‘Tayyip Bey’in sabrı taştı’

5 Ekim 2009

Eroğlu’na Annan Planı tartışılırken karşı kamplarda yer aldıkları Başbakan Erdoğan’la söylemlerindeki yakınlaşmayı sordum. ‘Rum tarafının işi yokuşa sürmesi, Sayın Erdoğan’ı sabrının sonuna getirdi’ dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, Annan Planı’nın oylanacağı günlerde farklı saflarda yer aldılar. Başbakan Erdoğan, Annan Planı’nı destekliyordu ve bu nedenle bugün KKTC Cumhurbaşkanı olan Mehmet Ali Talat’a destek veriyordu. Plana “evet” denilmesini istiyordu. Eroğlu ise Annan Planı’na karşıydı ve Kıbrıs Türk halkından “hayır” oyu vermelerini talep ediyordu.
KKTC halkı Annan Planı’na “evet” dedi. Eroğlu kaybetti, Talat ve dolayısıyla Başbakan Erdoğan kazandı. Erdoğan, Talat’ı sürekli destekledi, Eroğlu’nun temsil ettiği görüşlere ise soğuk durdu.

Erdoğan’ın yeni sinyalleri
KKTC’deki 19 Nisan seçimlerini kazanan UBP Lideri Derviş Eroğlu yeniden Başbakan oldu. Talat’ın partisi CTP seçimi kaybetti. Annan Planı’na 2004’te “evet” diyen Kıbrıs Türk toplumu, 2009’da yeniden “iki halk, iki devlet, iki demokrasi, eşit statü“ diyen Denktaş-Eroğlu çizgisine döndü.
Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs sorunu konusundaki söylemi son dönemde farklılık gösteriyor.

Yazının Devamı

Kongreye açılım damgasını vurdu

4 Ekim 2009

AKP, 3. olağan kongresini büyük bir katılım ve coşkuyla tamamladı. ASKİ Spor Salonu’nun içi kadar dışı da bir miting alanı gibiydi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın alternatifsiz tek lider olduğunu kanıtladığı 3. olağan kongreye “açılım”ın damgasını vurduğunu söyleyebiliriz.
Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının yanı sıra açılımla ilgili bir kongre bildirisinin yayımlanması da bunu gösteriyordu.
Yeni slogan
Bir önceki kongre ve seçim sürecini, “Durmak yok, yola devam” sloganıyla yürüten iktidar partisi, bu kez, “Biz birlikte Türkiye’yiz” sloganı ve anlayışıyla Kürt sorununu esas alan bir yeni misyona yöneleceğinin açık işaretini verdi.
Erken seçim söylentilerinin de yaygınlaştığı bir süreçte Başbakan Erdoğan’ın açılımı önceleyen bir tutum alması önümüzdeki döneme büyük bir risk alarak girmeyi göze aldığını da gösterdi.
Kürt sorunu gibi çok hassas bir konuda atacağı adımların önümüzdeki seçimi nasıl etkileyeceği çok önemli. Başbakan Erdoğan’ın sözlerinden açılım politikasıyla sandıktan daha da güçlü çıkacağına inandığı anlaşılıyor. Aksi durumda ise doğacak siyasi faturayı da ödemeye hazır bir duruş sergiledi.

Yazının Devamı

Gül’ün şifreleri

3 Ekim 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, TBMM’nin açılışında yaptığı konuşma birçok mesaj içeriyordu. Cumhurbaşkanı’nın isim ve adres vererek konuşmak yerine şifreli mesaj verme yöntemini tercih etmesi, herkesin konuşmayı işine gelen tarafından almasına neden oldu. Gül, bu yöntemi Çankaya’nın tarafsız durduğunu göstermek için seçmiş olabilir. Buna karşılık, konuşmanın satır araları iyi okunduğunda Cumhurbaşkanı’nın hangi konuda hangi tarafta olduğu anlaşılıyordu.

Açılımdan yana
Gül, “Hükümetin başlattığı Kürt açılımı sürecini destekliyorum” demedi ama güçlü şekilde destek verdi. Hatta hükümete “elini çabuk tutması” gerektiğini de söyledi.
Cumhurbaşkanı, “Eğer bu sorunu hızla biz çözmezsek başkası çözer” mesajı vererek, bir an önce somut adımların atılmasını istedi.

