BLOGGER’LARIN GÜCÜ ADINA

1 Mart 2011

Şehrin ilk ve tek blogger buluşma mekanı Galata’daki BBase, gazeteci Mansur Forutan’ın bir girişimi.
Son dönemin en çok konuşulan moda gündemlerinden biri, blogger’ların artan etkisi. Sadece moda değil, her konuyla ilgili blogların hem sayılarında hem de takipçi adetlerinde bir artış var. Yeri gelmişken ben blogların arasında sadece size yeni bir şeyler söyleyenleri takip etmenin anlamına inanıyorum. Yoksa internet bir sonsuz dünya, herkes istediğini istediği isimle yazıp işin içinden çıkabiliyor.
Deneyimli bir dergici ve gazeteci olan Mansur Forutan‘da ‘yetkin blogger’lar biraraya gelip güçlerini birleştirirse’ diye düşünmüş ve Galata’da hayata geçirdiği projesi tam da bu fikirle yola çıkmış. Doğan Apartmanı’nın arkasında yer alan bu sempatik mekanın adı, BBase. Forutan ve yola birlikte çıktığı arkadaşları burayı ‘analog ve dijitali birleştiren bir blogger üssü’ olarak tanımlıyor. BBase bir kafe mi? Değil. Aynı zamanda açık ofis, kafe, konser salonu, stüdyo, mağaza, hatta eve dönüşen bir mekan. Burası temelde bir blogger buluşma üssü olarak kurgulanmış. Üretmeyi seven, yaratıcı yönünü ortaya koyan herkese açık. BBase’de yazıp çizebilir, çalışabilir, kitap okuyabilir,

Yazının Devamı

Moda dünyasının en beğenilen çifti

24 Şubat 2011

Şu sıralar moda dünyası en çok sokaktaki gerçek insanların tarzlarını dünyayla paylaşan iki blogger’ın aşkını merak ediyor

Scott Schuman, 2007’de Time dergisi tarafından ‘en etkili 100 isim’den biri seçilmiş bir fotoğrafçı. Schuman, ‘The Sartorialist’ adlı blogunda sokakta görüp tarzını beğendiği yüzlerin fotoğraflarını sergiliyor. Zaman, moda dünyasının ilhamını sokaktan aldığı zaman... O yüzdendir ki şimdilerde modacıların esin kaynaklarına ayırdıkları panolarda ünlülerin değil, Schuman tarafından sokakta görüntülenmiş insanların portreleri mıhlanmış durumda. Artık tasarım devleri ilham için film yıldızlarına, ünlülere değil, Schuman’ın seçtiği portrelere bakıyor.
Hazır giyim sektöründe satınalmacılık gibi türlü işlerle oyalanmış Schuman’ın kısmeti bu siteyi kurmasıyla açıldı. Onun objektifinden moda dünyasının tanınmış yüzleri dahi sokaktaki herhangi şık bir insan gibi görünüyor. Milano, Paris ve New York moda haftaları Sartorialist Scott Schuman’ın ava çıktığı başlıca mecralar... Ancak Schuman’ın işlerinin çok çok açıldığını da belirtmek lazım. DKNY markasının kampanya çekimini de o gerçekleştirdi, sokakta çektiği yüzleri kapsayan şık tasarımlı kitabı için ünlü yayınevi

Yazının Devamı

ISKALAYANLAR iÇiN SANAT EĞiTiMi

22 Şubat 2011

Siz de benim gibi sanattan keyif alan ama bilgisini yetersiz bulanlardan mısınız? Bugün yeniden eğitim alma şansınız olsa paketin içine mutlaka sanat tarihini de mi eklerdiniz? Biraz daha bilginiz olsa, sevdiğiniz bir resme dair düşüncenizi daha iyi ifade edeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Artık sanat tarihi konusunda tam teşekküllü bir eğitim almak için geç olabilir. Neyse ki bizde de başlayan kimi kapsül eğitim programları sayesinde kendimizi bu yönde geliştirme şansımız var.
Benim haberini alıp meraklıları için paylaşmak istediğim bir kurs seçeneği, İstanbul Modern’den geldi. Mart ayında daha önce de tekrar ettikleri bir atölye başlıyor. Yetişkinlere yönelik AtölyeModern seminer programında alanlarında uzmanlaşmış sanat tarihçileri sanatın yaklaşık 800 yıllık gelişimini katılımcılarla paylaşacakmış.
Başlıklar, ‘Batı Resim Sanatı Tarihi’ ve ‘Türk Resim Sanatı Tarihi’ olacakmış. İlk grupta seminerlerde bir sanat yapıtının tarihsel süreç içinde kat ettiği yolu, gelişim ve beslenme kaynaklarını, sanat yapıtını anlamanın ve anlamlandırmanın yöntemleri örneklerle izleyiciyle paylaşılacakmış. ‘Türk Resim Sanatı Tarihi’ başlıklı seminerde ise Türk resmi, kaynakları ve

Yazının Devamı

Bu bahar daha az denim giyeceğiz!

