Askerlerin sitemi ve dikkati

30 Kasım 2002


<#comment>Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i uğurlarken protokolde türbanlı eşi ile birlikte yer almasının Türk Silahlı Kuvvetleri’nde rahatsızlık yarattığı açık biçimde gözleniyor.
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının dün Meclis Başkanı Bülent Arınç’ı ziyaretlerini 2.5 - 3 dakika ile sınırlı tutmalarının, bu rahatsızlığın dışa vurumu olduğunu söyleyebiliriz.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta heyeti Arınç’ın Cumhurbaşkanı’nı türbanlı eşi ile uğurlamaya gelmesini ilk günden konulan bir siyasi tavır olarak görüyor. Askerler, bu görüntünün özellikle yaratıldığı düşüncesini taşıyorlar.
Ancak komutanlar duydukları rahatsızlığa tepki gösterirken, çok dikkatli ve ölçülü olmaya da özen gösteriyorlar. Protokol ve nezaket kurallarına uyarak ancak tepkili olduklarını da hissettirerek davranıyorlar. Meclis Başkanı’nı ziyaret biçimleri bunun örneklerinden biri.
Protokol, gelenek ve nezaket gereği ziyareti gerçekleştiriyorlar ama bunu çok istekli yapmadıklarını da yansıtıyorlar.
Askerlerin, TBMM Başkanı’nı ziyaretleri millete ve onun en üst düzeyde temsil edildiği makama saygının gereği olarak gerçekleştiriliyor.

Yazının Devamı

Yalçınbayırın anayasa yaklaşımı

29 Kasım 2002

Avrupa Birliğinin beklentilerine uygun olarak çeşitli yasalarda 36 maddelik değişiklik öngören paket, taslak haline getirildi. Bu arada AKP hükümeti, yeni bir anayasa projesini de gündeme taşıdı.Hükümetin ve AKPnin en çok eleştiri aldığı konulardan biri de yeni anayasa projesi oldu. CHP lideri Baykal ve bazı sivil toplum kuruluşları kuşkularını dile getirerek, AKPnin sandalye üstünlüğüne dayalı yeni bir anayasa yapmaya girişmesini eleştirdiler.AKPnin anayasa ve diğer hukuk alanındaki çalışmalarını koordine eden Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayırla bu konuyu konuştuk.Yalçınbayır, Türkiyenin yeni bir anayasaya olan ihtiyacının bütün kesimlerce kabul edildiğini, olağanüstü bir dönemde hazırlanmış anayasanın çağdaş bir nitelik taşımadığını ve aksayan yönlerinin de 20 yıllık uygulamada ortaya çıktığını belirtti.Yalçınbayır, eleştirileri yanıtlarken, AKPnin tek başına bir anayasa hazırlama niyetinde olmadığını da kaydetti. Anayasaların kurucu hükümler taşıyan temel metinler ve toplumsal uzlaşmayla yapılması gereken bir düzenleme olduğunun bilincinde olduklarını vurgulayan Yalçınbayır, izleyecekleri yöntemi şöyle açıkladı:"Anayasa elbette toplumsal uzlaşma ile yapılması gerekir.

Yazının Devamı

Yalçınbayır’ın anayasa yaklaşımı

29 Kasım 2002


<#comment>58.hükümet, 12 Aralık Kopenhag zirvesi nedeniyle işe hukuk alanından başladı.
Avrupa Birliği’nin beklentilerine uygun olarak çeşitli yasalarda 36 maddelik değişiklik öngören paket, taslak haline getirildi. Bu arada AKP hükümeti, yeni bir anayasa projesini de gündeme taşıdı.
Hükümetin ve AKP’nin en çok eleştiri aldığı konulardan biri de yeni anayasa projesi oldu. CHP lideri Baykal ve bazı sivil toplum kuruluşları kuşkularını dile getirerek, AKP’nin sandalye üstünlüğüne dayalı yeni bir anayasa yapmaya girişmesini eleştirdiler.
AKP’nin anayasa ve diğer hukuk alanındaki çalışmalarını koordine eden Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır’la bu konuyu konuştuk.
Yalçınbayır, Türkiye’nin yeni bir anayasaya olan ihtiyacının bütün kesimlerce kabul edildiğini, olağanüstü bir dönemde hazırlanmış anayasanın çağdaş bir nitelik taşımadığını ve aksayan yönlerinin de 20 yıllık uygulamada ortaya çıktığını belirtti.
Yalçınbayır, eleştirileri yanıtlarken, AKP’nin tek başına bir anayasa hazırlama niyetinde olmadığını da kaydetti. Anayasaların kurucu hükümler taşıyan temel metinler ve toplumsal uzlaşmayla yapılması gereken bir düzenleme olduğunun bilincinde

