Yozlaştırılan Türkçemiz

11 Ekim 2021

Bülent Akarcalı<br><br>Melih Aşık arkadaşımız geçen hafta Türkçe konusunda uyarıda bulunuyordu, bir sanatçı dostu gönderdiği notta yabancı sözcüklere savaş açılmasına karşı çıkarak:

“Diller başka dillerden alınan kelimelerle zenginleşir. Dilimize ve hayatımıza yerleşmiş kelimeleri engelleyemeyiz.Yoksa sen de hostes yerine “gök konuksal avrat” diyenlerden misin?” demiş, karşılığında gerekli cevabı da Melih Bey’den almış.

Ama ben de sanatçı arkadaş üzerinden, iyi eğitimli, yetişmiş bir avuç insanımızın bulundukları basın mesleğinde dilimize hiç özen göstermeden, tam karşılıkları olmasına rağmen, İngilizce ve Fransızcaya olan özentilerinden, ya da bu dillerde kelime kullanarak kendilerini daha bir üst sınıftan sanma gibi yanlışlıklara düştüklerinden söz etmek isterim.

Doğrudur, tarih boyunca karşılaştığımız, iç içe yaşadığımız toplumlardan aldığımız sözcüklerle dilimizi zenginleştirdik. Farsça, Arapça, Rumca, Ermenice, İtalyancadan, daha sonra Fransızca ve en son İngilizceden 10.000

Yazının Devamı

Genç bir Türk subayının ilk aşkı

11 Ekim 2021

Mustafa Kemal Ulusu<br><br>1913 yılı Kasım’ında Sofya’ya askeri ataşe olarak atanan Mustafa Kemal, Bulgar ordusunun ünlü generali, Savunma Bakanı Stylian Kovaçeva’nın 20 yaşındaki kızı Dimitrina Kovaçeva’yla (Miti) ile bir baloda karşılaşır. Yabancı diplomatlar, İsviçre’de eğitim görmüş, üç dil bilen, piyano çalan ve dans pistlerinde paylaşılamayan güzel Miti’ye ”Balkan Gülü” adını takmıştır. Mustafa Kemal, bir baloda Miti’yi dansa kaldırır ve o gece Strauss’un ”Güzel Mavi Tuna” valsi eşliğinde sabaha kadar dans ederler. Sofya’yı sarsacak aşkın ilk kıvılcımları başlamıştır, Miti ve Mustafa Kemal sık sık görüşür, birlikte buz pateni yaparlar. Ancak, ilişkileri 1914 Sofya’sına esrarengiz, mutlu ve umutsuz bir aşk çıkmazı olarak damgasını vuracaktır, Bulgar sarayından gelen baskılar ve general baba Kovaçeva’nın kızının Osmanlı’daki yaşama uyum sağlayamayacağı gerekçesi yüzünden, görüşmeleri ve büyük aşkları maalesef sona erdirilmiştir.

Yazının Devamı

Taliban, Afgan kadını ve laiklik

11 Ekim 2021

İsmail Özcan / Eğitimci/Yazar<br><br>Afganistan ve Taliban, ABD’nin Haziran 2021’de Afganistan’ı terk edeceğini açıklamasından sonra dünya gündeminin ön sıralarına oturmuştu. ABD’nin bu sözünün gereği olarak 31 Ağustos 2021’de Afganistan’dan tam olarak ayrılmasından birkaç hafta önce de ülke bütünüyle Taliban’ın eline geçmişti. Şu anda Afganistan’ın tek hâkimi haline gelen ve yeni bir hükümet kuran Taliban, daha uzun zaman hem kendisini hem de ülkesini dünya gündeminin ilk sıralarında tutmaya devam edecektir.

Verdiği mücadeleyle Taliban’ın Afganistan’a bağımsızlık kazandırdığını öne sürerek ülkemizden ve dünyadan kendisine olumlu bakan küçük bir azınlık dışında Türkiye’nin ve uygar dünyanın insanlarının ezici çoğunluğunun bakışı son derece olumsuz ve ümitsizdir. Afgan halkına, fakat bilhassa Afgan kadınlarına acıyan, onlar adına derinden üzüntü duyan bir bakıştır. Çünkü Taliban bu bakışa hak

Yazının Devamı

AUKUS (2)

6 Ekim 2021

Alp Kırıkkanat <br><br> ABD ve İngiltere’nin Çin’i Pasifik’te olabildiğince sıkıştırmasının nedenleriyle Çin’le iyi bir ticari ilişkisi olan Avustralya’nın AUKUS’a iştirak sebeplerinin kesiştiği noktalar neler olabilir? Büyüyen Çin karşısında elbette ulusal güvenliğini daha ileri boyutlara taşımak denilebilir. Ancak bilinenin dışında, işin olası bir başka boyutu da olabilir.

