Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki hafta önce “Çeşme Türkiye’nin bir ilçesi değil mi” diye yazdım. Geçen sürede de anladığım kadarıyla değil.
Bu yazımda çok açık ve net ifadelerle Çeşme’ye ecrimisil ve kıyı kenar çizgisi içindeki alanların kullanımıyla ilgili fiyatlandırmalarda çok büyük haksızlıklar yapıldığını belirtmiş ve şunu eklemiştim: 60 iskele ve pergolaya yıkım kırım kararı çıktı, diğer 400’ü için de karar yolda.
Evet, çıkan yıkım kararları muhataplarına tebliğ edildi ve 10 Şubat’a kadar iskelelerini ve pergolalarını yıkmaları istendi.
Çeşme İcra Müdürlüğü ve Hazine avukatlarının tebliğlerinde, işletmeler belirtilen tarihe kadar ya kendileri bu yerleri yıkacaklar veya İcra Müdürlüğü yıkıp masrafları işletmecilerden tahsil edecek.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Milli Emlak Genel Müdürü Abdullah Kaya “Çok istemelerine rağmen” Çeşme’nin bu sorununa çözüm bulamadılar.
Anlaşılıyor ki Türkiye’nin, Çeşme hariç tüm kıyılarında belli bir yasa, Çeşme’de farklı bir yasa veya yönetmelik uygulanıyor. Çünkü bu sıkıntı Çeşme’den başka hiç bir yerde yaşanmıyor.
Buradan AKP İl Yönetimi ile İzmir’e çok ayrı bir önem veren Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ı da uyarmak isterim.
Çeşme’de mağdur olan yalnız üç beş işletmeci değildir. Rahmetli Özal’ın deyimiyle sahil kesimindeki sitelerde küçük bir daire sahibi olan “orta direk” yüzlerce yazlıkçı da çok mağdur durumdadır.
Bu mağdurların binlercesi İzmir’de yaşamakta ve bu şehirde oy kullanmaktadırlar.
Bunu neden hatırlattım. Yerel seçimler hızla yaklaşıyor Çeşmezedelerin sayıları da gittikçe artıyor.
Son not: Çeşme’de günü birlik deniz taşımacılığı yapanlar mağdur olurken, başta Dalyan esnafı olmak üzere birçok restoran ve kafeterya, otellerin bu tip tesisleri yıkım tehlikesi altında bulunurken, Çeşme Esnaf Odası Başkanı Mustafa Cenger ne yapıyor, neden sessiz kalıyor anlamak mümkün değil.


Mustafa Moroğlu gerçeği

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nu takdir etmemek mümkün değil. İzmir’de hangi toplantı, iş yemeği, konferans varsa, hepsinde elinde kağıt, kalem devamlı not alıyor, daha sonra konuşulan konuların da sıkı takipçisi oluyor.
Genel seçimlerden önce CHP İl Başkanlığı’na adı geçen Moroğlu, başkan yapılmayınca birçok insan hayal kırıklığına uğradı. CHP’nin ihtiyacı olduğu ve İl Başkanlığı koltuğunu gerçek anlamda dolduracak bir yapısı vardı.
Ama kısmetinde milletvekili olmak varmış. İzmir adına çok faydalı çalışmalar yapıyor. Geçen gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e yanıtlaması isteğiyle bir soru önergesi verdi. Bu önergede yaşlı ve korumaya muhtaç çocukların müracaatları ile ilgili hizmetlerde kullanılmak üzere alınan aracın İl Sosyal Hizmetler Müdürü Zekeriya Ertaş tarafından makam aracı olarak kullanılmasının etik olup olmadığını ve bu konu ile ilgili il müdürü hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığını sordu.
Bir toplantıda karşılaştığımız Moroğlu’na soru önergesine Bakanlıktan bir cevap gelip gelmediğini sordum. Kısaca “Hayır” diyerek hala beklediğini belirtti. Ben de Bakan’dan önce, kimsenin hakkını kimseye yedirmeyen bir Valimiz olduğunu, Sayın Kıraç’ın bu konuya mutlaka el koyacağını, aracın gerçek sahipleri tarafından kullanılmasının sağlayabileceğini söyledim.