Prof. Dr. H. Sami TÜRK Adalet eski bakanı
1. Giriş
18 Şubat 2021 günü “Perseverance Rover” (Türkçe Azim veya bu yazıda kullanacağımız karşılığıyla Sebat Gezgini) adı verilen Amerikan uzay aracının 30 Temmuz 2020 günü başlayan ve yaklaşık 7 ay süren 480 milyon kilometrelik bir yolculuktan sonra Mars (Merih) gezegeninde eski bir nehir deltası olan Jezero kraterine indirilmesi, 20 Temmuz 1969 günü Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins adlı üç Amerikan astronotunun Apollo 11 ile Ay yörüngesine girmesi ve astronotların Ay’a ayak basmasıyla tam olarak başlayan uzay çağının en önemli olayıdır. ABD’nin Mars’a gönderdiği 5. uzay aracı olan Sebat Gezgini’nin Mars yüzeyine çarparak parçalanmaması için paraşütle yumuşak inişle kondurulması, orada ince bir tabaka hâlinde de olsa atmosfer bulunduğunu gösteriyor. Bu, ileride Mars’a gönderilecek astronotların orada yapacakları çalışmalar için elverişli ortam bulunması bakımından önemli bir olgudur. Zaten Sebat Gezgini,
Prof. Dr. Sefer Şener / İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Tüm dünya ekonomileri bugüne kadar görülmemiş bir krizle, koronavirüs pandemisi ile boğuşurken; böylesine olağanüstü bir dönemde Merkez Bankası, zamanında ve doğru hamleler ile bir taraftan rezervini güçlü tutmayı başarmış, diğer taraftan ise piyasaya son derece yerinde müdahaleler yaparak ekonominin mevcut dönemdeki dengelenmesini sağlamıştır. Şunu net bir şekilde ifade edelim; Merkez Bankası rezervleri şeffaf ve açıktır. Merkez Bankası’nın internet sitesi üzerinden de bu rezerv bilgileri gibi pek çok data görülebilir. Merkez Bankası, rezervi ve uygulamaları hakkında tereddüde düşülecek bir kurum değil.
Biraz geriye gidip, Merkez Bankası’nın en yüksek brüt rezerve sahip olduğu zamana baktığımızda; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde yani 2013 yılında bu oranı görüyoruz. Rezerv brüt 135 milyar dolardı. Yani Türkiye’nin net rezervi hiçbir zaman 100 milyar doları bulmadı. 100 milyar doları bulmayan bir şeyden
Prof. Dr. Faruk ŞEN - TAVAK Vakfı Başkanı tavaksen@gmail.com
Türkiye 2021 yılına AB’ye ağırlık vererek başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk olarak AB büyükelçilerine Ankara’da yaptığı konuşmadan sonra, Ankara’ya gelen Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’la bir görüşme oldu.
Bu toplantılarda özel statü Türkiye tarafından dile getirilmedi. Bu çok büyük bir hata, Türkiye 23 Mart’ta yapılacak AB Zirvesi’nde bu sefer ciddi bir sonuç alması lazım. Artık yaptırımlar konusu tamamıyla gündemden düşmeli. Tersine “AB Türkiye için neler yapabilir?” görüşü ağırlık kazanmalı.
AB’NİN 5 AYAĞINDAN 3’NÜ GERÇEKLEŞTİREBİLİRİZ
Öncelikle Schengen Bölgesi’nin Türklere açılmayacağı ortaya çıktı. Buna karşılık AB’de özel statü çerçevesinde Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’nde yer almamız, ikinci ayak olarak Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi ve Türkiye’nin taraf olmasıyla birlikte kararlarda imzası
Mustafa Kemal Ulusu / kulusu@hotmail.com
Samimi olarak ifade ediyorum ki, Türk futbolu hakkında yazmak istemiyordum, zira yıllarca spor sayfalarında, TV’lerde ve çeşitli platformlarda bu konularda neler yapılması gerektiği hususlarında detaylar da vererek yazdığım ve konuştuğum halde yetkililer ne aradı, ne de sordu. Durum daha da kötüye gitti ve nihayet işte bugünlerde de artık iyice dibe vurdu, battı.
Şimdi sıkı durun ve okuyun. Türkiye’nin en çok satan gazetelerinin spor sayfalarındaki büyük puntolarla manşet haberleri.
“Yalancılar - İftiracılar- Edepsizler”
Türk futbolunda en çok kullanılan malzemeler.
