Hikmet Sami Türk
1. Giriş
Türkiye’de 28 Temmuz 2021 günü Manavgat’ta başlayan, kısa zamanda başka ilçe ve illere de yayılarak bir hafta içinde 44 ilde 197 yerde çıkan, ancak 10 günde kontrol altına alınabilen, bazı yerlerde söndürme çalışmaları devam eden son orman yangınları, bütün milletimizi can evinden vuran büyük bir acı oldu. Şüphesiz bu yangınlar, her yönüyle, bu arada bir kundaklama, sabotaj sonucu olup olmadıkları açısından araştırılmaktadır. O konudaki kararları, görevli ve yetkili Cumhuriyet savcılarının açacakları davalar üzerine mahkemeler vereceklerdir.
Fakat olayın başka bir önemli yönü daha var: Aynı günlerde Yunanistan ve ABD California’da da orman yangınları çıkmıştır. Hepsi Kuzey Yarım Küre’de üç ayrı ülkenin aynı veya yakın enlemler üzerinde bulunan ormanlarında çıkması dikkat çekicidir.
2 . Ormanlar ve Yararları
31.8.1956 tarih ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesine göre; “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve
Zafer İşeri
Siyasi parti kavramı en basit ifadeyle; benzer siyasi görüşleri paylaşan kişilerin bir ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak üzere kurdukları örgütler olarak tanımlanabilir. Türkiye Cumhuriyeti merkezli kurulan siyasi partilerin; kuruluşu, yönetimi, bütçesi, seçilmesi ve kapatılması Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla Siyasi Partiler Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Ülke yönetiminde söz sahibi olmak ve siyasi faaliyette bulunmak amacıyla kurulan siyasi partilerin kuruluş aşaması her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Siyasi Partiler Kanunu’nda hüküm altına alınmış bazı usul ve esaslara bağlanmış ise feshedilmesi yahut kapatılması da ancak belirli usul ve esasların yerine getirilmesi ile gerçekleşebilecektir. Nitekim, siyasi partilerin kuruluşu ve tüzel kişilik kazanması ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından öngörülen bilgi ve bildirilerin İçişleri Bakanlığı’na verilmesiyle mümkün olacaktır.
Siyasi faaliyette bulunmak amacıyla kurulan siyasi
Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com
Yukatel Kayserispor’un çok değerli Başkanı Berna Gözbaşı’nın bir röportajından kısa bir alıntıyla başlıyorum. Başkan diyor ki; “Erkeklerin ne kadar anladığı düşünülürse, kulüplerin hali işte ortada. Yöneticinin kadını, erkeği cinsiyeti olmaz. Cinsiyetten öte iyi yöneten veya kötü yöneten vardır.”
Ne kadar doğru konuşmuş değil mi? Yıllardır eski bir Beşiktaş öz kaynak düzeni ve alt yapı sorumlusu, sonra da eski TFF Başkanı olarak hep yazar, konuşurum ama bunlar maalesef yetkililer tarafından dikkate hiç alınmamıştır.
Neden mi? Kulüp başkanlarımız görev sürelerince tek bir şey düşünüyorlar: Ben görevdeyken takımım nasıl şampiyon olur? Tek amaçları budur. Tamam da bunun için ileriye dönük bir araştırma- eğitim ve planlaman var mı? Yok.
Bütçen ne durumda? İflas.
Yabancı transferler
Şimdi gelelim bu ön açıklama ve kulüplerimizin son durumlarından sonra bu yıl sezona girerken yaptıkları veya yapacakları yabancı transferlere.
Önce şampiyon Beşiktaş ve S
Bülent Akarcalı
Prof. Dr. Hasan Ünsal uzun yıllardır tanıdığım, Türk dış politikasına derinden sahip, sakin mizacıyla keskin analizler yapabilen dolayısıyla gerçekçi öneriler geliştiren akademisyenlerimizden biridir. Milliyet’te yayınlanan röportajında, ABD ve AB’nin tek devlet ısrarının altında yatan ve şimdiye kadar üzerinde pek düşünülmemiş çok önemli bir noktaya değindi:
ABD ve AB’nin niyeti
Türkiye’nin vetosundan dolayı NATO’ya üye yapılamayan mevcut Kıbrıs’ın eğer KKTC ve Türkiye kabul ederse, Federe de olsa tek devletli Kıbrıs’ın NATO’ya alınarak, ABD’nin Orta Doğu’ya daha da hakim olmasına, İsrail’e daha çok güvence verilmesine hatta ileride, ortam elverirse, NATO’ya üye yapılmasına, Irak’ta PYG/YPG’nin siyasi bir yapıya dönüştürülmesiyle bölgede hem ABD’ye hem İsrail’e kalkan görevi yapacak devletçiklerin oluşturulmasına yol açabileceğini çok net olarak belirtti.
