Fenerbahçe’de Mustafa Denizli kendi sahasında maç kazanma şampiyonu yapmıştı bir ara Sarı - Lacivertli ekibi... Lorant ise kendi sahasında zar zor kazanma lideri ilan edecek korkarım sezon sonu kendini.
Lorant hocamız, hiç olmazsa Beşiktaş maçının seyrini bir bir geçirmemiş miydi acaba Trabzon ekibinin ilk on birini kafasına dizerken... Revivo, Serhat ve orta saha adamlarının mekik dokurcasına paslarla Siyah - Beyazlı ekibin tehlikeli alanlarına kolayca girerkenki özgür deparlarında yatan sırrın, "musalla taşı" gibi rakip kalecinin önünde Fenerbahçe ataklarını önlercesine oynayan Andersson’suz sahaya çıkmaktan kaynaklandığını... Birkaç hafta sonra Türkiye’yi terkedip, gitmeye hazırlanan bu bitik adamı bu kadar onore etmeye mecbur mu yahu bizim Lorant’ımız?
Dün Trabzon’u çantada keklik gibi görerek, oynatan ve oynayanlar ilk yarıda Bordo - Mavililer’in müthiş direncini pek iyi hesap edememişlerdi anlaşılan... Kaçan goller diyeceksiniz... Doğru, Revivo’nun sayısız sprintleri, Serhat’ın her fırsata çivi gibi girip, çıkan ayakları ve Yusuf’un müthiş atak ve pas seansları niçin bir bir eriyip, gitti oyunda ?.. Çünkü Andersson, orada bir Fenerbahçe hücumcusu gibi değil de, bir "Trabzon korkuluğu" gibi gol alanlarını anlamsızca kalabalık hale getiriyordu da ondan... Gözleri sahadaki maçta, kulakları ise Ali Sami Yen’deki Galatasaray - Ankaragücü oyununda olan 50 bin kişi büyük bir destekle sahadaki golleri bekliyor, ama Fenerbahçe girişli çıkışlarla Trabzon defansını aşıp, büyük bir histeriyle aradığı gol ve gollere kavuşamıyordu bir türlü ilk yarıda...
* * *
İkinci devreye de aynı tertiple sahada yer alan Fenerbahçe’de Johnson, Hakan Bayraktar, Ogün, Fatih, Mustafa Doğan, Serhat savunma ve gol bulma adına çarpıcı bir tavırla oyuna giriyorlar, ilk yarının aksine Trabzon’u devirmek için yemin etmişcesine harmanlıyorlardı rakip defansı... Ama dünkü maçın "altın ayakları" tartışmasız sahanın her bölgesinde top gezdiren ve çok ince pas gösterileriyle tribünleri büyüleyen Yusuf ile ikinci yarıda Trabzonspor defansının her türlü karışıklığını tel tel çözerek, gerek atak çabuklukları, gerek enfes yan pasları ve gerekse birbirinden güzel attığı golleriyle Haim Revivo’ydu sahada...
Evet, Fenerbahçe şampiyonluğun peşini bırakmamakta çok kararlı göründüğünü açıkça sergiliyordu dünkü ikinci 45 dakikadaki hem futboluyla, hem attığı görkemli golleriyle... Bakalım gelecek haftaların sonuçları zirve kavgasında kimleri nereye götürecek ve şampiyonluk isimli sihirli kız iki büyüğümüzden hangisiyle gerdeğe girecek.