“Taş, sopa, silah”
“Taş üstünde taş bırakmam”
“Silahım olsa vururdum”
Ali EM
Horasan’ın Tüs şehrinde 10 Nisan 1018 yılında dünyaya gelen ve asıl adı (Hasan b. Ali b. İshak et Tusı) olan, Selçuklu Devleti’nin kuruluş döneminde gösterdiği üstün gayretleriyle ön plana çıkan, (mülkü nizamlayan, devleti düzenleyen anlamına gelen) “NİZAMÜLMÜLK” unvanını alan ve tarihte bu unvanla anılan Vezirdir. Selçuklu Sultanı Alp Arslan tarafından, babası Çağrı beyin tanıtımı ve vasiyeti üzerine, vezirliğe getirilmiştir (1063-1072). Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı dışındaki bütün seferlerine katılmış ve saltanat mücadelesine girişen Kutalmış isyanının bastırılmasını sağlamış ve Alp Arslan’ın ani ölümünün ardından oğlu Melikşah’ın tahta geçmesinde önemli rol oynamış ve bu sultanın da vezirliğini (1072-1092) yapmıştır.
Nizamülmülk siyasi, hukuki, askeri, ilmi ve eğitim alanlarında döneminde çığır açmış bir devlet adamıdır. Sultan Melikşah’ın istemi üzerine Nizamülmülk’ün yazdığı, Büyük Selçuklu devletinden önce
Emir Gamsız
En kısa tanımlarıyla müzik için ses sanatı, şiire de söz sanatı diyebiliriz. Şarkı dediğimiz sanat ise iki sanatın birleşmesiyle ortaya çıkan yeni bir sanat dalıdır. Tek başına müzik veya tek başına şiir sanatlarından farklıdır. Yani başlığı “Şarkı müzik de içerir ama farklı bir sanat dalıdır” diye cevaplamak doğru olacaktır. Şarkı, opera, müzikal, bale ve film gibi sanatların hepsi müzik içerir ama sadece şarkı ayrı bir sanat dalı olarak anılmaz. Son yıllarda ortaya attığım bu bakışla New York, Paris ve İstanbul’daki çevremden ve takip edenlerden çeşitli tepkiler alıyorum ve sağlama yapılabilmesi için hep suyu örnek veriyorum. Su (H2O) iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşur ve biz suya su deriz; suya hidrojen de demeyiz oksijen de, çünkü su ikisini de içerir ama ikisinden de farklıdır. Suya oksijen deyip ciğerlere oksijen yerine su çekmeyi denersek ölürüz ama Allah’tan şarkıya müzik dediğimiz için ölmüyoruz; sadece müziğin dünyamıza katacağı güzelliklerden mahrum kalıyoruz.
Şar
Bülent AKARCALI (Eski Sağlık ve Turizm Bakanı)
13 şehidimiz var.
Katleden PKK.
Peki PKK’ya tetiği çektirenler kimler?
Teker teker, gerekçe ve kanıtlarıyla saymaya başlayayım.
Yunanistan
9 Aralık 1994 tarihli Agon gazetesinde Yunan İçişleri Müsteşarı Kulunis’in, PKK’yı Türkiye’ye karşı taşeron bir örgüt olarak kullandıklarını ve “başı böylesine büyük dertler içindeyken Türkiye ile boy ölçüşmemiz zor olmaz” beyanatını veriyor.
Kostas Karamanlis, (
Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi
Türkiye Gara şehitlerinin yasını tutarken ABD Dışişleri sözcüsünün yaptığı, ‘bu cinayetleri PKK’nın işlediği teyit edilirse ’ açıklaması bu ülkeyle yaşamakta olduğumuz sorunların güven krizi esaslı olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
‘Eğer PKK’nın bu infazları gerçekleştirmiş olduğu teyit edilirse, NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanında oluruz ve terör örgütü olarak kabul edilmiş PKK’yı olabilecek en şiddetli bir şekilde kınarız ’ ne demek? Hiç de profesyonel görünmeyen bu açıklamaya neden ihtiyaç duyuldu? Bu cinayetleri PKK’nın işlediğini kim, nasıl teyit edecek? Türk yetkililerin açıklamaları yeterli değil mi? Türkiye 11 Eylül saldırılarına maruz kalan Amerika’ya ‘eğer bu saldırıları El Kaide’nin yaptığı teyit edilirse ’ şeklinde açıklama mı yapmıştı?
Biden yönetiminin S400’lerle ilgili olarak Türkiye üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştığı bugünlerde ABD tarafından gelen bu