Fenerbahçe, bu yılın en canlı, en komple ve en akılcı bir futbol mantığını sergiliyordu Kocaeli önünde.
Evet, rakip Kocaeli, orta alanda kurduğu pres kapanlarıyla Sarı - Lacivertli oyuncuları tesirsiz alana kilitlemeye çalışıyor, savunmada da kalabalık bir blok çalışmayı yeğleyen Körfez takımı, Fenerbahçe’den puan kapma hesaplarını böylece yapıyordu oyunun başlarında... Ancak Fenerbahçe, deplasmana gelmiş rakibinin bütün oyun düşüncelerini çok iyi hesaplamış bir bilgelikle maça soyunuyor, derli toplu pas diyaloglarıyla hem orta sahadaki pres üstünlüğünü ele geçirmeyi başarıyor, hem de rakibinin "kapalı defans" hesaplarına çok anlamlı baskınlarla çıkarak, Kocaeli’ni bunaltmayı ve golleri de erken sıralamayı başarıyordu.
Orta alanda forma giyen Simao’nun top kullanışı ve rakiple mücadele tekniği hiç öyle 35 yaşların yorgunluğunda görünmüyordu doğrusu... İstanbul’a gelir gelmez giydiği Fenerbahçe forması içinde üstlendiği sorumluluk ve arkadaşlarıyla ortaya koyduğu uyum, Sarı - Lacivertliler’in orta alanına büyük bir rahatlama getiriyordu dünkü gecede... Ayrıca Andersson’un ileri geri giriş çıkışlarındaki dengesizlikler dün daha bir düzeyli ve düzenli grafikler çizmekteydi... İlk yarıda tek olumsuzluk, Ogün’ün sahanın her yerinde yaşanan canlı futbola bir türlü ayak uyduramaması, özellikle top taşıma ve rakibi önleme hareketlerinde oldukça ağır kalışıydı... Ancak teknik kulübe bu aksamayı görmüş olacak ki, takım ikinci yarıya Hakan Bayraktar’la giriyordu... Uche’nin savunma bölgesinden yaptığı ani çıkışlar ve attığı gollerdeki çabukluk Fenerbahçe’de fizik güç kapasitelerinin yükselmeye başladığını işaretliyordu sanki herkese... Serhat’ın yırtıcı deparlardaki diriliği... Ali Akdeniz’in sol kulvarda, Fatih’in ise sağ çizgide gösterdikleri güvenli ve tempolu oyun emniyeti de dün Fenerbahçe’yi kendi seyircisi önündeki Kocaeli imtihanında yüceltiyor, takımda saha içi işlerinin çok iyi gittiği bir gece ve sonuç sunuyordu güzel oyunlara hasret tribünlere.
Fenerbahçe’nin dünkü kondisyon ve temposu yüksek galibiyetini alkışlarla noktalamadan önce şu yaşlı veya genç oyuncu konusundaki laf atmalara bir iki kelam edelim dilerseniz... Simao, Uche gibi yorgun savaşçıların oyun tempoları dün geceki gibi ilkbahar mevsimini hatırlatıyorsa eğer bu oyuncuların nüfus kağıtlarında yaşlarını yazan rakamlar hiç umurumda değil benim... Ama yarın öbür gün yüksek gerilimli derbi haftalarında sahada volümler düşer de, puanlar rakiplerde kalırsa, o zaman "sararmış nüfus kağıtların öyküsü" yeniden sayfalara dökülmeye başlar.