Sorunun kaynağı

Yazının Devamı

Gül’den dokundurmalar

2 Ekim 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM’nin açılışında Kürt açılımına büyük yer ayırdığı konuşmasında, çeşitli dokundurmalar yaptı. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin yolunu açan MHP lideri Bahçeli, Kürt açılımı konusundaki tutumuyla Çankaya’nın üstü örtülü eleştirisine muhatap oldu. Gül, açılım sürecini desteklerken, “Yeni millet adacıkları oluşturulmasın” uyarısında bulunarak, DTP’nin de dikkatini çekmiş oldu.

Komutanlar katıldı
Açılışta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanlarının Gül’ü dinlemek üzere TBMM’de hazır bulunmaları da önemliydi. Komutanlar, DTP’yle aynı çatı altında bulunmamak için TBMM’ye gelmiyorlardı. Sadece ABD Başkanı Obama’yı dinlemek için gelmişlerdi. Ancak komutanlar, dün Gül’ü dinlemek üzere hazır bulundular. ABD Başkanı için gelmeleri, ancak Türk Cumhurbaşkanı için gelmemeleri eleştiri konusu olmuştu. Komutanların, dün TBMM’de bulunmaları tansiyonu düşüren, ortamı yumuşatan bir davranıştı.
TBMM’de dün Cumhurbaşkanı Gül’ün verdiği mesajları şöyle özetleyebiliriz:

Bahçeli’ye dokundurma

Yazının Devamı

Açılımın Anayasa boyutu

1 Ekim 2009

Türkiye, yaz boyunca Kürt açılımını tartıştı. 1 Ekim’de TBMM’nin açılmasıyla siyaset yeni bir mecraya girecek.
Meclis’in açılmasıyla birlikte bu konuda beklenen iki gelişme var:
1- TBMM’de açık görüşme yapılması,
2- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Deniz Baykal’a mektup göndermesi.
Hükümet, Kürt açılımının Meclis’te kapalı bir oturumda ele alınmasını düşünüyordu. Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kapalı oturumda konuşulacak her şeyi kamuoyuyla paylaşacağını duyurmasından sonra bu yöntemden vazgeçildi. Görüşmenin açık yapılması kararlaştırıldı.
Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Baykal arasındaki temasın ise mektupla kurulması bekleniyor. İktidar cephesi açılım sürecinin ilerleyen günlerinde CHP lideri Baykal’la temas üzerinde yoğunlaşmıştı. Erdoğan, bir şekilde Baykal ve CHP’yi sürece katmakta ısrarlı görünüyordu. Ancak Baykal, hem süreç boyunca izlenen yöntem hem de kamuoyuna yansıyan içerik bakımından bu sürecin parçası olmayacaklarını her fırsatta vurguladı.
Meclis’te yapılacak açık görüşmenin tartışmalı geçeceği belli. TBMM çatısı altında temsil edilen partiler, bu görüşmede, Kürt açılımıyla ilgili duruşlarını bir kez daha sergileyecekler. Görüşmelerin siyasi

Yazının Devamı

Diyarbakırspor olayı

30 Eylül 2009

Önce Kürt açılımı, sonra demokratik açılım olarak isimlendirilen süreçte üzerinde en çok durulması gereken konu Diyarbakırspor olayıdır. Diyarbakırspor-Fenerbahçe ve daha sonra Bursaspor-Diyarbakırspor maçlarında tribünlerde yaşanan olaylar, açılım sürecinin en nazik yönünü oluşturuyor.
Açılım sürecinin yönetilmesinin önemini ortaya koyması açısından bakıldığında ise durumun bıçak sırtında yürümeye benzediğini söyleyebiliriz.
Türkiye, 25 yıldan fazla bir süre yaşadığı kanlı terör eylemlerine karşın, sağduyusunu yitirmedi. Olay bir toplumsal çatışmaya dönüşmedi. Türkiye’nin en büyük şansı buydu. Türk toplumu sorunu bir terör sorunu olarak algıladı, bu sorunla mücadeleyi hükümetlerin ve güvenlik güçlerinin görevi olduğunu hiç unutmadı. Asla günlük yaşamına yansıtmadı. Yaşamın akışı içinde etnik köken sorgulaması yapmadı. Gerginliklere yol açmadı, provokasyonlara gelmedi.
Ancak Diyarbakırspor olayında bazı tehlike işaretlerinin ortaya çıkmaya başladığı görülüyor. Etnik gerginliklerin kitle psikolojisini nasıl etkilediği ve bir anda nasıl kontrolden çıkabildiği unutulmamalı.

