Devrimci Papa: I. Francis

27 Nisan 2025

“Nasıl oluyor da yaşlı bir evsizin aşırı sıcaktan ölmesi haber konusu olmazken, borsanın iki puan düşmesi haber oluyor?”

* Papa I. Francis

Jorge Mario Bergoglio, 17 Aralık 1936’da Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de doğdu. Çocukluğunda ciddi bir solunum yolu hastalığı geçirdi ve akciğerlerinden birini kaybetti. 1958 yılında Cizvitler’e katıldı. İsa Cemiyeti olarak da bilinen bu tarikat, yoksullara yardım etmesiyle ün kazanmıştı. Bergoglio gençliğinde çeşitli işler yaptı, bunların arasında gece kulübünde koruma olarak çalışmak da vardı. Papaz olduktan sonra da mütevazi hayatına devam etti. Arjantin’de yaşarken kiliseye metro ile gidiyordu.

2001’de Papa II. John Paul tarafından kardinal yapıldı. 2005’deki konkavda adaylardan biriydi ancak seçilemedi, Joseph Ratzinger, XVI.. Benedict ismiyle yeni Papa oldu. Benedict beklenmedik bir şekilde 2013’de istifa ettiğini açıkladı. Benedict’in ardından Bergoglio konkav tarafından Papalığa seçildi. Bu tarihi bir seçimdi. Daha önce hiç kullanılmamış Francis ismini alarak I.

Yazının Devamı

Amerikan kâbusu

20 Nisan 2025

“Amerika’yı kurbanın gözünden görüyorum. Bir Amerikan rüyası görmüyorum; Amerikan kâbusu görüyorum” -Malcolm X

Yazının başlığı üniversite için ABD’de geçirdiğim dört yılı tanımlıyor. Belki denk gelmişsinizdir, zaman zaman sosyal medyada dönen ilginç sorulardan biri şöyledir: şu an elinize yüklü bir para geçmesini mi yoksa şu anki aklınızla geçmişe dönmeyi mi isterdiniz? Sanırım vereceğim cevap geçmişe dönmek olurdu zira yaptığım hataları düzelterek zaten çok daha fazla para kazanabilecek duruma gelebilirdim. Hata olarak gördüğüm ve belki de en çok değiştirmek istediğim şeylerden biri ise üniversite okuduğum ülkedir. Keşke İngiltere’de liseyi bitirdikten sonra ABD’ye gitmeseymişim.

İşte bu son cümlemi şimdi akıllarından geçirerek ABD’ye okumak için gitmek istemeyeceklerin sayısında büyük artış olabileceği tahmin ediliyor. Bu durum Amerikan üniversitelerini korkutuyor. Trump’ın savaş açtığı üniversitelerin önemli

Yazının Devamı

“Almanya geri dönüyor”

13 Nisan 2025

“Çağımızın büyük sorunları nutuklarla ve çoğunluk kararlarıyla değil, demir ve kanla çözülecektir.”

-Otto von Bismarck

Almanya’da aylar süren müzakereler sonucunda nihayet bir koalisyon anlaşmasına varılabilindi. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz geçtiğimiz çarşamba günü uzlaşmayı duyurdu; CDU ile beraber küçük ortağı muhafazakar Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) hükümeti oluşturacaklar. Yaptığı basın açıklamasında Merz, “Almanya geri dönüyor” ifadesini kullandı.

Almanya’nın son geri dönüşünün (1939) dünya ve insanlık için pek hayırlı olmadığını söylemeye gerek yok. Merz’in bu söylemi, özellikle X kuşağı ve öncesinin tüylerini bir ürpertebilir. Almanya gerçekten de kısa zamanda geri dönebilen bir ülke. I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkıp, ordusunu, ekonomisini, hatta krallığını kaybetmiş bir toplum 20 yıl içinde Avrupa’yı işgal edebilecek duruma gelmişti. II. Dünya

Yazının Devamı

Güçlülerin dünyası

6 Nisan 2025

“Sadece iyi devletlerin olduğu ideal bir dünyada, güç büyük ölçüde önemsiz olurdu”

John Mearshimer

Sayılarla aram sözcüklerle olduğu kadar iyi değildir; ekonomi bilimini hep karmaşık bulmuşumdur. Siyaseti ve toplum bilimini ilgilendiren analitik iktisat hoşuma gider ama özellikle finans alanında pek iddiam yoktur. Eğer siz de benim gibiyseniz son günlerdeki ticaret savaşlarını anlamaya çalışırken başınıza ağrılar giriyor olabilir. Mevzunun detaylı analizini uzman ekonomistlere bırakarak farklı bir açıdan bakmak ve yine geçtiğimiz hafta yaşanan ayrı bir olayla bağlantı kurmak istiyorum.

Bu diğer olay İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Macaristan ziyaretidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’nin tutuklama kararına rağmen Macaristan Başbakanı Viktor Orban mevkidaşını resmi bir şekilde ağırladı. Orban ayrıca UCM’den ayrılmak için bir karar imzaladı.

