Yüreğimizdeki yangın nasıl söner?

26 Ocak 2025

“Çağdaş insanlar için ölüm bizim çözebileceğimiz teknik bir problemdir” 

-Yuval Noah Hariri 

Tarih: 14 Haziran 2017, saat: 00.54. Şehrin en zengin bölgelerinden birinde, milyonluk arabaların park ettiği sokakların arasında bir gökdelende gecenin karanlığı yerini alevlere bırakmıştı. Dördüncü kattaki bir buzdolabındaki elektrik arızasından dolayı çıkan yangın tüm binaya yayılmış ve ancak 60 saat sonra söndürülebilmişti. İngiltere başkenti Londra’nın batısındaki Kensington & Chelsea bölgesi sınırları içinde yer alan Greenfell Kulesi yangınından bahsediyorum. 

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri İngiltere’de çıkan en ölümcül yangında 72 kişi hayatını kaybetmişti. Binanın dışı yanıcı bir madde olan polietilen tabakasıyla kaplandığı için yangın kısa sürede yayılmıştı. Yangından sonra açılan soruşturma pek çok ihmal ve sistematik sorumsuzluk tespit etmişti. Ölümler önlenebilirdi. 

Kartalkaya’daki facia ile Greenfell yangını arasında çarpıcı benzerlikler var. İkisi

Yazının Devamı

Trump’sız son gün

19 Ocak 2025

“Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini sormayın, sizin ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun”

John F. Kennedy (20 Ocak 1961, Yemin Töreni Konuşması)

Bugün Trump’sız dünyanın son günü. Yarın (20 Ocak) Trump yemin ederek tekrar göreve başlayacak. O yüzden bugünün tadını çıkarın. Güzel bir pazar kahvaltısı yapın, AVM gezmek yerine parkta, sahilde, yaylada doğayla iç içe olun ve özgürlüğü iliklerinize kadar hissedin zira yarından sonra nasıl bir dünyayla karşılaşacağımızı bilmiyoruz, tahmin dahi etmekte zorlanıyoruz.

Daha Oval Ofis’e girmeden Trump gündemi çalkalayan açıklamalarda bulundu; Kanada, Panama ve Danimarka ile akla hayale gelmeyecek bir gerginlik yarattı. Ukrayna ve Filistin’de savaşı tamamen bitirebilir ya da katliamların önünü açabilir. Bir başka deyişle ya dünya barış dolu bir dönem geçirebilir ya da üçüncü bir dünya savaşı çıkabilir. Tarihte sanıyorum hiçbir ABD başkanı bu kadar belirsizliklerle dolu halde göreve

Yazının Devamı

51 Kanada, 52 Panama, 53 Grönland...

12 Ocak 2025

“Sahte bir dost, açık yürekli bir düşmandan daha tehlikelidir”

-Francis Bacon

Sanıyorum dördüncü ya da beşinci sınıftayken Birleşmiş Milletler’in kuruluş tarihi olan 24 Ekim’de okul çapında bir bilgi yarışmasına katılmıştım. O zaman tabii bırakın ChatGPT’yi, Wikipedi dahi yoktu; internette MIRC, ICQ gibi platformlarda anca sohbet ederdik. O da çoğunlukla internet kafelerde yapılırdı zira evde internet olması bir statü göstergesiydi. Ödev hazırlarken ansiklopedilere başvururduk. Bu yarışmaya hazırlık için dedemin Milliyet’in verdiği ansiklopedi setine gömüldüğümü hatırlıyorum. Yarışma BM üyesi ülkeler ile ilgili olacağı için sabırla yüzden fazla ülke hakkındaki maddeleri tarayıp, soru olarak gelebilecek ilginç bilgileri ezberlemeye çalışmıştım. Sorulardan biri Grönland’ın hangi ülkeye ait olduğuydu; şansıma aklımda kalmıştı ve hemen “Danimarka” diyerek puanı kapmıştım.

Artık, neredeyse hiçbir kırmızı çizgiyi tanımayan bir ABD başkanı ile yaşamaya alışmak zorundayız. Kavgada

Yazının Devamı

Kot pantolonun zaferi

5 Ocak 2025

“Üzerimde kot pantolon ile ölmek istiyorum” -Andy Warhol

Gardırobumda hiç kot pantolon yoktur. Kot giymeyi oldum olası sevmemişimdir. Tabii konumuz benim giyim tarzım değil. Geçtiğimiz günlerde dünya satrancı kot pantolon yüzünden büyük bir kriz yaşadı. Dünya satranç şampiyonu ve son 15 yılın tartışmasız en iyi oyuncusu Magnus Carlsen, kot pantolon giydiği için Dünya Rapid (hızlı satranç) Şampiyonası’ndan diskalifiye edildi. Carlsen, Uluslararası Satranç Federasyonu (FIDE) için, kibar bir şekilde çevirmek gerekirse, “lanet olasıca” tabirini kullandı (“F” ile başlayan İngilizce sözcükten bahsediyorum) ve bir daha FIDE’nin organizasyonlarına katılmayacağını ima etti… İpler kopma aşamasına geldiğinde FIDE geri adım attı ve Carlsen iki gün sonra kot pantolonuyla satranç masasındaydı.