17 Şubat 2011

Özellikle erkekler! Chino pantolonlar rahatlığı ve hafifliğiyle erkek gardıroplarında jean’in yerini almaya aday

Yeni koleksiyonlara bakıyorum, hem kadın hem de erkekler için ‘chino’ diye anılan, koton pantolonların ağırlığı dikkatimi çekiyor. Kadınlar chino pantolonları birkaç sezondur paçalarını kıvırıp topuklu ayakkabılarla giymeye başladı bile... Bu, modanın yeni ‘look’larından biriydi. Normalde beyaz lastik ayakkabılarla, düz sandaletlerle kombinlenen bu pantolonlar ilk defa topuklu ayakkabıyla kombinlenerek sunuluyordu. Kadınlar bol gömleklerle toprak tonlarındaki chino pantolonları birlikte giymeyi çok sevdi. Bu yüzdendir ki bahar koleksiyonlarında da tasarımcılar chino pantolona ayrı bir yer ayırmayı ihmal etmedi.

Rahat, kullanışlı ve cool
Jean’in abc’sini yaratmış olan Levi’s bile bu trende sırtını dönememiş besbelli. Son kampanyalarında bir sürü jean kıyafetin arasında chino pantolonlu bir manken, güneş gibi parlıyor. Rahat, kullanışlı ve aynı zamanda cool bir görüntüsü olan bu pantolonu erkekler ilk kez keşfetmiyor. Sadece tıpkı kadın koleksiyonlarında olduğu gibi gardıroplarında daha çok yer vermeye başlıyorlar. Levi’s’çıların chino’yu ‘non-denim (denim

Yazının Devamı

Menekşeli çikolatanın peşinde

15 Şubat 2011

Farkında mısınız, şehrin havalı semtlerinde butik çikolata/lokum satan minik, kişilik sahibi mekanlar açılıyor ardı ardına. Benim gibi akşam yemeği niyetine bir bar çikolata yemekte beis görmeyenlerdenseniz, bu şık mağazaların vitrinleri sizi de baştan çıkarıyordur. Nişantaşı’nda Ihlamur Yokuşu’nda önünden geçtiğim Marie Antoinette Chocolatier, bu adreslerin en yenilerinden. Paris’te meşhur çaycı Mariages Freres’de yeşil çaylı çikolata yiyip bayıldığımdan beri enteresan lezzetli çikolatalara meylim oluştu.

Hammaddesi Belçika’dan
Marie Antoinette Chocolatier’de menekşeli çikolata sattıklarını duyduğum andan itibaren bu dükkanı ziyaret etmeyi de kafama koymuştum. Burada çikolatalar el yapımıymış, günlük hazırlıyorlarmış. İsim annelerinin Fransa’nın meşhur kraliçesi Marie Antoinette olmasının nedeni, kendisinin -bilindiği üzre- pasta tutkusunun yanında çikolataya da bağımlı olmasıymış. Gittiği her yere çikolatacısını da taşırmış bu mütevazı! kadın. Çikolata butiğinde türlü çeşit var: Menekşeli size fazla deneysel bir lezzet olarak geliyorsa altın çilekli ya da yaban kirazlı çikolatalar, bitter çikolataya batırılmış portakal dilimleri de klasik harici lezzetlere

Yazının Devamı

Sevgililer Günü hediyeniz Türk tasarımcılardan olsun!

10 Şubat 2011

Aranızda “Sevgililer Günü için en ideal hediye nedir?” diye soranlara önerim, seçiminizi takıdan yana kullanmanızdır...