Peki bunun Trump’ın tarife artışlarıyla bağlantısı ne olabilir? Hemen cevap vereyim: iki olayda da uluslararası kuralların ihlalini görüyoruz. UCM’yi daha önce tanımış ülkeler,

Yazının Devamı

ABD: Üniversiteler susturuluyor

30 Mart 2025

“Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var” 

-Cemal Süreya 

25 Mart akşamı sokakta yürürken birden etrafı sarıldı, ters kelepçelenerek gözaltına alındı. Üniversitedeki arkadaşları bu durumu protesto etmek için sokağa döküldüler, “birimize verilen zarar hepimize verilmiştir” yazılı pankartlarla yürüyüş yaptılar. Oysa tek suçu fikirlerini beyan etmek, haksızlığa karşı duruş sergilemekti. Ancak hükümetin üniversitelere uyguladığı baskının kurbanı olmuştu. 

ABD’de Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan Rümeysa Öztürk işte bu şekilde Göçmen ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) ajanları tarafından özgürlüğünden alıkonuldu. Vizesi iptal edilen Öztürk’ün sınır dışı edilmesini şimdilik bölge mahkemesi durdurdu. Rümeysa Öztürk’e destek vermek için gösteriye katılanlardan Sam Wachman, “birisinin fikrini dile getirdiği için uçuruma sürüklenebilmesi gerçekten çok

Yazının Devamı

Amerikan demokrasisi can çekişiyor

23 Mart 2025

“Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum hâlinde yaşatır ya da bir ulusu esaret ve sefalete terk eder”

-Mustafa Kemal Atatürk

ABD ’de akla hayale gelmeyecek gelişmeler yaşanmaya devam ediliyor. İngiliz monarşisine karşı gelip kan dökerek kurdukları demokratik cumhuriyet ile kıvanç duyan Amerika, kendi kurucu değerlerini umursamayan bir liderin pençesi altındadır. Sadece kendi ülkesinde değil, dünyada da Amerikalı değerler olarak bilinen prensipleri ayaklar altına alan Trump, küresel bir tehdit oluşturmaktadır.

İngiltere vatandaşına “Hannibal” muamelesi

Geçtiğimiz günlerde bir İngiltere (Birleşik Krallık) vatandaşının başına gelenlerden bahsedelim: 28 yaşındaki Becky Burke ABD’de turist olarak bulunma şartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından 19 gün gözaltında tutulur. Bu süreçte hapishane kıyafetleri giydirilir, elleri ayakları zincirlenir. Nihayet geçtiğimiz Salı günü Galler’e dönen genç gezginin ailesi, kızlarına Hannibal Lecter

Yazının Devamı

“Asya’nın Trump’ı” yargılanıyor

16 Mart 2025

“Hepimiz aynı havayı soluyoruz. Hepimiz çocuklarımızın geleceğini önemsiyoruz. Ve hepimiz faniyiz” 

John F. Kennedy 

Temsili demokrasinin önemini Youtube ya da Instagram’da yapılan yorumlara bakarak anlayabiliyoruz. Birilerinin bir suç işlerken çekilmiş videoların yorumlar kısmına dikkat edin. Akla hayale gelmeyecek işkence şekilleriyle öldürülmelerini, aynı acının katlarca fazlasını kendilerine yaşatılmasını dileyen yazıları görünce dehşete düşüyorum. Bu yüzden işte Atina tarzı doğrudan demokrasi yerine temsilcilerimiz tarafından yönetilmemiz çok daha hayırlıdır. Evet bazen “bu kadar da olmaz” dedirten şeyler karşımıza çıkıyor ve öfkeleniyoruz. Ancak gelişmiş toplumlar hümanizm ilkesi ışığında davranırlar. Her ne olursa olsun suçlunun da insan olduğunu ve insanlık onuruna yaraşır şekilde muaemele görmesini savunmak, uygarlığı savunmaktır. 

Böyle bir giriş yapmamım sebebi Filipinler eski devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından yargılanmaya başlanmasıdır. Devletin tepesinde

Yazının Devamı

Kruvasan yerini füzeye bırakacak

9 Mart 2025

“Silahlar bizi güçlü kılar, tereyağı ise şişmanlatır” 

-Hermann Goring 

Fransızların kökeni, 6. Yüzyıldan itibaren Galya’ya yerleşen bir Cermen boyu olan Franklara dayanır. Avrupa’yı ilk birleştiren ise 800 yılında Papa tarafından Kutsal Roma İmparatoru ilan edilen Frankların kralı Şarlman’dır. Putin, geçen haftaki açıklamaları sonrası Macron için Napolyon benzetmesi yaptı, ancak Macron’un içinden bir Şarlman çıktı da diyebiliriz. 

Geldiğimiz nokta aslında Fransa’nın efsanevi Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ü de haklı çıkarmış oldu. De Gaulle, Fransa’nın ABD ve SSCB’den bağımsız olarak ulusal çıkarları doğrultusunda bir ulusal savunma mekanizması oluşturmayı doğru buluyordu. 1966’da NATO’nun entegre askeri kanadından çıktı. Nükleer güç ile caydırıcılık sağlamak gerektiğine inanıyordu. ABD ile fazla yakın bulduğu İngiltere’yi AB’ye almamak için diretti (vefatından üç yıl sonra İngiltere AB’ye üye olabildi). Şimdi ise yine İngiltere AB’de değil ve

Yazının Devamı