Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bülent Akarcalı - Bir Yunan papazı şaha kalkmış bir at önünde, elinde Yunanistan bayrağını tutarak halka şöyle hitap ediyor:

“Ey Yunan halkı, bizleri Türklerle savaştırmak istiyorlar. Amerika bizi adeta esarete mahkûm etmek istiyor. Karşımızda eski Türkiye yok! Türkler Yunanistan’a girerse bizi paramparça eder, taş taş üstüne bırakmaz. Türklere karşı asla duramayız. İnanın bana soluğu Atina’da alırlar. Biz, Miçtokasis’i uyarıyoruz yazık etmeyin bu güzel ülkeye. Gelirler buranın en büyük kilisesini cami yaparlar. Daha önce bizim olan Ayasofya’ya yaptıkları gibi. Atina’nın selameti için gerekirse 12 adayı verin. Yeter ki ülkemizden uzak dursunlar, bu rüyadan uyanalım, Türklerin bizi yok etmesini tahammül edemiyoruz.”

Haberin Devamı

Aslında papazın bu söylemi; Yunanların hala öz eleştiri yapmayıp, kendilerini mağdur görmekten, Anadolu’yu işgal girişiminden ve de Kıbrıs barış harekâtından sonra yaşadıkları travmayı atlatamadıklarını gösteriyor. Yunanlıların bizden nasıl korkuyorlar diye böbürlenmemiz çok yanlış olur.

Sürekli bunalım içinde yaşayan bir komşu ciddi tehlike ve rahatsızlık yaratır. Aynen yıllardır yaptıkları gibi. Şu veya bu şekilde bizim Yunan halkının tarihi ve mevcut gerçekleri görüp, anlayıp kabul etmelerine yardımcı olmamız gerekir.

Şöyle ki;

Osmanlı döneminde dininize, dilinize, kültürlerinize karışmadık, Ortodoks inancınızı, başta Papalık ve Avusturya-Macar İmparatorluğu olmak zere en büyük düşmanlarınız Katolik Dünyasına karşı biz koruduk. Osmanlı’sız bir coğrafyada bugün Yunanistan’dan ve Ortodoksluktan eser kalmazdı. 1204 yılında İstanbul’u insafsızca yağmalayıp tahrip eden Katolik haçlılar bu iddianın kanıtıdır.

İstanbul’da Ortodoks patrikhanesini devam ettirip biz koruduk.

Evet biz kiliseleri cami yaptık, ama hepsini değil ve de onları yıkmadık. Koruduk, restore ettik ve de ediyoruz.

Ayasofya’yı da fazla sahiplenmeyin o bir Roma eseridir Grek değildir. Sizin bugün çok sevdiğiniz Katolik dünyası o güzelim kutsal binaya en büyük zulüm ve hakareti yapmıştır. Haçlı ordusu içeriye atlarıyla girdi, kutsal eserleri yağmaladı, dansöz oynattı ve fuhuş yaptı.

Haberin Devamı

Hz. İsa’da, Hz. Muhammed gibi bizim peygamberimizdir. Hz. İsa’nın kilisesini Hz. Muhammed’in camisine dönüştürerek, bu eseri esas sahibine verdik.

En az 4 bin Osmanlı eserini, 300 e yakın cami, mescit ve medreseyi yıkılıp yok eden Yunanistan gibi davranmadık

Siz, yarım milyon Müslümanın yaşadığı Atina da bir antrepodan bozma minaresiz bir yeri cami diye Müslümanlara layık görürken, İstanbul’da 158 kiliseyle Ortodoks, Katolik, Ermeni ve Süryani kiliseleri hristiyan vatandaş ve misafirlerimizin ibadetine açıktır. O kiliselerde Noel yani Hz. İsa’nın dünyaya gelişi kutlanırken, katılımcılar arasında Müslümanları da görebilirsiniz, aynen Selçuk da Meryem anamızın evini ziyaret edenler gibi.