Yazının Devamı

Yolsuzluk ve yoksulluk

28 Kasım 2002

3 Kasım seçim sonuçlarında bu beklentinin büyük payı olduğu da gerçektir.Türkiyenin yaşadığı iki büyük ekonomik krizin nedenleri arasında "yolsuzluk ekonomisi"nin bulunduğu da biliniyor.Bir önceki hükümet döneminde başlatılan yolsuzlukla mücadele konusunda önemli mesafe alındığı, ancak, belirli aşamalarda bu mücadelenin durdurulduğu, dondurulduğu, etkisizleştirildiği de doğrudur. Bu durum, yolsuzluk mücadelesinin siyasi ve ticari güç odaklarına çarptığı noktalarda ortaya çıkmıştır. Çarpılan noktalar o kadar güçlü çıkmıştır ki, yolsuzlukla mücadelede mesafe alan bakanlar ve yöneticiler bu görevlerinde kalamamışlardır.Şimdi yeni hükümetin, bu noktalara çarpsa da yolsuzlukla mücadeleyi etkin şekilde başlatması ve sonuna kadar sürdürmesi gerekiyor. AKP hükümetinin sandalye sayısı bunun için yeterli olduğu gibi tek parti hükümeti olmanın kolaylığı bu mücadelede yardımcı olacaktır.Siyaset - ticaret ilişkisinin oluşturduğu güç odaklarıyla mücadele etmek için dokunulmazlık zırhının siyasetten de, bürokrasiden de, mafyadan da çıkarılması gerekmektedir. Ancak, hükümetin ilk önce el atacağı düşünülen dokunulmazlık konusunda isteksiz davranması ve ayak sürümesi bu konuda toplumdaki umut ve

Yazının Devamı

Yolsuzluk ve yoksulluk

28 Kasım 2002


<#comment>Toplumun yeni hükümetten beklentisinin, "yolsuzluk ve yoksullukla mücadele" olduğu saptaması doğrudur.
3 Kasım seçim sonuçlarında bu beklentinin büyük payı olduğu da gerçektir.
Türkiye’nin yaşadığı iki büyük ekonomik krizin nedenleri arasında "yolsuzluk ekonomisi"nin bulunduğu da biliniyor.
Bir önceki hükümet döneminde başlatılan yolsuzlukla mücadele konusunda önemli mesafe alındığı, ancak, belirli aşamalarda bu mücadelenin durdurulduğu, dondurulduğu, etkisizleştirildiği de doğrudur. Bu durum, yolsuzluk mücadelesinin siyasi ve ticari güç odaklarına çarptığı noktalarda ortaya çıkmıştır. Çarpılan noktalar o kadar güçlü çıkmıştır ki, yolsuzlukla mücadelede mesafe alan bakanlar ve yöneticiler bu görevlerinde kalamamışlardır.
Şimdi yeni hükümetin, bu noktalara çarpsa da yolsuzlukla mücadeleyi etkin şekilde başlatması ve sonuna kadar sürdürmesi gerekiyor. AKP hükümetinin sandalye sayısı bunun için yeterli olduğu gibi tek parti hükümeti olmanın kolaylığı bu mücadelede yardımcı olacaktır.
Siyaset - ticaret ilişkisinin oluşturduğu güç odaklarıyla mücadele etmek için dokunulmazlık zırhının siyasetten de, bürokrasiden de, mafyadan da çıkarılması