Kitlesel ortamlar
İnsanlar zorunlu olarak bir araya geldikleri gibi, gönüllü olarak kitle halinde

Yazının Devamı

Milliyet’in arşivi elinizin altında

29 Eylül 2009

Milliyet 54 yıllık arşivini internet ortamına taşıdı ve erişime açtı. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada örneği çok az olan bir örnek. İsteyen herkes 376 bin sayfalık dev arşive ücretsiz ulaşabilecek. Milliyet’in demokrasi tarihimizle yaşıt arşivi artık elinizin altında. 1950’den bu yana Türkiye’de, dünyada ne olmuş ne bitmiş bir tık’la ulaşabileceksiniz.

Emeğe saygı
Milliyet’in 54 yılda basılan tüm sayılarının internet ortamına taşınmasında emeği geçen herkesi kutlamak gerekir. Bu büyük hazineyi büyük emeklerle oluşturup halkın hizmetine sunan Doğan Gazetecilik Teknoloji Direktörü Yücel Okan Şentürk ve ekip arkadaşları İbrahim Sedef, Ali Çetin Çetinel, Abdurrahman Dolar, Metin Özükara’ya teşekkür borçluyuz.
Bu ekip, bu dev projeyi gerçekleştirmek için 3 yıl buyunca geceli gündüzlü çalıştı. Milliyet ciltleri tek tek söküldü, aşınmış sayfalar onarıldı, tarayıcılarla dijital ortama taşındı. Sayfaların içerikleri optik tanıma yazılımıyla tanıtılıp tek sözcükle arama yapılması olanağı sağlandı.
Şentürk, verilen emeği şöyle özetliyor:
“2006 Temmuz ayından itibaren, beş kişilik bir ekip günde iki vardiya çalışarak günde yaklaşık 600 sayfayı elektronik ortama taşıdı. Dört

Yazının Devamı

Bölünme endişesinin kaynağı

27 Eylül 2009

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, insanlarda bölünme endişesi olduğundan söz etmesi ve güvence vermesi tartışmalara neden oldu. Başbuğ’un bu bağlamda, televizyondaki tartışmalardan etkilenerek “Eyvah! Böyle mi olacak!” diye soranlara “Lütfen izlemeyin” yanıtını verdiğini söylemesiyle ilgili de değişik yorumlar yapıldı.
Toplumun bir kesiminde bölünme endişesi olduğu bir gerçek. Başbuğ’un bu endişeyi işaret etmesini CHP ve MHP’ye dönük bir eleştiri gibi algılamak isteyen ve böyle algılanması için çaba gösterenlerin gerçeğe yakın durdukları söylenemez. Ayrıca bu endişenin Kürt açılımı tartışmaları içinde doğan “yeni bir endişe” olduğunu öne sürmek de gerçekçi değildir. Endişenin tarihi çok eskidir de, yeniden güçlenmesinin en az 25 yıllık bir geçmişi vardır. Son tartışmalarla bu endişe güncelleşmiş ve güçlenmiştir.

Endişenin kaynağı
PKK’nın uzun süreli halk savaşı yöntemiyle Türkiye’nin Güneydoğu’sunu koparmak ve Irak, İran ve Suriye’den kopacak parçalarla birleşerek Büyük Kürdistan projesini gerçekleştirmek için yola çıktığı bir sır değil.
Süreç içinde, koşullar değiştikçe, bu hedefini reddetmek veya taktik hedeflerle perdelemek zorunda kalması nihai hedefi

Yazının Devamı