Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Roma’daki "siyah gece" de seyrettiklerimiz futbol anılarımızın en çirkinlikler serisi olarak kalacaktır hafızalarımızda.
Oynadığı son maçta beş gol atmış Roma’nın, Galatasaray’ı da aynı terazilerde bir takım olarak değerlemesi bizce olayları düşünce başlangıcı olarak şekillenmişti maç öncesi... Galatasaray’ın son yıllardaki büyük çıkışını görmezlikten gelen İtalyan züppeliği ve Capello’nun hafifliği, Cim - Bom’un futbol kalitelerini nasıl böylesine yanlış değerlendirebilir ve Galatasaray’ı Lazio gibi sıradan bir takımla karıştırabilir ki ?.. Zaten iki takımın da sahada kontrollü bir futbolu tercih etmelerine karşın Roma’nın daha kasti tekmeler ve de hakemi aldatmaya dönük "sahte düşmelerle" oyunu gürültüye götürmeye çalışması, Roma’nın soyunma odasında Capello’dan ne tarzda bir "hergelelik taktiği" aldıklarını açıkça ortaya koyuyordu.
Batistuta oyuna girdiği andan itibaren asla futbol düşünen bir kafa değildi oynarken... Bir gözü rakipte, diğer gözü hakemde hep avanta bir penaltının ve uygun yerlerden doğabilecek ölü topların peşini kovalıyordu gizlice... Koskoca gövdesinin kaba saba bölgeleriyle başta Emre olmak üzere, bütün Galatasaray defansına sürekli acımasızca fauller yaparak oynaması da, hazretin sahaya hangi maksatla sürüldüğünü açıkça ortaya koymaktaydı... Ya Lima’ya ne demeliyiz ? Türkiye’nin ekmeğini de yemiş bir sporcu, maç sonra nasıl bu kadar terbiyesiz ve de çirkinleşebilir ki ? Ama UEFA, Roma’ya şöyle can yakıcı, dikkat çekici bir ceza vermez, hele hele Lima’yı ağır bir şekilde cezalandırmazsa, korkarım bundan sonraki maçlarda UEFA’nın saha içi yetkilerini kullanması daha da itibarsız hale gelmeye mahkum kalacaktır...
İtalyan polisi kendini ne sanmaktadır ?.. Abdullah Öcalan konusunda gösterdikleri açık Türk düşmanlığını Roma maçında "kısıtlı tribün düzeni sağlama" görevleri dışına çıkıp, formaları henüz üstlerinde olan Galatasaraylı futbolcuları copla, hatta bu rezilliği UEFA’nın görevlilerini dahi hırpalamaya kadar götürmeleri ne anlaşılabilir, ne de anlatılabilir gibiydi... Şimdi UEFA’nın bir - iki değil, çok derin düşünüp, Roma’da yapılanları gelecek yıllara da ders olacak bir ağırlıkta cezalandırması zorunludur...
Aksi olur da, bu vahim olayların cezaları göstermelik olarak kalırsa eğer, biz de o zaman geçmişte olduğu gibi UEFA’nın İtalya’daki "itibarlı patronların" etkisi altında kalmaya devam ettiğine inanacağız... Ve işte o zaman Dünya’nın en büyük futbol kulübü olduğuna inandığımız UEFA’ya olan saygımız da baş aşağı doğru inecektir.