Yazının Devamı

Arınçtan izlenimler

27 Kasım 2002

Arınç klasik tipte bir siyasetçi değil. Doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan çekinmeyen bir karaktere sahip. Lider sultasına girerek, ona yaranmaya çalışarak politika yapanlardan farklı. Üniversite yıllarından beri aktif politikanın içinde olmasına karşın bugüne kadar bakanlık sıralarında görmeyişimizin nedeni belki de bu özelliği... TBMM Başkanı Bülent Arınçla yaptığımız görüşmeden izlenimler aktaralım... Sözünü sakınmıyor "Ben siyasette belli yerleri amaçlayarak çalışmış bir insan değilim. Ben bir hizmet insanıyım. Söylerim, söylediğimin arkasından giderim ve bana neye mal olursa olsun, bununla iftihar ederim. Ben Erbakanın yanında onun yandaşlarına ortak olsaydım, 40 defa bakan olurdum, 50 defa genel başkan olurdum. Tayyip Erdoğanın yanında yanlışlara ortak olsaydım bu noktalarda bulunmazdım. Benim arkamda bıraktığım iz söylediğim sözlerdir." Yanlışı lider de yapsa, bunu söylemekten çekinmediğini, öğrencilik yıllarından beri birlikte siyaset yaptığı Erbakan Hocadan örnek vererek şöyle diyor: Erbakanın yanlışını gördü Bu yanlışlar nedeniyle Erbakan Hocadan ayrı Tayyip Erdoğanla, Abdullah Gülle AKP hareketini başlattıklarını anımsatıyor. Erbakanla Erdoğanı aynı kefeye

Yazının Devamı

Arınç’tan izlenimler

27 Kasım 2002


<#comment>TBMM Başkanı Bülent Arınç’la yaptığımız görüşmeden izlenimler aktaralım...
Arınç klasik tipte bir siyasetçi değil. Doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan çekinmeyen bir karaktere sahip. Lider sultasına girerek, ona yaranmaya çalışarak politika yapanlardan farklı. Üniversite yıllarından beri aktif politikanın içinde olmasına karşın bugüne kadar bakanlık sıralarında görmeyişimizin nedeni belki de bu özelliği...

Yanlışı lider de yapsa, bunu söylemekten çekinmediğini, öğrencilik yıllarından beri birlikte siyaset yaptığı Erbakan Hoca’dan örnek vererek şöyle diyor:
"Ben siyasette belli yerleri amaçlayarak çalışmış bir insan değilim. Ben bir hizmet insanıyım. Söylerim, söylediğimin arkasından giderim ve bana neye mal olursa olsun, bununla iftihar ederim. Ben Erbakan’ın yanında onun yandaşlarına ortak olsaydım, 40 defa bakan olurdum, 50 defa genel başkan olurdum. Tayyip Erdoğan’ın yanında yanlışlara ortak olsaydım bu noktalarda bulunmazdım. Benim arkamda bıraktığım iz söylediğim sözlerdir."

Yazının Devamı

Baykaldan Erdoğana

26 Kasım 2002

Baykal, dün, yapacağı konuşma üzerinde çalıştı.CHP liderinin bugün bir çıkış yapacağını söyleyebiliriz. Baykal, AKP lideri Tayyip Erdoğan ve hükümet programını eleştirirken, dokunulmazlık, yeni Anayasa, türban üzerinde özellikle duracak.CHP lideri Baykalla dün konuştuk.Önce milletvekilliği dokunulmazlığını sorduk.Değerlendirmesi şu oldu:- Sayın Erdoğan, milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılması için söz vermişti. Şimdi kaçıyor. Bir yıl sonra, diyor. Bu olmaz. En son televizyona birlikte çıkmıştık. Orada da bana destek verdi, halka söz verdi. İlk işlerinden birinin bu olacağını söyledi. Şimdi sözünü tutmayacağını açıkça söyledi. O zaman nerede kaldı yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, hukukun üstünlüğü söylemi. Nerede kaldı siyaseti temizleme vaadi. Ben bu konuda Sayın Erdoğanı daha ilk görüşmemizde uyardım.- Sayın Erdoğan dokunulmazlık konusunu bir yıl ertelemekle ne amaçlıyor olabilir?- Benim aklıma gelen haklarında soruşturma yürütülen, dava açılmış bulunanları korumaya çalışıyor. Buna kendisi ve İstanbul Belediyesinde birlikte çalıştığı ve Meclise taşıyıp, bazılarını bakan yaptığı arkadaşları var.- Ancak Sayın Erdoğan milletvekili değil. Dokunulmazlığı yok?- Şimdilik

Yazının Devamı