Bir sezon boyu takımı ile özdeşleşip, yaz kış demeden Sarı - Kırmızılı renklerin rüyalarıyla yatıp, kalkmış taraftar, Ali Sami Yen dergahını bir gelin gibi süslemişti sezonun şampiyonluk GALA’sında.
Kolay değildir öyle futbol gibi ağır bir spor dalında beş sezonda dört şampiyonluğu kucaklayıp, kulüp müzesine taşımak... İç oyunların fikstür trafiğini kovalarken, bir yandan da Şampiyonlar Ligi’nde bayrak açıp, Roma, Liverpool, Barcelona gibi ünlü ekipler önünde Türkiye’yi ayağa kaldıran neticelere zafer dolu sonuç imzaları atmak öyle her ülkeden her babayiğit takımların başaracağı işlerden hiç değildir... Ya UEFA Kupası’na doğru yürüyen Cim - Bom’un o disiplinli ayakları ve düşünce bütünlüğü öyle yaşam boyu unutulacak cinsten bir Avrupa harekatı mıdır sanki... Ülkemize tarihi bir kupayı kazandıran Galatasaray’ın bu yüce başarısı benim yarım asırlık futbol hayatımda yaşadığım en büyük ve en saygın sportif mükafattır Türkiyemiz adına...
* * *
Fatih Terim’le yakılan ve Lucescu’nun bu sezon devam ettirdiği "BÜYÜK MEŞALE" bütün ihtişamıyla Galatasaray camiasını aydınlatmaya devam etmektir... Faruk Süren, Mehmet Cansun ve Özhan Canaydın’la devam edecek olan kendine özgü "Galatasaray gelenekleri" var oldukça, Cim - Bom’da zafer dolu yıllar kolay kolay tükenmez... Çünkü geleneklerin prensip temellerinde merhum Ali Sami Yen’in ruhu var... Selahattin Beyazıt, Suphi Batur, Mustafa Tekin ve Ali Uras gibi ulema ve unutulmaz başkanların yapılandırdığı heybetli ilkeler var... Ve bu ruh bütünlüğü devam ettikçe de "BÜYÜK MEŞALE" daha da yüksekleri hedefleyerek, yanmaya devam edecektir.
Yozgat oyunuyla noktalanan şampiyonluk Cim - Bom’a hayırlı olsun... Dileriz ki dünkü sonuç ve şampiyonluk Galatasaray’ın gelecek sezondaki Avrupa Şampiyonlar Ligi adına yeni büyük zaferlerin başlangıcı olsun.