Acarkent ve Acaristanbul projeleri yeni değil.Orman Bakanlığı'ndaki işlemlere baktığınızda yanıtlanması gereken bazı sorular ortaya çıkıyor.Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Acarlar'a inşaat izni vermediklerini, ancak mahkeme kararıyla bu firmanın ruhsat aldığını açıklamıştı.Acarların ön iznini iptal eden eski Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin Acar İnşaat'ın Serdaroğlu Ormanı'ndaki faaliyetiyle ilgili müdahalesinin sonuçları merakla bekleniyor. Pepe'nin şikâyetçi olduğu işlemlerin gelişmesi Prof. Dr. Çağan'ın verdiği bilgiye göre şöyle:Çağan'ın bakanlığı sırasında Acarların projesi kendisine sunulduğunda projedeki inşaat öngörüsü yüzde 6 oranını aştığı için ön izin iptal ediliyor.Acarlar, bunun üzerine mahkemeye başvurarak bilirkişinin olumlu raporuna istinaden ruhsat almayı başarıyorlar.Ancak, Orman Bakanlığı'nın kesin iznini alamıyorlar.Çağan, görevi Pepe'ye devrediyor.Temmuz 2005'te özel ormanlarda yapılacak inşaatlarda yüzde 6 hesabına girmeyecek kalemleri belirleyen bir yönetmelik değişikliği yapılıyor. Yüzde 6'ya girmeyen inşaat kalemleri uzun bir listeden oluşuyor.Çevre ve Orman Bakanı Pepe döneminde yapılan bu değişiklik özel
Çevre ve Orman Bakanı, bakanlık olarak gerekli tutanakları tuttuklarını, işi yargıya havale ettiklerini ama sonuç alamadıklarını anlatarak şöyle konuştu:"Savcıya gidiyoruz, takipsizlik kararı veriyor. İtiraz ediyoruz. Mahkeme itirazımızı reddediyor. Elimizi kolumuzu bağlıyor."Acarkent'le ilgili olarak konuşurken de şu bilgileri verdi:"Biz 2003'te izin vermedik. Gidip mahkemeden bilirkişi yoluyla karar aldılar. O karara dayanarak Beykoz Belediyesi'nden ruhsat aldılar. Benim bakan olarak ruhsat iptali yetkim yok. O da mahkemenin yetkisinde."Pepe, yüzde 6 olarak alınan inşaat izninin yüzde 94'e kadar çıkarıldığını da belirtti ve şu örnekleri verdi: Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Acarkent olayında yargıdan şikâyetçi oldu. Pepe, bugün CNN Türk'te saat 11.05'te yayımlanacak olan Ankara Kulisi programımızda sorularımızı yanıtlarken, "Yargı elimizi kolumuzu bağlıyor" diyerek adli mekanizmadan yakındı. "Acarkent'te 130 bin metrekare inşaat izni verilmiş, 2 milyon 291 bin metrekare inşaat yapılmış, yüzde 94'e çıkılmış. Beykoz Konakları'yla alakalı 57 bin metrekare izinli alan var, 965 bin metre kare yapılmış. Burası izinsizdir."Pepe, mahkemenin vereceği kararı uygulayacaklarını
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, hiçbir gücün devletin üzerinde olmadığını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:"Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kimse devletten güçlü değildir. Devletin giremediği yer diye bir şey olmaz. Hukuka aykırı bir işlem, bir faaliyet varsa sonuna kadar soruşturulacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın." Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, "Silahlı adamları memurlarımızı engelledi" dediği Acar İnşaat'ın, dağıttığı tapular dahil olmak üzere, tüm işlem ve faaliyetleri mercek altına alınıyor. Çiçek, Acarlarla ilgili tartışmaları ve Pepe'nin sözlerini anımsatmamız üzerine de şu yorumu yaptı:"Biz çok kabadayı gördük. Ortaya çıkıp devlete kafa tutanlar çok oldu. Çok daha büyük iddialarla konuşanlar gördük. Ama hepsinin burnu sürtülmüştür. Kimse devletten güçlü değildir. Bu unutulmamalıdır." 'Kabadayılık sökmez' Çiçek, gelişmeleri yakından izlediklerini belirterek olayda adı geçen yargıçlarla ilgili şu bilgiyi verdi:"Adı geçen hâkimler şimdi o bölgede görev yapmıyorlar. Eski dönemde bir inceleme yapılmış. Ancak belge olmadığı için soruşturmaya mahal olmadığına karar verilmiş. Şu anda bu hâkimler başka yerde görev yapıyorlar. Ancak, biz olayı izliyoruz.
