(B) planı...

12 Aralık 2002


<#comment>Türkiye’nin, Kopenhag ve sonrasında nasıl bir yol izleyeceğine ilişkin son kararların önceki gün yapılan Çankaya zirvesinde kesinleştirildiğini söyleyebiliriz. Bu zirvede alınan kararlar KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’la da temas edilerek şekillendi.
Başbakan Gül, Kopenhag’a bu kararlarla gitti.
Türkiye, Kopenhag’da çıkabilecek sonuçlara göre seçenekli bir hazırlık yapmış durumda...
Kopenhag’da sorun Kıbrıs’ta düğümleniyor. Bu nedenle Ankara da Kıbrıs’a odaklı seçenekli politikalarını belirledi. Başbakan Gül, bu seçeneklere göre tavır alacak.
1- Türkiye’ye 2003 içinde bir tarih verilmesi ve Güney Kıbrıs’ın, Ada’nın tümünü kapsar şekilde "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla Birliğe alınmaması, Ankara’nın ilk tercihi.
2- Eğer Güney Kıbrıs, "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla Birliğe alınırsa, bu durumda AB ülkelerine NOTA verilerek Türkiye’nin bu kararı tanımadığı, hukuki bulmadığı, bu kararın Londra ve Zürih anlaşmalarına aykırı olduğu kayda geçirilecek ve Türkiye ile KKTC’nin entegrasyonuna yönelinecek.

Yazının Devamı

Gülden 2005e ret

11 Aralık 2002

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Gülü ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökü Çankayaya davet etti. Zirvede, son bir durum değerlendirmesi yapıldı.Zirveden sonra Başbakan Gülle konuştuk ve sorduk:- AB, Türkiye için 2005 tarihini telaffuz etti. Çankayada değerlendirme yaptınız. Kopenhagda nasıl bir tavır sergileyeceksiniz?- 2005 tarihini kabul etmemiz mümkün değil. Bu tarihe kesinlikle ret, diyoruz. Yarın (bugün) Kopenhagda yapacağım görüşmelerde de bunu açık ve kesin olarak ifade edeceğim.- Türkiyenin kabul edebileceği tarih ne olur? Örneğin 2004 olabilir, diyenler var. Siz ne diyeceksiniz?- Biz 2003ün sonuna kadar bir tarih verilmesinde ısrarlıyız. 2004 de bizim için geç bir tarihtir. ABde genişleme olduktan sonra artık bu iş olmaz. 27 ülkeyle pazarlık edecekseniz, Türkiye hakkında 27 ülke karar verecek. Her biri AB kaynaklarının paylaşımı için kendi taleplerini öne çıkaracaklar. Böyle bir durum bu iş olmayacak anlamına gelir. Bu bakımdan biz 2003te ısrar edeceğiz.Kimse bize Kopenhag kriterlerini yerine getirmediniz diyemez. Yarın (bugün) belki yeni yasa paketini de yanıma alıp Kopenhaga gitmiş olacağım. Belki de bu kadar hızlı olacağımızı beklemiyorlardı. Biz açık,

Yazının Devamı

Gül’den 2005’e ret

11 Aralık 2002


<#comment>Başbakan Abdullah Gül, Kopenhag’a gitmeden önce dün Çankaya Köşkü’nde son bir zirve yapıldı.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Gül’ü ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ü Çankaya’ya davet etti. Zirvede, son bir durum değerlendirmesi yapıldı.
Zirveden sonra Başbakan Gül’le konuştuk ve sorduk:
- AB, Türkiye için 2005 tarihini telaffuz etti. Çankaya’da değerlendirme yaptınız. Kopenhag’da nasıl bir tavır sergileyeceksiniz?
- 2005 tarihini kabul etmemiz mümkün değil. Bu tarihe kesinlikle ret, diyoruz. Yarın (bugün) Kopenhag’da yapacağım görüşmelerde de bunu açık ve kesin olarak ifade edeceğim.
- Türkiye’nin kabul edebileceği tarih ne olur? Örneğin 2004 olabilir, diyenler var. Siz ne diyeceksiniz?

Yazının Devamı

Ortak tavır

10 Aralık 2002

ABden gelen olumsuz sinyallere karşı geliştirilen ortak tavrı şöyle özetleyebiliriz:Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kopenhaga gitmiyor. Sezer, bu kararı, Chirac - Schröder görüşmesinden sonra 2005 tarihinin telaffuz edilmesi üzerine aldı. Ayrıca AB Dönem Başkanı Danimarkanın Başbakanı Rasmussenden gelen mesajlar da Sezerin bu kararı almasında etkili oldu. Sezer, Kopenhaga gitmeyerek soğuk bir tavır geliştiriyor ve bir çeşit baskı uyguluyor.Sezerin bu kararını CHP lideri Deniz Baykal da paylaştı. Baykal, Kopenhaga gitmeme kararı alarak, Sezerin baskısını güçlendirmeye çalışıyor.Oysa, bir ay önce olumlu bir hava eserken Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Gül ve CHP lideri Baykalın Kopenhaga birlikte gitmesi düşünülüyordu. ABden gelen olumsuz hava üzerine bir tepki olarak bundan vazgeçildi.İkinci ortak tavır ise Başbakan Gül ile CHP lideri Baykalın dünkü görüşmelerinde ortaya çıktı. Başbakan Gül, Kopenhaga gitmeden önce, Baykala, "Muhalefetin desteğini de arkamızda görmek istiyoruz" dedi. Baykalın buna yanıtı, "Bundan kuşku duymayın, desteğimiz arkanızdadır. Dış politika ve ekonomi konusunda anlayışımız budur" yanıtını verdi. Baykal, AB konusunda Gül ve Erdoğanın geldiği noktanın

