Askerin görüşü...

16 Nisan 2000


       Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması ilginç.
       Türkiye'yi ilgilendiren en önemli konulardan biriyle, üstünde asker elbisesi var diye bazı vatandaşların, bazı müesseselerin hiç ilgilenmemesi mümkün mü?
       Bu eşyanın tabiatına aykırı olur.
       Bu aykırılığı bir bildiri ile Genelkurmay kendi üslubuyla ortaya koydu.
       Açıklıkta yarar var, görüş bildirmek de açık olmanın bir göstergesi. Yadırganmamalı.
       Ne diyor Genelkurmay:

Yazının Devamı

GS Leeds'e gitmemeli

15 Nisan 2000


       Türkiye ne yaparsa yapsın...
       Yatak odasını, cezaevlerini bile yabancıların denetimine açarsa açsın...
       Haçlı zihniyetine engel olması mümkün olamıyor.
       Türkiye tüm hüsnüniyetine rağmen en kritik anlarda ikinci sınıf topluluk muamelesi görüyor.
       UEFA'nın Türk seyircisiz maç kararı, başka nasıl yorumlanabilir?
       Alınan kararın anlamı; Galatasaray'ın arenadaki vahşi aslanların önüne atılmak istenmesi değil mi?

Yazının Devamı

İngiltere'ye dostluk seferi

14 Nisan 2000


       Galatasaray'ın maçına beş gün var ama belirsizlik sürüyor.
       Leeds karşılaşmasına Türk seyirci girebilecek mi, giremeyecek mi?
       Maç seyircisiz sahada mı yapılacak?
       Karşılaşma tarafsız bir stada mı alınacak?
       Türk seyircilerin de serbestçe izleyebileceği bir karşılaşma olacaksa Türklerin can güvenliği için İngilizler ne önlem alacak?
       Hiçbiri belli değil.

Yazının Devamı

Uzlaşmak mümkün ama...

13 Nisan 2000


       Türkiye'nin boş geçirecek dakikası yok.
       Bu söz çok basmakalıp gibi gelebilir ama, ne derseniz deyin gerçek bu...
       Türkiye kalkınmada 50 yılın en düşük seviyesini gördü. Ocak - Şubat'ta sanayi üretiminde görülen nispi artışa rağmen Türkiye - 6.4 küçüldü, geriledi... Türkiye cilalı sözlere rağmen geri geri gidiyor.
       Biz burada yakın zamanda birkaç kez belirtmeye çalıştık.
       Bırakın bilimsel, istatistiki bilgileri, gözünüzün gördüğüne bakın.
       Gençler iş bulamıyor.

Yazının Devamı

Ecevit formülü ve ANAP...

12 Nisan 2000


       Ecevit'in "birinci cumhurbaşkanı formülü" tutmadı ama bakalım ikinci formülü tutacak mı? Bunun ilk ciddi ipuçlarını almak liderler zirvesini izlemekle mümkündü ama Ecevit iyileşmeyince dünkü zirve ertelendi.
       Başbakan 5 + 5 yani "Demirel olmazsa kriz olur"u vurguladı, vurguladı, ortakları da ona: "Doğru söylüyorsunuz" dedi. 400 milletvekili de bu görüşe imzalarıyla katıldı.
       Sonuç ne oldu?
       ANAP; karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşınca, yani ikili oynayınca formül bozuldu.
       Peki Ecevit'in yeni formülü tutar mı?
       Ecevit'in yeni Cumhurbaşkanlığı formülünde ANAP'ı endişelendiren noktalar var. Daha doğrusu bu formülde ANAP'ın isteğine yeşil ışık yok.

Yazının Devamı

İngiltere'de Türk seyirci

11 Nisan 2000


       Holiganların barbarlığının yalnız onlara, yani bir küçük futbol hastası gruba has özellik olduğu sanılırdı.
       Oysa İngiltere'de pek çok holigan olduğu anlaşılıyor.
       Türklere karşı estirilmek istenen ürkütücü havayı başka türlü izah mümkün değil.
       Geçmişi; "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak anılan, isminin başında "büyük" sıfatı olan Britanya, ülkesindeki bir avuç Türk için rahatlatıcı bir önlem alamıyor.
       Futbolla hiç ilgileri olmadığı halde saldırıya uğrayan Türkler var.
       Zorla evine girilenler, dövülenler var.

Yazının Devamı

Nasıl bir cumhurbaşkanı

9 Nisan 2000


       Geçen tarihe kaldı, bakalım geleceğe.
       Demirel, nevi şahsına münhasır bir Cumhurbaşkanı'ydı.
       Adı bile özeldi; "Baba".
       O nesil, herhalde onunla bitti.
       Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ne, parlamenter demokratik rejime bir cumhurbaşkanı lazım, "baba" değil. Zaten olamaz da, babalık için 40 yıllık bir politik geçmiş gerekiyorsa onu bugün de, bundan sonra da sağlamak artık çok güç.
       * * *

Yazının Devamı

Ecevit'in şakası

8 Nisan 2000


       Türkiye'nin yaşadığı kritik hafta tarihteki yerini aldı.
       İbret dolu bir hafta olarak.
       Bu haftanın özelliği Bizans'ı aratmayan bir entrika yoğunluğuyla örülüp hazırlanmış bir 7 gün olmasıydı. 69 rüşveti, 86 rüşveti de cabasıydı.
       Sözlerin, söylemlerin, verilen demeçlerin, atılan imzaların, taahhütlerin yok sayıldığı ikili oynamaların aleniyete döküldüğü, oyunu bozmak, kulaklara kar suyu kaçırmak için liderlerin haberi yokmuş gibi hazırlanan oyunların tezgahlandığı, tekliflerin hazırlandığı, aykırı demeçlerin verildiği, liderlere karşı çıkmanın sahte senaryolarının sahneye konulduğu bir hafta.
       Bu haftaya gelirken korkulan ne idi? "İstikrar ya bozulursa."
       Bu korkuyu kim yaydı? Başbakan Ecevit.

Yazının Devamı