Papa'nın eylül ayında İslam âlemini incitecek alıntılar yaptığı konuşmasından sonra Türkiye ziyaretinin "sıkıntılı", hatta "riskli" olacağı yargısı hâkimdi.Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Papa'yla görüşüp görüşmeyeceği merak konusuydu. Önce Dışişleri Bakanı Gül, Papa'ya yemek daveti yaparak, "Papa'yla görüşmekten kaçınmadığı" mesajını verdi. Ancak, Papa bu daveti "Dünyevi zevke girer" gerekçesiyle geri çevirdi. Papa 16. Benedictus'un Türkiye ziyareti öncesinde oluşan "gergin" hava Ankara'daki karşılıklı jestlerle yumuşatıldı. Başbakan Erdoğan'ın ise Letonya'ya gidiş saatini erteleyip Papa'yla görüşüp görüşmeyeceği tartışıldı. Başbakan Erdoğan önce "NATO zirvesini erteleyemeyiz" diyerek pek istekli görünmedi ama son iki günde bu görüşünü değiştirdi. Papa'yla Esenboğa'da görüşme kararı aldı.Erdoğan, bu kararı almakla kalmadı, Papa 16. Benedictus'u uçağının kapısında karşılayarak jest yaptı. Erdoğan'ın bu hareketi yabancı ajanslar tarafından anında bütün dünyaya "Erdoğan'dan diplomatik jest, sıra dışı tutum" yorumuyla duyuruldu.Başbakan'ın bu jesti bir ilki oluşturuyor. Yeni protokol kurallarına göre Başbakan'ın bir devlet başkanını havaalanında
Papa'nın bu geziyi büyük risk altında yapacağından söz ediliyor, "cesareti" övülüyor.Batı basını, Papa'nın Türkiye ziyaretini bu yönüyle abartıyor.Bu "endişe"de kuşkusuz, Papa'nın, Bizans İmparatoru'ndan "alıntı" da olsa Hz. Muhammed ve İslam aleyhine sözlerinin etkisi büyük.Bu ziyaret, Papa'nın bu yanlışını ortadan kaldırmaz, bütün sorunları çözmez ama Türklerin geleneksel "konukseverliği"ni de sıfırlamaz.Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da Papa'nın ziyaretinin bu yönüyle "abartıldığı" düşüncesinde.Prof. Dr. Bardakoğlu, sadece sağduyulu, saygın bir din adamı değil aynı zamanda yetkin bir bilim adamı. Olaylara, bilimsel ölçüler ve değerlerle yaklaşıyor. Duygularıyla değil, akıl ve bilimle hareket ediyor.Papa olayında da böyle davrandı. Papa'nın yanlış konuşmasıyla ilgili olarak yine ağırbaşlı, sağduyulu ama gereken yanıtları da içeren bir konuşmayla karşılık verdi. Papa 16. Benedictus'un bugün Türkiye'ye yapacağı ziyaret Batı medyasının bir kısmı tarafından "cehennem yolculuğu" olarak nitelendiriliyor. Prof. Dr. Bardakoğlu, Papa'nın ziyaretiyle ilgili olarak vatandaşlarımıza şu çağrıyı yaptı:"Bize yaraşır şekilde davranmalıyız. Türk konukseverliğini göstermeliyiz.