Bu oyuna gelmemek için, KKTC’nin Devlet
Dr. Zeki Hozer / Medicalpark İzmir Hastanesi Başhekim Yardımcısı
Dünyayı aleve veren SARS-CoV-2 virüsünün çapı 100 nanometre yani, bir metrenin yüz milyarda biri kadar. Bu satırları kaleme alırken koronavirus tarafından enfekte edilen vaka sayısı 194 milyon 846 bin 281 idi. İki yıldan bugüne kadar hastalığı geçirip iyileşenlerin sayısı da 176 milyon 788 bin 329. Maalesef kaybettiğimiz insan sayısı da 4 milyon 175 bin 431. Ve bugünlerde ‘Delta’ dahil yeni mutrasyonların tetiklediği küresel bir dördüncü dalgadan bahsediliyor!
Boşluk hissi...
Bir pandeminin belirsiz ve kırılgan doğasının getirdiği sosyopsikolojik etkilenimleri hepimiz yaşadık. Anladık ki sadece duygusal ve entelektüel değil, fiziksel sağlığımız için de çevremizde etkileşim içinde bulunduğumuz sosyal ilişkilerin önemi çok büyük. Bireysel boyuttaki zorunlu izolasyon kaygı ve yalnızlık ekseninde depresyonumuzu tetikledi. Gününün çoğunu sosyal medyada geçiren çağımız ergenleri bile, bir süre sonra aylarca sörf yaptıkları iPad’lerinde digital
Dr. Cavid Veliyev - (Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi/Bakü)
Bakü Beyannamesi’nde üç ülke arasında askeri ve savunma sanayi alanında iş birliğine de vurgu vardır. Şuşa Beyannamesi, Azerbaycan ile Türkiye arasında devam eden askeri tatbikatlara üçüncü ülkelerin de dahil edilmesini kararlaştırmış ve yakın gelecekte Azerbaycan-Türkiye-Pakistan üçlü askeri tatbikatlarının yapılması planlanmaktadır.
Savunma sanayi teknolojisi alanında Azerbaycan’ın Pakistan’dan satın aldığı Muşşak askeri eğitim uçağı ve Türk-Azerbaycan ordusunun hava kuvvetlerinin bir de askeri tatbikatları Azerbaycanlı pilotların askeri eğitimlerinde önemli rol oynadı. Türk yapımı milli bir gemi olan MİLGEM, Pakistan için dört adet üretiyor. Gelecekte Azerbaycan-Türkiye ortak savunma sanayi teknolojileri üretimine Pakistan da katılarak üçlü iş birliğine dönüştürülebilir. Fakat bu üçlü iş birliğini bazı merkezler sadece askeri iş birliği olarak sunmakta oysa ki, bu bakış açısı oldukça eksik ve
Dr. Cavid Veliyev / (Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi/Bakü) - 27 Temmuz’da Bakü’de Azerbaycan-Türkiye-Pakistan parlamento başkanlarının imzalarıyla Bakü Beyannamesi imzalandı. Üç ülke parlamento başkanları düzeyinde ilk toplantı Azerbaycan’ın önerisiyle Bakü’de yapıldı ve önümüzdeki yıl İslamabad’da yapılması planlanıyor. Bu üçlü iş birliği her üç ülkenin tarihi, dini ve kültürel yakınlıklarının yanı sıra ortak çıkarlarla birleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Bakü Beyannamesi’nde parlamentolar arası iş birliğinin önemine ek olarak, bölge ve ikili ilişkilerle ilgili diğer konulara da değinildi. Küresel ve bölgesel bazda karşılıklı çıkarların olduğu konularda ortak faaliyet, ülkeleri hedef alan yanlış enformasyonlara karşı ortak mücadele, İslamofobi ile mücadele ve birçok ülkede yaşayan Müslüman toplulukların haklarının korunması, üç ülke halklarını birbirine yakınlaştıracak girişimlerin desteklenmesi, toprak bütünlüğü,
Bülent Akarcalı
Göç, mülteci, göçmen, sığınmacı... Bu kelimeler, önümüzdeki dönemde ve uzunca süre sık sık kullanacağımız, okuyacağımız ve duyacağımız sözlüklerin başında gelecektir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre şu anda Türkiye’de, yaklaşık 3.6 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin yanı sıra 320.000 kadar diğer uyruklardan oluşan mülteci var.
Buna ek olarak İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi verileri yaklaşık 1.167.000 resmi ikamet belgesine sahip yabancının ülkemizde oturduğunu belirtiyor. Bu rakam ülkemizde eğitim gören öğrencileri, iş adamlarını, ev satın almış olanları, Antalya-Alanya-Kaş-Kalkan-Fethiye-Didim gibi yerlerde turistik amaçlı yaşayanları, vs. kapsıyor. Bu kişiler genelde Türkiye’ye yük olmayan hatta tam tersine para bırakan kişiler diye tanımlanabilir. 604.000 İstanbul’da, 115.000 Antalya, 105.000 Ankara’da. Ancak bu grubun 2017’de 461.000 olduğunu düşünürsek 3.5 yılda 2.5 misli (%250) bir artışın dikkat çekici olduğu