İlginçlikler burada da bitmedi. Final maçında bir türlü yenişemeyen Norveçli Carlsen ve Rus rakibi Ian Nepomniatchi şampiyonluğu bölüşmeye karar verdiler; ilk defa iki Dünya Blitz

Yazının Devamı

Zor bir yıl geride kaldı, umut hep var

29 Aralık 2024

“Kötü alışkanlıklarınızla savaşın, komşularınızla barış içinde olun ve her yeni yılın size daha iyi bir insan yapmasına izin verin” 

-Benjamin Frankin 

 30 yaşının üstündekiler 2000’e girerken yaşanılan paniği anımsayacaklardır: tüm bilgisayar sistemleri çökecek, hatta kıyamet kopacaktı. Şimdi saçma gelse de o zamanlar ciddi bir şekilde dünyanın sonunun geleceğini düşünen kitleler vardı. 2025’e girmek üzereyiz, bilişim sistemleri kendi kendilerini imha etmediler ve hala gezegenimiz üzerinde nefes almaya devam ediyoruz. Asıl çökmeye başlayan İkinci Dünya Savaşı’ndan beri kurulu olan Pax-Americana, ve liberal dünya düzeni oldu. 

Seçimler yılı  

2024 küresel çapta bir seçimler yılıydı; 80 ülkede yaklaşık 4 milyar kişi sandığa gitti. Ekseriyetle halihazırda iktidarda olanlar kaybettiler. Hindistan, Japonya ve Güney Afrika’da uzun süredir siyaseti domine eden partiler iktidardan düştüler. İngiltere’de 14 yıllık Muhafazakâr Parti kontrolü sona erdi. Fransa ve

Yazının Devamı

‘Birlik, özgürlük, sosyalizm’

22 Aralık 2024

“En radikal devrimci bile devrimden sonraki gün muhafazakara dönüşür”

-Hannah Arendt

Mişel Eflak 9 Ocak 1910’da Şam’da doğdu. 1929’da Sorbonne’da felsefe okumak için Paris’e gitti. Orada bir başka Şamlı Selahaddin el-Bitar ile tanıştı. İkili, Arap milliyetçiliği ve sosyalizm hakkında benzer fikirlere sahiptiler. Suriye’ye döndüklerinde komünist kanatta yer aldılar ancak Suriye Komünist Partisi’nin Fransız sömürgeciliğini desteklediğini anlayınca hayal kırıklığına uğrayarak siyasete ara verdiler; öğretmenlik yapmaya başladılar. Eflak tarih, Bitar matematik ve fizik dersleri veriyordu. 1940’a gelindiğinde etraflarında hatırı sayılır bir öğrenci kitlesi toplanmıştı. Kısa süre sonra Arap İhya Hareketi isminde bir siyasi parti kurdular, daha sonra bu parti Arap Baas Hareketi şekline dönüştü. Arapça’da diriliş, doğuş anlamına gelen Baas sözcüğü, Eflak ve Bitar’ın idealist bir yönetim şeklini coğrafyalarına getirme arzularını simgeliyordu. Ancak doğum sancısına dayanamayan Arap ülkeleri

Yazının Devamı

İngiltere’den Notlar (2)

15 Aralık 2024

“Londra’da bir yemek masasına hâkim olabilen bir adam, dünyaya hâkim olabilir.”

-Oscar Wilde

Yaklaşık bir yıl önce, Londra’da yine aynı otelde sabah uyanıp yazımı yazmıştım. Gençliğimi geçirdiğim ülkeyi yıllar sonra huzursuz, kendini yenileyememiş ve eski gücünden uzak bulmuştum. Pandemi, Ukrayna’daki savaş, istikrarsız hükümetler derken biraz dağılmış bir toplum gözlemlemiştim. Aradan geçen bir yıl içinde genel seçimler oldu ve iktidar Muhafazakâr Parti’den İşçi Partisi’ne geçti. Bu sefer insanların yüzlerinde bir umut gördüm, daha mutlu bakan gözlere denk geldim. Ekonomi halen şahane değil, Başbakan Starmer’ın vergi politikası, AB ilişkilerindeki pasifliği eleştiriliyor ancak iktidardaki değişim her şeye rağmen bir rahatlama ve umut getirmiş gibi gözüküyor.

Öncelikle ilk gözlemim; sokaklar eski zamanlardaki gibi tıklım tıklım doluydu. Sabahın erken saatlerine kadar hayatın devam ettiği eski günlere dönülmüş. Pandemi sonrası tam normalleşme artık gerçekleşmiş

Yazının Devamı

Kayıtsız şartsız egemenlik

8 Aralık 2024

“Egemen, istisna haline karar verendir” 

-Carl Schmitt 

Güney Kore’de film gibi bir hafta yaşandı. 3 Aralık gecesi saat 23.00’da Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol kameraların karşısına geçerek ülkede sıkıyönetim ilan ettiğini açıkladı. Bunun üzerine askerler ulusal meclisi abluka altına aldılar. Milletvekilleri barikatları aşarak meclise ulaşmaya çalıştılar ve sıkıyönetimi kaldırma yönünde oy kullandılar. Halk sokaklarda protestolarda bulundu. Nihayet baskıya daha fazla dayanamayan Cumhurbaşkanı Yoon sabaha karşı 5 sularında sıkıyönetimin kaldırıldığını belirtti. 

Fevkalade durumların fevkalade önlemleri olur ancak işte asıl anahtar nokta vaziyetin olağanüstü olup olmadığına kimin nasıl karar verdiğidir. Demokrasiler için bu konu hayati önem taşımaktadır. Olağanüstü hâl ve sıkıyönetim ilanları ülkedeki liberal demokratik düzenin askıya alınması demektir. Gücü elinde bulunduranın neredeyse hiçbir anayasal engel bulunmadan bunu kullanması anlamına gelir ki bu sebeple Güney Kore’de

Yazının Devamı