Uyku, hem ruhumuza hem de bedenimize hitap ediyor; mutlu ve sağlıklı yaşamın önemli bir parçası. Mevsim değişikliğinin etkilerini hissetmeye başlamışken, kaliteli uyku için beslenmemizde küçük değişikliklere ne dersiniz? Küçük; çünkü coğrafyamızdan uzaklaşmıyor, Akdeniz diyeti diyorum
Uyku kalitenizi ne kadar önemsediğinizi hiç düşündünüz mü? Son günlerde uykuya dalmak ya da kaliteli bir uyku çekmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Aslında burada altta yatan pek çok faktörden bahsedebilirim. 2 yılı aşkın süredir bizimle olan pandeminin de uyku kalitesini etkilediği bir gerçek. Öyle ki bu süreçte yeni bir terim bile ortaya çıktı: covid-somnia. Bu terimi, pandeminin neden olduğu uykusuzluk olarak tanımlayabilirsiniz. Southampton Üniversitesi’nde konuyla ilgili yapılan bir çalışma, pandemi döneminde uyku sorunu yaşayanların oranının arttığını, özellikle annelerin ve yoğun işlerde çalışanların daha fazla uyku problemi yaşadığını gösteriyor.
Özellikle sınav/iş stresinin yoğunlaştığı
Mart ayı doğayla ilişkimizi gözden geçirmek için bir fırsat olabilir. 18 Mart Dünya Geri Dönüşüm Günü, 22 Mart Dünya Su Günü, 21-26 Mart ise Orman Haftası olarak kutlanıyor. Doğa bizim evimiz, onu korumak birincil sorumluluğumuz olmalı.
Bugün daha yeşil bir dünya için hep birlikte harekete geçmeye ne dersiniz? Örneğin bir sokak hayvanını beslemek, hatta mümkünse sahiplenmek, çevrenizi yeşillendirmek, bir kişiye doğayı korumanın önemini anlatmak gibi adımlarla başlayabilirsiniz. Unutmayın, gezegenimize sahip çıkmak için gıdamıza, soframıza, suyumuza sahip çıkmamız gerekiyor. Suyun değerini ne kadar iyi biliyoruz, ne kadar koruyoruz bir kez daha bahsedelim istedim.
Suyumuzu koruyalım
Her yıl 22 Mart'ta kutlanan Dünya Su Günü’nde suyun önemine dikkat çekmek hedefleniyor. Bu yılın teması ise 'yer altı suyu’. ‘Görünmeyeni görünür kılmak' başlığı altında yer altı suyunun keşfedilmesi, korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasının, iklim krizine uyum sağlamak ve artan
WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Denizlerin su altında başa çıkmak zorunda olduğu mücadeleyi çok geç görüyoruz. Deniz ürünlerini sorumlu bir şekilde tüketip ekosistem üzerindeki etkimizi sürdürülebilir düzeyde tutabilmemiz küçük ölçekli balıkçılığın devamlılığına bağlı” diyor
Geçtiğimiz hafta Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’nin “Denizlerin Koruyucuları: Küçük Ölçekli Balıkçılar” adlı belgesel tanıtımına katıldım. Bu belgesel, deniz ekosistemlerinin tahrip olmasının yanı sıra geleneksel balıkçılığın gitgide kan kaybetmesi, buna bağlı olarak toplumun dengeli protein alması dahil gezegeni ve geleceği beslemek adına hepimizin sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor. 2022’yi Birleşmiş Milletler’in “Uluslararası Geleneksel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yılı” ilan etmesi sebebiyle bu mesajların altını çizmeyi önemsiyorum. Bu yüzden, bu konuda çok güvendiğim WWF
4 Mart Dünya Obezite Günü idi. Dünya Obezite Günü bireylerin sağlıklı vücut ağırlığına ulaşmasına, korumasına, uygun tedaviyi almasına ve obezitenin getirdiği olumsuzlukları tersine çevirmesine yardımcı olacak pratik çözümleri teşvik etmek ve bilinci artırmak için planlanmış bir gün. Günümüzde obeziteye estetik bir problem olarak bakmamak, ciddiyetle yaklaşmak gerekiyor. Çünkü obezite, psikolojik ve fizyolojik sorunlar ile ekonomik yükü giderek artan kronik bir hastalık. Koronavirüs gibi bulaşıcı bir hastalık olmasa da en az koronavirüs kadar tehlike oluşturuyor. Koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, gut, bazı kanserler, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, depresyon gibi birçok hastalığın altında yatan nedenlerden biri olabilir. Daha fazla koruyucu sağlık hizmeti, halk sağlığı eğitimi, erken yaşta davranış değişikliği ve uzman desteği bu konuda çok kıymetli. Bir beslenme uzmanı olarak bu konuda farkındalık yaratmanın ve doğru bilgiyi aktarmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Güncel veriler ne
Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı görüldüğü belirtiliyor. Kronik böbrek hastalığındaki artış karşısında dikkat edilmesi gerekenlere bakalım.