Sizler, 2022 yılında Batı Trakya’da yaşayan Türklerin Türk soylu olduklarını kabul etmediğiniz gibi kendi müftülerini dahi seçmelerine izin vermeyecek kadar hoşgörüsüz iken, Yunanistan’dan yani Greklerin ülkesinden Doğu Roma İmparatorluğu’nun Başkenti İstanbul’a gelip, Roma Patriği sayın Bartholomeos’un elini öpebilmektesiniz.

Haberin Devamı

Osmanlı sayesinde altı asır savaş görmeden yaşadınız. Türk kadınları, askere alınıp şehit düşen çocuklarına, kardeşlerine, kocalarına ağlarken, Türk nüfusu savaşlarda şehit olanlarla azalırken, çocuklarımız babasız, ağabeysiz, amcasız, dayısız büyürken, sizler çoğaldınız ve refah içinde yaşadınız. Ne esir ne de köle muamelesi görmediniz.

Antik Yunan döneminde hiçbir zaman kuramadığınız Grek Devletini ancak 1821 de kurabildiniz, arkanıza İngilizleri ve bugün ABD’ye yaranmak için dışladığınız Rusya’yı alarak sürekli Osmanlı aleyhine genişlediniz. 1821 den bu yana hiçbir Türk askeri Yunan toprağına ayak basmamışken, 3 yıl boyunca Anadolu’nun yarısını yıkıp yaktınız. Yüz binlerce insanımızı katlettiniz. Buna rağmen yeni kurulan cumhuriyetle sizlere dost eli uzattık. Ama siz, daha o tarihte şeytanlıktan vaz geçmeyip, Yunanlı bile olmayan kralınıza kaşla göz arasında hava sahanızı genişletmek için bir kararname imzalattınız.

Dostluğumuzun karşılığını 1963-1967 ve 1974’te Kıbrıs’ta kardeşlerimizi yok etmeye kalkışmanızla gördük.

Bu örneklere daha çok ekleme yapabiliriz ama ‘’amacımız siz haksızsınız biz haklıyız mantığı ’’ değildir. Toplumca içine düştüğünüz bu şizofrenik ve travmatik durumdan çıkmanıza yardımcı olmaktır.

Ey komşu, bil ki bu cumhuriyet sana düşman değil. 1919-1922 arası işlediğin en büyük en vahşi suçlarını dahi afetti. 2. Dünya Savaşı esnasında kendi halkına karne ile süt şeker verirken sana her ay koca bir gemiyle yiyecek gönderdi.

Sen Kıbrıs’ta onca katliam ve mezalim yapmasaydın komşun Türklerle uygarca geçinseydin Türk ordusunun orada ne işi olurdu?

Oysa, Türkler bir Ortodoks papazın Makarios’un Devlet Başkanları olmasını dahi kabul ettiler. Ama o ve yandaşları, dünya ya sevgiyi aşılamak için gelen Hz. İsa’nın öğretisi olan sevgiyi aşılamayı değil, zulmü tercih etti. Hz. İsa’nın değil şeytanın sözüne uydu ve sonunda hak ettiği dersi aldı

Bizim ne Atina’da ne de adalarda gözümüz yok. Yurtta sulh cihanda sulh diyen ve değişmez sınırları olan Misak-i millisini ilan etmiş tek devletiz.

Ama sen kalkıp da burnumuzun dibindeki adaları silahlandırır, arkana aldığını sandığın ABD ye, kendini ülkeni satarak verdiğin askeri üslere ve de Afrika’da her gün dayak yiyen Fransa’nın desteğine güvenip Ege’de kara sularını 12 mile çıkarma hayali kurarsan, 1930 tarihli kıytırık bir kral kararnamesine dayanarak hava sahasını 6 milden 10 mile çıkardığını 1970’de ilan edersen ve de üstelik yaptığının doğru mu, yanlışı mı olduğunu düşünmez ve birazcık da olsa öz eleştiri yapmaz ve kendine gelmek için inandığın dinin emrettiği gibi günah çıkarmazsan, o zaman da günah bizden gider.