Vali Okutan bir eğitim tutkunu.Türkiye'nin temel sorununu doğru kavramış bir vali.Kaymakam olarak da vali olarak da görev yaptığı il ve ilçelerde okullaşmayı artırmak için üstün bir çaba göstermiş. O kadar ki Sakarya'yı okul öncesi eğitimde Türkiye birincisi konumuna getirmiş.Bu çabalarından dolayı 100 bin dolarlık Vehbi Koç Ödülü'nün bu yılki sahibi oldu.Vali Okutan'ı bu örnek çalışmasından dolayı kutluyoruz.Okutan'ın kutlanmayı çok daha fazla hak ettiği davranışı ise şahsına verilen 100 bin dolarlık bu ödülü değerlendirme biçimi... Sakarya Valisi Nuri Okutan, eğitime katkılarından dolayı bu yıl "Vehbi Koç Ödülü"ne layık görüldü. Sakarya Valisi Nuri Okutan, para ödülünü de yine eğitime katkıda bulunmak amacıyla değerlendirmeyi düşünüyor.Eğer bir okul yaptırmaya yetse, Vali parayı böyle değerlendirmeyi yeğleyecekti. Ancak yetmiyor.Okutan, okul yapımına yetmese de şahsına verilen bu parayı kütüphane ve okulöncesi çocuklarına yönelik oyuncak kütüphanesi yaptırmak için kullanmayı planlıyor. Ödülü ne yapacak? Nuri Okutan, valilik yaptığı Siirt'te okulöncesi okullaşma oranını yüzde 4'ten yüzde 64'e yükseltmiş. Sakarya Valiliği sırasında da yüzde 7 olan okulöncesi okullaşma oranını
Baykal, "MHP ile yakınlaşma" eleştirisiyle karşılaştı ancak söylemini değiştirmedi. Dün CNN Türk'teki Ankara Kulisi Özel Programı'nda Murat Yetkin'le birlikte konuk ettiğimiz Baykal, CHP dışında bir partiyi "AKP'ye bakışında ve milliyetçilik anlayışında yakın frekansta" olduğunu görmenin memnuniyet verici olduğunu tekrarladı.Baykal, bu değerlendirmesinin "CHP-MHP koalisyonu" olarak yorumlanmasını yanlış bulduğunu da söyledi. CHP'nin çağrısının partilere değil halka dönük olduğunu, aradıklarının partilerle değil halkla koalisyon olduğunu vurguladı.Baykal, bu çıkışını değerlendirirken, "solda genel yanlışı" düzelttikleri iddiasında bulundu ve şöyle dedi:"Milliyetçilik CHP'nin 6 okundan biridir ve biz milliyetçiliğimizle gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz." CHP lideri Deniz Baykal, MHP'nin 8. Olağan Kongresi'nde Devlet Bahçeli'nin konuşmasını takdirle karşılayarak "milliyetçilik" konusunda bir çıkış yapmıştı. Bahçeli'nin "AKP'nin cumhuriyetin temellerini hazmedememe sorunu" olduğu mesajını vermesini ve milliyetçiliğini Atatürk'ün milliyetçilik anlayışına oturtmasını övmüştü. CHP lideri, solda bir diğer yanlışın da "dine bakış" olduğunu söyledi ve milliyetçilikten sonra ikinci açılım
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise bunun mümkün olmadığını söylediler. KKTC'ye uygulanan izolasyon kalkmadıkça Ankara'nın böyle bir karar almayacağını vurguladılar.Gül, AB'nin bu tutumunu "şantaj" olarak niteledi ve boyun eğilmeyeceğini açıkladı.Buna karşılık, AB'den gelen mesaj müzakerelerin askıya alınabileceği.AB, Türkiye'nin önüne her aşamada Kıbrıs sorununu bir önkoşul olarak koyuyor. Türkiye, Kıbrıs'ta AB'nin beklentileri doğrultusunda hareket ettikçe mesafe alabiliyor. Aksi halde alamıyor.Bugün de müzakerelerin devam etmesi, yeni başlıkların açılabilmesi için "liman ve havaalanı" koşulu var. Türkiye'den Gümrük Birliği'ni 10 ülkeye yaygınlaştırma taahhüdünü yerine getirmesi isteniyor. Ankara ise taahhütle birlikte yayımladığı deklarasyonu gerekçe göstererek bu adımı atmıyor.Erdoğan, "AB-Kıbrıs" bağı konusunda söylem değiştirdi. İki sürecin birbirinden ayrılması gerektiğini savunuyor. Ancak bugüne kadarki uygulama Türkiye'nin bu bağı fiilen kabul ettiğini gösteriyordu. Avrupa Birliği (AB) Türkiye'ye 6 Aralık'a kadar süre verdi. Bu tarihe kadar Türkiye'den limanlarını ve havaalanlarını Rum gemi ve uçaklarına açmasını istiyor. TBMM AB Uyum