“9 Mart Dünya Böbrek Günü” idi. Vücudunuzun en önemli organlarından olan böbreklerinize iyi bakıyor musunuz? Kronik böbrek hastalığı, dünyada ve ülkemizde âdeta salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Böbreklerimizin görevleri zararlı maddelerin boşaltımını yapmak, kanda asit ve baz dengesini sağlamak, su elektrolit dengesini ayarlamak olarak sıralayabiliriz. Ayrıca kan basıncını düzenleyen ve kırmızı kan hücrelerinin üretimini kontrol eden hormonları da üretir. Türk Nefroloji Derneği’nin tarama çalışmasında, Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı görüldüğü belirtiliyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u kronik böbrek hastalığıyla mücadele ederken bu konuda önlem almanın
Birleşmiş Milletler 2022 yılını “Uluslararası Cam Yılı” ilan ettiğini biliyor musunuz?
Cam Yılı iklim kriziyle mücadelede hem gezegen ve doğaya hem de insan sağlığına katkıda bulunuyor. Gelecek nesillere daha iyi bir gezegen bırakmayı hedefliyorsak, burada cam sektörünün üstlendiği rol çok büyük. Ülkemizde ilk şişe-cam fabrikası 1935 yılında, İş Bankası tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyonu ve direktifiyle kuruldu. Şu anda ise dünyanın 145 ülkesinde faaliyetlerine devam ediyor.
Konuyla ilgili firmalar bu yıl da çok çalışacaklar diye düşünüyorum, bize düşen de camın genel sağlığa ve doğaya olan doğrularını anlatmak ve etkin geri dönüşümü hızlandırmak olmalı. Çünkü cam, sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor, bir anlamda geleceği besliyor. Aynı zamanda sağlığımız için de camın rolü oldukça büyük. Yüksek sıcaklıklara veya bakterilere karşı doğal bir bariyer görevi görüyor. Bu nedenle gıdalarınızı güvenli ve sağlıklı tutmak
Kadının eğitimi, çalışma koşullarına kavuşması, beden, zihin ve ruh sağlığı beslenmeyle yakından ilişkili. O yüzden, kimyasal habercilerimiz hormonlardan başlayarak kendinize her an daha iyi bakmanız dileğiyle iyi yaşamı yeniden gözden geçirelim
İyi yaşam ve beslenmenin ilk kuralı, bana göre bedeni ve ruhu sevgi ile beslemek. Eşitlikçi bir ortamda yaşamak insana yakışır şartlar ve toplumsal refah da tabii ki önemli. Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde değil, her gün değerliyiz. Bu hafta UNDP Türkiye ve Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) ortaklığında yayınlanan Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Performansı raporuna göre, cinsiyet eşitsizliği tüm dünyada maalesef devam ediyor. Dünyanın hiçbir yerinde kadınlar cinsiyet eşitliğini tam yaşamıyor, sadece eşitsizliğe maruz kalma oranı değişiyor. Kadınların yetkilendirilmesi uygulamaya tam geçmiyor, kısacası fırsatlar eşit değil. Kadının eğitimi, çalışma koşullarına kavuşması, beden, zihin ve ruh sağlığı gibi durumların beslenmeyle yakından ilişkili olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kendinize her an daha
Bir yağmur, bir güneş derken yazın habercisi, ilkbaharın ilk ayı mart geldi bile. Umarım tüm dünya adına daha güzel haberleri aldığımız umut dolu bir bahar olur. Bahar aylarında ağaçlarda rengârenk çiçekler, tezgâhlarda meyve ve sebzeler yerini alır. Mevsim geçişleri yaşarken vücudumuz da bazı farklılıklara ayak uydurmaya çalışır, siz de birkaç değişiklikle vücudunuzun bu sürece adapte olmasına yardımcı olabilirsiniz.
Bahar aylarına girerken bazı bireylerde yorgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, uykusuzluk şikâyetleri görülebilir. Bu noktada sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını benimsemek önemli. Yeterli ve dengeli beslenmek, vitamin ve mineral alımını desteklemek, gün içinde 2-2.5 litre suyu tamamlamak ve az da olsa egzersize vakit ayırmak bahar yorgunluğuna yardımcı olabilir.
Mevsim meyve sebzeleri
Her ayın ilk günlerinde o ayın sebze ve meyvelerini gözden geçirip, faydalarından yararlanmaya çalışıyor musunuz? Unutmayın ki her sebze ve meyve kendine özgü mineral, vitamin ve sağlığa yararlı bileşikler