız kalsiyum, yağ yakımını hızlandırıyor.
3- ‘Dost’ bakteri: Bir-çoğumuz bakteri denince bunun vücut için kötü bir şey olduğunu düşünür. Ancak yoğurt, dost bakteriler içeriyor. Yoğurt gibi fermente ürünler, vücudumuz için yararlı bakteriler ‘probiyotikleri’ içeriyor. Bağırsaklara yararlı besinlere probiyotik gıdalar deniyor. Probiyotikler, sindirim sistemini rahatlatıyor
Bugün, bir okurumdam gelen epostaya yanıt vereceğim. Sağlıklı bir hayatı varken, yaşadığı üzüntü ve stres nedeniyle hırsını yemeklerden alan bir okur bu...
“Sekiz ay öncesine kadar haftada dört gün spor yapıyordum. 32 yaşındayım, boyum 165 cm. Dört yıldır 54-56 kg. arasında olan bir vücudum vardı. Mutluydum, işime severek giderdim, beslenmeme dikkat ederdim. Tek kötü alışkanlığım, sigaraydı. Tüm bunlar annemin meme kanseri olduğunu öğrenmemle bambaşka hale geldi. Annemi kaybetmekten çok korktum. Spora harcadığım zamanı ondan çalıyordum, sporu bıraktım ve beni de saran kanser korkusu nedeniyle sigarayı kestim. Annem şu anda çok iyi ama ben 70 kg. oldum. Her gören ‘Sana ne olmuş?’ diyor. Böyle olunca ortadan yok olmak, eve kapanmak ve dışarı çıkmamak istiyorum. En büyük dostum, tatlılar ve cipsler. Gece uyanıp kaşık kaşık reçel yiyiyorum, kendime engel olamıyorum. Annem kendini unuttu, bana üzülüyor. Bu durumdan nasıl kurtulacağım bilemiyorum, kilom arttıkça kendime güvenim azalıyor. Sanki hiçbir şeyi başaramayacakmışım gibi geliyor. Lütfen bana yardımcı olun. Çok teşekkürler.” T.Ö/Bursa
Sevgili T.Ö, sizden ricam lütfen panik olmayın. Size yardımcı olabileceğimi
Dünyada ve Türkiye’de yapılan çeşitli bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre insanlık; diyabet, obezite ve tansiyon tehditleriyle karşı karşıya
9-11 Şubat tarihlerinde; Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililer, beslenme bölümü öğrencileri, akademisyenler, doktorlar ve beslenme uzmanlarından oluşan 600 kişilik bir grupla İstanbul’da ‘Sağlık ve Beslenme Bienali’ gerçekleştirildi. Mezura ekibimizden diyetisyen Gamze Şanlı Ak, kongreyi yakından takip etti. Genel olarak bienalde, çağımızın en büyük sorunu obezite ve diyabet üzerinde duruldu, yakın zamanda yapılan 2-3 araştırmanın sonuçları açıklandı.
Diyabet, hızla yükseliyor
2012 Sağlık ve Beslenme Bienali’ne göre; diyabet, ülkemizde son 10 yılda yüzde 90-100 oranında artış gösterdi. Araştırmalar, Türkiye’de 9 milyon diyabetli olduğunu ve 40 yaş üzerindeki her dört kişiden birinin risk altında olduğunu ortaya koydu. Risk altındaki bireylerin günde 30 dakikalık yürüyüş yapmaları ve kilo fazlalığını yüzde 5 oranında azaltmalarıyla diyabet riskini yüzde 58 oranında azaltmaları mümkün. Aile öyküsünde diyabet bulunan bireyler, aktif olsalar dahi yüzde 65 oranında risk altında.
Her dört kişiden biri obez
Son 10 yılda
Bugün, iki okurumdan gelen sorulara yanıt vereceğim. Biri başarısız diyetler, diğeri de mensturasyon döneminin yan etkileriyle ilgili. Eminim her iki hikaye de size çok tanıdık gelecek
SORU-1: Daha önce çok fazla diyet yaptım ve tüm kilolarımı geri aldım. Artık kendime güvenim kalmadı. Bunu çevremde-kilere bile söylemeye utanıyorum çünkü artık kimse beni anlamıyor ve bana inanamıyor diye düşünüyorum. Lütfen bana yol gösterin.
CEVAP: Daha önceden yapmış olduğunuz yanlış davranışları ya da başarısızlıkları, sonsuza kadar beraberinizde taşımaya mahkum değilsiniz. Biz bir şey yapmaya karar verirsek zihnimiz de bizi takip eder. Ancak, ne zaman ki umutsuzluk ya da şüphe peşimizi bırakmaz, o zaman başarısızlık beraberinde gelir.
Yapmış olduğumuz başarılarınızı bir liste haline getirip, güzel hatıralarınızı keşfederek, olumlu beklentilerinizi oluşturabilirsiniz. Başarılarınızın hangi konuda olduğu önemli değil çünkü başaran sizsiniz. Vazgeçmek en büyük başarısızlıktır. O zaman başarıya ve olumluya odaklanmak lazım. Küçük hedeflerle ilerlemeye çalışın. Ancak, küçük bireysel zaferler her ne kadar çok fazla önemli olsa da, çabucak unutulabiliyor ya da sonradan önemsiz
Uzmanlar, bazı besinlerin beyin gücünü desteklediğini ve hafızayı geliştirmeye yardımcı olduğunu belirtiyor. İşte hafıza dostu ve düşmanı gıdalar
Bazen yakın bir arkadaşınızın ismini veya bir gece önce yediğinizi unuttuğunuz oluyor mu? Yoğun iş hayatı, hafızamızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özellikle stresli bir işe sahip olanlar ve raporlar arasında boğuşanlar bu konudan daha fazla şikayetçi. Son araştırmalar, ofis hayatı yoğun bireylerin, hafızalarını taze tutmak için düzenli ve dengeli beslenmeye önem vermesi gerektiğini gösteriyor.
Yaban mersini
Araştırmalar, içeriğindeki anti-oksidan kapasitesi yüksek antosiyanidinlerle hafızayı desteklediğini gösteriyor. Antosiyaninler, yaşa bağlı olarak gelişen hafıza azalmasını engelliyor. Ayrıca glisemik indeksi düşük olduğu için kan şekeri üzerinde olumlu etkileri var. Alzheimer’a karşı koruyucu etkisi de biliniyor. Günde, 30 adet (yaklaşık bir avuç) kuru yaban mersini tüketilebilir.
Elma
“Günde bir elma seni doktordan uzak tutar” cümlesi bir özdeyiş değil, gerçek. Elmanın içeriğindeki quercetin, kateşin, phloridzin ve chlorogenic asit güçlü anti-oksidanlar. Son çalışmalar, quercetin’in hafıza kayıplarını önleyici etkisi