İNFAZ KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ İLE GELEN AF-1

29 Nisan 2020

Önceki hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen 14.4.2020 tarih ve 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (değişiklik yapan ve yapılan kanunlar olarak aşağıda kısaca 7242 sayılı Kanun ve İnfaz Kanunu), ertesi gün Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi(1). Yürürlük maddeleriyle birlikte 69 maddelik 7242 sayılı Kanun, ceza infaz hukukunda yaptığı önemli değişiklikler yanında, 52. maddesiyle İnfaz Kanunu’nun geçici 6. maddesini değiştiren, daha doğrusu, onun yerini alan bir düzenleme getiriyor. Yeni geçici 6. madde özetle şöyledir:

1. İnfaz Kanunu’nun Yeni Geçici 6. Maddesi

“(1) 30.3.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından Türk Ceza Kanununun kasten öldürme (m. 81, 82, 83), üstsoy, altsoy, eş veya kardeşe ya da kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (m. 87/2 d), işkence (m. 94, 95), eziyet (m. 96), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar

Yazının Devamı

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi dehası

23 Nisan 2020

Mustafa Kemal’in askeri açıdan çok başarılı bir komutan ve bir kurmay subay olduğunu aldığı askeri eğitim ve vatan topraklarını savunurken edindiği birikim ve deneyimlerden dolayı rahatlıkla anlayabiliriz. Osmanlı’nın kurmuş olduğu Batı standartlarında eğitim veren en iyi askeri okullarında, iyi yetişmiş komutanlardan ders aldı ve onların ellerinde yoğruldu. Akabinde çok genç yaşta ülkenin dört bir yanında sahada fiili olarak savaşarak hizmet verdi ve ayak basmadık yer bırakmadı.

Önce Çanakkale’de kendini ispat etti. Daha sonra da 26 Ağustos günü dehasını ortaya koydu.

Ancak bana göre Mustafa Kemal’in esas büyüklüğü ve dehası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasını sağlayan yol ve yöntemde görülmektedir.

Suriye cephesinden İstanbul’a geldiği 13 Kasım 1918 günü, Avrupa yakasına geçmek için, Haydarpaşa’dan bindiği Kartal istimbotunda, İstanbul’u işgale gelmiş İngiliz donanmasını gördüğünde söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözü  aslında

Yazının Devamı

Koronavirüs ve siyasette olası dönüşümler

21 Nisan 2020

Tüm dünyayı etkileyen küresel bir salgının pençesindeyiz. İnsanlık tarihine baktığımızda tüm dünyayı etkileyen büyük savaşların, salgınların ve küresel afetlerin insanlığın anlam havuzunda önemli kırılmalar yarattığı görülür. Çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olan, gündelik siyasetin ve tartışmaların rafa kalktığı tek gündem maddesinin yaşam ve ölüm olduğu bu kırılma anları, mevcut düzenin ve yerleşik uygulamaların sorgulanmasına, tartışılmasına ve revize edilmesine yol açabilir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yeni siyasi ve ekonomik düzen içerisinde, ülkeler büyük ölçüde barışın ve toplumsal düzenin tesisine odaklandı. 1960’lardan itibaren ise yurttaşların siyasi ve ekonomik düzlemdeki temel haklarının elde edilmesine yönelik toplumsal hareketlerin yerini etnik, dini, cinsel kimliklerin tanınmasını, doğanın ve çevrenin korunmasını, çeşitliliği ve çoksesliliği önceleyen yeni bir siyaset aldı. Sosyal bilimcilerin post-materyalist siyaset dediği bu ayrım

Yazının Devamı

Karantina günlerinde okunacak kitaplar

10 Nisan 2020

30 Martla başlayan 2020 yılının “Kütüphane Haftası”, dünyayı titreten, panikleten koronovirüs salgının gölgesinde kaldı; hiçbir yerde göze batacak şekilde gündeme gelmedi. Elbette bu durumu eleştirecek halimiz yok. Eğer biz önceki yılların kütüphane haftalarını gereği gibi değerlendirebilseydik, evlere kapandığımız bu günlerde zamanımızı kitaplarla hiç sıkılmadan en hoş şekilde geçirebilirdik. Devlet adamı, eğitimci ve yazar Hasan Ali Yücel, kitap okuyarak zamanın nasıl en iyi şekilde değerlendirileceğini şöyle anlatıyor: “En büyük yazarların herhangi bir kitabı yüz kuruşa alınır ve bu büyük yazar ile baş başa on gün, yirmi gün, bir ay oturup konuşabilirsin. Yazık, okumaya alışmamış, onun tadını almamış olanlara! Onlar, ıssız bir âlemde yaşayan zavallı mahkûmlardır.”
Biz, en başta kitap olmak üzere yazılı-basılı nesnelerle ilgisi olmayan bir toplum olduğumuz için, Cumhuriyet döneminde bile bütün çabalara rağmen bir okuma kültürü oluşturamamışız. Bu kültür olmadan

Yazının Devamı

Cezaların infazı ve hükümlünün topluma kazandırılması (2)

9 Nisan 2020

70 maddelik Teklifin tümüne makale sınırlarında değinmek mümkün olmadığından önemli gördüğüm bir konuya   daha dikkat çekip incelememi sonlandıracağım.