Şimdilik dillendirilmeyen bu tehdidin, kuraklık ve açlık tehlikesi olduğunu düşünüyorum. Avustralya bazı ülkelerin en büyük buğday tedarikçisi olarak biliniyor. Ancak böyle olmasına rağmen uluslararası bir kısım istatistiklerde; Avustralasya olarak isimlendirilen Avustralya, Yeni Zelanda ve komşu adaları kapsayan bölgede, iklim değişikliği nedeniyle 2050’lerde ekilebilir toplam tarım alanlarının yüzde 40’nın kuraklık tehdidi altında kalacağı öngörülüyor. Bu bir ada ülkesi olan Avustralya için önemli bir tehlike. Böyle bir durumda, Pasifik’teki tedarik zincirlerinin ne olacağı ve Çin’in olası

Yazının Devamı

AUKUS (1)

5 Ekim 2021

Alp Kırıkkanat<br><br>ABD ve İngiltere’nin Pasifik’teki hamlesi herkesi şaşırtmış görünüyor. Her iki ülke yanlarına Avustralya’yı da alarak deniz gücü ağırlıklı yeni bir askeri birlikteliğin başlayacağını duyurdular. İlgili ülkelerin İngilizce adlarının kısaltmalarıyla anılan (A-UK-US) ve AUKUS olarak isimlendirilen bir ittifakın oluştuğu belirtiliyor. Bu oluşumun Çin’in bölgede artan askeri gücüne karşı güçlü bir cephe oluşturacağı iddia ediliyor. AUKUS anlaşmasının açık metnini henüz gören yok. Ancak bu askeri ittifakla, Pasifik bölgesinde ve hatta dünyadaki dengelerin bütünüyle değişeceğini söyleyen çok... Meselenin sadece Avustralya’nın nükleer takatli denizaltı (SSN) inşası ihalesinin Fransızlardan alınarak Anglosakson bir üretim ve işletim sistemine dönüşüm boyutunu biliyoruz. Bazı açık kaynaklarda, ilk denizaltının göreve başlama zamanının en iyi ihtimalle 2040 yılı olabileceği yönünde tahminler yapılıyor. SSN yeteneğinin tutarlı bir strateji ile uyumlu olup

Yazının Devamı

Merkel ve sonrası

4 Ekim 2021

Zeki Hozer  / Doktor<br><br>Merkel, biz Türk-leri Avrupa Birliği üyeliğine dair açık sözlülükle söylediği, “Türkiye’nin AB’ye üye olmasını geçmişte ve halen öngörmüyorum’’ şeklindeki düşünceleri nedeni ile kızdırmış olsa da gerçekten çok kritik bir zamanda Alman ve dünya politikasında çok önemli işler başardı.

Bu arada 1961 yılında başlayan ve Türkiye ile Almanya arasındaki  İşgücü

Göçü Anlaşması çerçevesinde Türklerin Almanya’ya işçi olarak gönderilmesinin 60. yıldönümü vesilesiyle düzenlenen törende Alman vatandaşı olan Türklere yönelik bir gönül alma cümlesini söylemeyi de ihmal etmedi:

“Başta Türkler olmak üzere 1960’larda Almanya’daki işgücü açığını doldurmak için ülkemize gelen  100 binlerce misafir işçinin isimleri kulağa yabancı gelse ve adınız,

‘Klaus’ veya ‘Erika’ olmasa bile en az benim kadar

Yazının Devamı

Bir anı!

3 Ekim 2021

Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com

Ligler başladı, sahalarımız hakkında zeminler başta olmak üzere muhtelif konularda şikayetler diz boyu, ama ben bugün size bizzat yaşadığım, biraz da içimi acıtan üzücü bir olaydan bahsedeceğim. Geçen hafta Bodrum’dan İzmir’e Bornova stadına Altay-BJK maçına gittim. Sağ olsun Mustafa Denizli hocam-kardeşim çok ilgilendi, onun talimatıyla Altay kulübü müdürü beni arayıp organizasyon için yardım etmeye çalıştı.  Maalesef bu işlerde pek tecrübesi olmadığı için, ömür boyu protokole giriş kartıma rağmen, stat görevlileriyle birlikte beni bayağı sıkıntıya soktular ve maça gittiğime gideceğime bin pişman ettiler.

Başıma gelecekleri tahmin ettiğim için, stadyuma bir saat evvel gittim, protokol kısmına ayrılmış özel otoparka girmek istediğimde görevli, “Adınız listemde yok” diyerek bana engel oldu. Eski Türkiye Futbol Federasyonu başkanı olarak ömür boyu geçerli protokol kartımı gösterdim, kartı ilk defa görüyormuş gibi baktıktan sonra

Yazının Devamı

Türkiye üzerinden insan hakları pazarlama

3 Ekim 2021

Bülent Akarcalı

Üzerindeki çamuru atmak için en inandırıcı yol bir başkasını çamurlu olarak itham edip bunu da gündem de tutmaktır.

ABD ve AB ülkeleri

Bunların bir kısmı bu konuda uzaman sayılırlar. Özellikle, geçmişte işledikleri ve tarihin yaşadığı en büyük vahşetleri unutturmak, yetişen yeni gençliği saf, temiz bir ülkede yaşadıklarına inandırmak ve hatta şartlandırmak için İnsan Hakları kavramını, Türkiye gibi hedef bir ülkeye yönlendirip olabildiğince istismar etmekte üstlerine yoktur.

ABD’nin sicili

Bu Makyavelik yaklaşımın uzun ara şampiyonu ABD’dir. 20 milyon Afrikalı kölenin kanları üzerine inşa edilen bir ekonomi (*), yok edilen ve topraklarından sürülen on milyonlarca  Kızılderili,  çoğu Afrika ve İspanyol kökenli olmak üzere yılda ortalama 800 kişinin polis tarafından öldürüldüğü, iki milyonu aşkın mahkum sayısıyla Türkiye  ortalamasına kıyasla dört misli daha fazla insanın hapislerde olduğu,  Afrika-İspanyol   kökenliler nüfusun % 30 kadarı

Yazının Devamı