Daha önce de adını andığım bir tasarımcıyı hatırlatmak istiyorum sizlere. Adı Özlem Tuna, Tarihi Yarımada’nın en keyifli bölgelerinden biri olan Nuruosmaniye’de sevimli bir dükkanı var. Kahve Dünyası ile Fes Cafe’nin çok yakınında. Sessiz sedasız işini gören, işiyle yurt sınırlarını çoktan aşmış bir tasarımcı Özlem Tuna. Hem takı hem ev aksesuarı tasarımı yapıyor. İşlerini sevmemin başlıca nedeni Türk kültürüne ait detayları çağdaş bir yaklaşımla ele alabiliyor olması. Bir de çoğunun aynı zamanda bir fonksiyonu da yerine getiriyor oluşu. Türk kahvesi setleri yapıyor mesela; pirinç aksesuarla yeniden yorumladığı bu setlerin, çanakların, klasik lale desenimize takla attırdığı bardak altlarının, martılarla süslü seramik bardaklarının harika hediyelikler olduğunu düşünüyorum.

İlham atasözlerinden
Dünya çapında otel zincirleri, belli başlı hediyelik mağazaları Özlem Tuna’nın işlerinin kıymetini çoktan fark etmiş. Düzenli olarak yabancı fuarlara katıldığından yurt dışı bağlantıları da sağlam bir isim. Ben kendisinin obje ve aksesuarlarını ayrı tutuyor olabilirim ama

Yazının Devamı

DEKORASYON MERAKLILARINA

8 Şubat 2011

Nicol, gösterişli mekanında ufkunuzu genişletecek, tasarım bilginizi artıracak mobilyalarıyla Boğaz’a karşı bir dekorasyon vahası...
İstanbul’da modayla ilgili anlatacak çok şey var ama iş dekorasyona gelince pek seçenekli bir şehir değil bizimkisi... Belli başlı ucuz ev alışverişi yapabileceğiniz adresler mevcut.
Bir sanat eseri gibi gelecek nesle aktarmayı isteyeceğiniz ayarda mobilyalardan bahsedeceğim bugün. Üstelik bu mobilyalar çok gösterişli, İstanbul’a dair tarihi bir mekanda denize karşı sergileniyor... Mağazanın adı: Nicol. Boğaz’ın en güzel korularından Ali Vafi Korusu’nun hemen girişinde, kocaman bir mağaza burası... Nicol ismini tercih etmelerinin nedeni, Latince’de ‘zafer’ anlamına gelen Nike’tan türemiş olmasıymış. Zafer tanrıçası, eski Yunan ile Roma resim ve heykellerinde kanatlı, hızlı uçan, zafer getiren bir genç kız olarak tasvir edilirmiş.
Nicol’ün bulunduğu binanın Cenevizliler döneminden kalma olduğu düşünülüyor. Yapının darphane, kuyumcu atölyesi ve çarşı olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.

Nicol’ün hikayesi
Nicol’ün sahipleri, 40 yıla yakındır ofis mobilyaları sektöründeki Delta Mobilya. Uzun zamandır ev mobilyasına girme arzuları

Yazının Devamı

Bu bahar ne giymeyelim?

4 Şubat 2011

Baharın giymesi zor, absürd kıyafetleri insana trençkottan, beyaz gömlekten, düz ayakkabıdan şaşmamanın doğruluğunu düşündürüyor

Bahar modası sardı dört bir yanımızı. Sardı da ne oldu, birkaç bildiğimiz klasik ‘mevsimlik’ kıyafet, bir de deneysel kıyafetler... İlk önce kolay, hayata geçmesi mümkün olandan başlayayım:
Bu bahar yine trençkotlar, sütlü kahve-bej ince örme kazaklar, altın ve siyah renkli babetler ve kutu formlu çantalar var. Buraya kadar iyi... Beyaz gömleğin farklı formlarda yeniden çok moda olması da öyle. Herhalde herkese yakışan tek giysi, beyaz gömlektir. Bana hep giyenin anında yüzünü gözünü açan bir parça gibi görünür. Bu baharda markalar da beyaz gömleği türlü formda çalışmış. Dikkatimi çe-ken, gömleği yeniden yaratırken icat peşinde koşmuyor olmaları. Sanırım moda dünyası da içinde rahat ettiğimiz birkaç parça eşyadan biri olan beyaz gömleği rahat bırakmaya karar vermiş. Zaten moda kurbanı olmadan giymeyi isteceğimiz klasiklerden geriye ne kaldı Allah aşkına? Gömlek, khakis pantolonlar, trençkot ve babetten başka.
Bu bahar koleksiyonlarında deneysel kesimlere göz kırpılmasına da mana veremiyorum. Dünyanın en giyilebilir, kadın vücuduna en uyumlu

Yazının Devamı