3. ORANLAR, İSTİSNAİ SUÇLAR VE ANAYASANIN EŞİTLİK KURALI

Daha önce yayımlanan birçok incelemelerimizde AYM’nin konjonktürel anlamda, çelişkili, ülke koşullarını, özgürlük ve güvenlik dengesini göz ardı ettiği bazı kararlara değinmiş ve eleştirilerimizi hukuk zemininde paylaşmıştım. Bu Teklif muhtemel değişikliklerle birlikte kanunlaştığında AYM’ye yine dava açılabilir.

AYM geçmişte birçok kararında hukukun genel ilkeleri ve ifadelerine yer vererek Anayasanın10’uncu maddesindeki “Eşitlik” kuralına aykırılıktan Kanunları iptal etmektedir. Bu genel ilkeler ve ifadelerden örnek vermek gerekirse;

3.1. AYM’ nin 18/07/2001 tarih 4/332 K. sayılı vb. ilamlarında; “eşitlik ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır, iptali gerekir”, indirim hükümlerinin neden olduğu adaletsizlikler”, “adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu

Yazının Devamı

Cezaların infazı ve hükümlünün topluma kazandırılması (1)

8 Nisan 2020

Bilindiği üzere ilk defa Eylül 2018 tarihinde gündeme gelen “Bazı Suçlarda Şartla Salıverilme” kanun teklifi uzun tartışmalardan sonra AK Parti ve MHP’nin uzlaşmaları sonucu 31/03/2020 tarihinde “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlığı ile TBMM’ye sunulmuştur.




1.KANUN TEKLİFİNİN İÇERİĞİ VE YENİ DEĞİŞİKLİKLER

Yazının Devamı

Kurallara uymaz ve tedbirlerimizi almazsak ne olur?

2 Nisan 2020

Ülkemizi tehdit eden koronavirüsden en etkin koruma yolunun tekrar tekrar “ev de kalın”, “birbirinizle temas etmeyin”, “maske takın”, “ellerinizi yıkayın” tavsiyeleri bu hastalıktan en kolay, en hızlı, en kesin ve en ucuz korunmanın yolu olduğu içindir.

Ancak bu uyarıların yapıldığından bu yana geçen zaman içerisinde ciddi bir disiplin anlayışımız olmadığını gördük. Sağlık Bakanımız bizzat “İstanbul’u tutamıyoruz” demektedir. İtalyanlar, başlangıçta salgını hafife almanın cezasını ağır bir şekilde ödemelerini görmekten de ders almıyoruz. Oysa uzman personel, sağlık alt yapısı, yoğun bakım üniteleri sayı açısından şanslı ülkelerden birkaç tanesiyiz.

Ama var olan şansımızı toplumsal ciddiyetsizliğimizle yok ettiğimizi de fark etmemiz gerekmektedir. Hem de acilen.

Yetişkin hasta tedavisinin en hayati kısmını oluşturan solunum cihazında sayısıyla dünya birincisiyiz. İtalya, Fransa ve İspanya’da ölümlerin büyük bir kısmı cihaz yetersizliğinden olmuştur. Yetişkin cihaz sayısı bizde 100.000 kişide 30 iken, bu 3

Yazının Devamı

Küresel-ulusal gerilimi!

1 Nisan 2020

Wuhan kentinde ortaya çıkan, dünyaya yayılarak arz- talep şokları yaratan bir salgına dönüşen Korona virüsü sonrası birçok şeyin temelden değişeceği bir dünya hakkında farklı görüşler ve yorumlar birbirini izliyor. Batı’da birçok ülkede salgının henüz yaşanmadığı zamanlarda, fazla ciddiye almayan, hafife alan, umursamaz, vurdumduymaz bir özgüven tavrı, kendini “müdahalede geç kalma” olarak gösterdi. Salgın algısı; zavallı Asya ülkelerinde olacağı, uzak bir köşede başladığı, yerel-bölgesel kalacağı, buralara kadar yayılmayacağı üzerinde yoğunlaştı. Halbuki, sınır tanımayan virüs, yayılmayı; zengin-yoksul, genç-yaşlı, ırk, din ve ekonomik sınıf farkı gözetmeden gelişmiş, gelişmemiş, büyük küçük tüm ülkelerde ayrım yapmadan sürdürüyor.



Çözülme başlıyor

21. yüzyılın zaten çetrefilli rekabet ortamında dünya ekonomisi; teknolojik ticaret savaşları, Brexit, mülteci sorunları, iklim değişimiyle mücadele ederken, koronavirüsün yayılması

Yazının Devamı