Ligin ikinci yarısı bu akşamki Samsunspor - Fenerbahçe oyunuyla perdelerini açıyor futbolseverlerimize.
Bence bu seneki ikinci yarıda tam bir "kırmızı alarm" dikkat ve hassasiyetiyle geçirmelidir çok önemli ligin 17 haftasını... Öyle ya, bu sene tam yarım asırdır Dünya Kupası finallerine hasret yaşamış milli formamız, lig biter bitmez milli kampta toplanacak ve Türkiye’de futbol ilerleyip, önemli bir yol kat ettiği gerçeğine inandırma yolculuğuna çıkacaktır Dünya’ya karşı... Galatasarayımız’ın UEFA Kupası Şampiyonluğu’nun ve Avrupa başarılarının tartışılamaz olduğunu, Türk takımları için Avrupalı ve de Dünyalılar’ın artık çok dikkatli olmalarının gerektiğinin altını çizme adına da çok önemlidir bu yıl Uzak Doğu’daki milli imtihanlarımız.
Milli formaya çağrılacak isimler, birkaç tanesi dışında bellidir aslında Şenol Güneş hoca ve teknik heyetinin kafalarında... Bu isimler de kendilerini iyi bilmektedirler şüphesiz... Ancak bu futbolcularımızın tarih yazmak ve bu yılki "altın kadro" da yer almak için çok dikkatli ve özverili olmaları gerekmektedir... Yalnız futbol düşünen ve futbola düşman bütün düşkünlüklerden uzak yaşanması gereken bir 6 - 7 ay vardır Millilerimiz’in önünde... Bu devrede oynanacak ligler ve kupalar serisinde herkes akıllı olmalı ve Millilerimiz’in adına doğabilecek her türlü tersliğin önüne süratle geçilmelidir... Mesela hakemlerimiz iyi bildikleri bu milli yıldızlarımıza sahada daha dikkatle sahip çıkmalı, olabilecek doğal bir ceza kararına dahi çok dikkatten sonra düdük çalmalıdırlar... Ayrıca korunma altında olması gereken bu isimlere olur olmaz tekmeler savuran çaresiz ve düşüncesiz oyuncular derhal oyundan atılmalı ve bu yılın mana ve önemi MHK’ca bütün hakemlerimize her hafta sürekli hatırlatılmalıdır.
Kulüp idarecilerimiz de formalarında yarışan oyunculara bu yıl daha anlayışlı ve şefkatli davranmalı, hatta bu hassas konuyu kadrolarındaki yabancı teknik direktörlere de ısrarla anlatmalı ve uyarmalıdırlar... İngiltere ve İtalya’da oynayan futbolcularımızın Şenol hoca ve ekibince an be an izleneceği tabiidir... Öyleyse geriye kalan tek şey hangi renk ve hangi kulüpten olursa olsun bütün seyircilerimizin de bu yıl "KIRMIZI ALARM" haline geçmeleri ve şampiyonluk kavgasında Dünya Kupası ve milli forma menfaatlerini her türlü duygunun önünde görmelidir... Milletçe yaratacağımız bu ruh beraberliğimiz muhakkak Uzakdoğu’ya da taşınacak, alınacak mükemmel sonuçlarda da bu duyguyla donanımlı her Türk insanının hissesi olacaktır.
Haa, bütün bu uyarılara sırt çevirip, herkes şampiyonluk yolundaki kendi egoizminin peşine düşer... Basın da bu konuda milli meseleleri işleyeceğine, yabancıların arkasına takılıp, olur olmaz magazinsel haberlerle geçirirse önümüzdeki önemli ayları, o zaman işte gittiğimiz gibi elimiz boş döneriz 50 yıllık emekle yakaladığımız Dünya Kupası yolculuğundan.