Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fatih Terim'in etrafında yaratılan Galatasaray fırtınaları hiç de öyle hazırlıksız yakalandığımız karlı haftalar gibi "saf ve beyaz" değil... Lucescu'yu yok farzederek, Terim'in kapısını çalmak, kendisinden hemen iş başı yapmasını istemek ne büyük bir işletmecilik GAFI'dır farkında mısınız?
O Terim ki, Galatasaray'da harikalar yaratırken, hakkında yapılan akıl almaz dedikoduları, etrafında çevrilen türlü çeşitli entrikaları duymazlıktan, bilmezlikten gelmiş ve Cim - Bom'un menfaatlerini her türlü gelişmenin üzerinde tutmuştur... Şimdi Milan gibi bir Avrupa devinden kopup, evine dönmüş Terim'e daha derin bir nefes alıp, "oh, nihayet kendi yatağıma kavuştum" diyememişken, koşup hemen başlama koşullu görev teklifinde bulunmak Galatasaray ciddiyetiyle bağdaşacak bir olay mıdır ?.. Sayın Mehmet Cansun, Terim'le iyi dost olabilir... Fatih Altaylı da kendi popülaritesiyle düşünüp, Galatasaray'a zarar verir davranışlarda bulunabilir. Ancak benim anlayamadığım Fatih Terim'in mesleğine olan saygısının, meslektaşı kim olursa olsun, işinin etiğine olan titizliğinin Galatasaray'da bazı kişilerce hala anlaşılmaz olduğudur... Yahu Terim, mesleğinde bu kadar tutarlı ve şahsi menfaat hesaplarından uzakta olmasa, bu kadar büyüyebilir ve teknik adam olma sanatının Avrupa zirvelerinde yer bulabilir miydi ?..
* * *
Futbolumuzda karlı günler, karanlık düşünceler de yaratıyor insanların kafasında. Ali Sami Yen'de üst üste verilen tehir kararlarına karşın Gençlerbirliği - Trabzon maçındaki sahanın haline bakıp da, o ağır alanda oynayan futbolculara acımamak elde değil... Futbol Federasyonu, bu konularda nasıl bir çifte standart oynuyor ? MHK, sahaların hazırlanmaması konusunu hangi kriterlerde değerlendiriyor, bilinmez... Yalnız çözülmesi gereken açık ve acil bir gerçek var ortada... Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, Türkiye'de kulüplere kiralanmamış bütün stadların sorumlusu, hatta sahibi bilindiği gibi... Artık 2002'lerde Avrupa Birliği yollarında giriş kapılarını zorlayan Türkiye'de, bütün paslanmış yasalar elden geçirilirken, "memur deposu" haline gelmiş Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kadrolarını da gözden geçirmek ve "stadların kullanım" yetkileri dahil, daha birçok konuyu Futbol Federasyonu'na devretmek sanırım kaçınılmaz olmuştur bu ülkede...
Öyle ya, sahaları müsabakalara hazırlamak, her türlü bakımını yerine getirmek görevleri Genel Müdürlük adına bölge müdürlüklerine aitken, olaylardan sanki Futbol Federasyonu sorumluymuş gibi davranmak ve bu yörüngede yayın yapmak, fahri görev yapan federasyonculara büyük haksızlık doğurmuyor mu ?