Yazının Devamı

Ortak tavır

10 Aralık 2002


<#comment>Kopenhag zirvesi öncesinde, Cumhurbaşkanı, hükümet ve muhalefetin, AB’ye karşı "ortak tavır" geliştirdiklerini söyleyebiliriz.
AB’den gelen olumsuz sinyallere karşı geliştirilen ortak tavrı şöyle özetleyebiliriz:
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kopenhag’a gitmiyor. Sezer, bu kararı, Chirac - Schröder görüşmesinden sonra 2005 tarihinin telaffuz edilmesi üzerine aldı. Ayrıca AB Dönem Başkanı Danimarka’nın Başbakanı Rasmussen’den gelen mesajlar da Sezer’in bu kararı almasında etkili oldu. Sezer, Kopenhag’a gitmeyerek soğuk bir tavır geliştiriyor ve bir çeşit baskı uyguluyor.
Sezer’in bu kararını CHP lideri Deniz Baykal da paylaştı. Baykal, Kopenhag’a gitmeme kararı alarak, Sezer’in baskısını güçlendirmeye çalışıyor.
Oysa, bir ay önce olumlu bir hava eserken Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Gül ve CHP lideri Baykal’ın Kopenhag’a birlikte gitmesi düşünülüyordu. AB’den gelen olumsuz hava üzerine bir tepki olarak bundan vazgeçildi.
İkinci ortak tavır ise Başbakan Gül ile CHP lideri Baykal’ın dünkü görüşmelerinde ortaya çıktı. Başbakan Gül, Kopenhag’a gitmeden önce, Baykal’a, "Muhalefetin desteğini de arkamızda görmek istiyoruz" dedi. Baykal’ın buna

Yazının Devamı

Baykaldan destek

5 Aralık 2002

Dışişleri Bakanı Yaşar Yakışın, "Eğer gereklilik doğarsa ABD ile işbirliğine girer, hava sahası ve üsleri kullandırırız" sözlerinin, Genelkurmay, Dışişleri ve Başbakanlıktan yapılan açıklamalarla, üç koldan, geri alınmaya çalışılsa da gerçeği ifade ettiği açık.Wolfowitzin, Ankaradan ayrılırken, askeri planlama anlaşmasına varıldığını, sırada hangi üs ve tesislerin kullanılacağının belirlenmesinin bulunduğunu, hatta bu üslerin standartları için yatırım yapılabileceğini açıklaması da Yakışı doğrular nitelikteydi.Bu havaya ilk sert tepki DSP lideri Ecevitten geldi. Ecevit, Ankaranın bir kargaşa içinde savaşa sürüklendiğini düşünüyor. Türkiyenin bütün havaalanları ve limanlarıyla kendini ilgilendirmeyen bir savaşa seferber edildiğini belirtiyor. Bu savaşın ekonomiye çok büyük zarar vereceğini belirterek, Ankaranın tutumuna karşı çıkıyor.CHP lideri Deniz Baykal ise Wolfowitz ve Grossmanla yaptığı görüşmede, iktidarın dikkat çektiği konular ve Ankaranın taleplerine destek olacak bir tutum takınmış görünüyor.Baykalın, siyasetten Dışişlerinin ağır topları olan CHP milletvekilleri Şükrü Elekdağ, İnal Batu, Onur Öymen ile Kemal Dervişle birlikte görüştüğü Wolfowitze verdiği mesajları şöyle

Yazının Devamı

Baykal’dan destek

5 Aralık 2002


<#comment>ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’in neşesine bakılırsa Ankara’dan istediğini almış gibi görünüyor.
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın, "Eğer gereklilik doğarsa ABD ile işbirliğine girer, hava sahası ve üsleri kullandırırız" sözlerinin, Genelkurmay, Dışişleri ve Başbakanlık’tan yapılan açıklamalarla, üç koldan, geri alınmaya çalışılsa da gerçeği ifade ettiği açık.
Wolfowitz’in, Ankara’dan ayrılırken, askeri planlama anlaşmasına varıldığını, sırada hangi üs ve tesislerin kullanılacağının belirlenmesinin bulunduğunu, hatta bu üslerin standartları için yatırım yapılabileceğini açıklaması da Yakış’ı doğrular nitelikteydi.
Bu havaya ilk sert tepki DSP lideri Ecevit’ten geldi. Ecevit, Ankara’nın bir kargaşa içinde savaşa sürüklendiğini düşünüyor. Türkiye’nin bütün havaalanları ve limanlarıyla kendini ilgilendirmeyen bir savaşa seferber edildiğini belirtiyor. Bu savaşın ekonomiye çok büyük zarar vereceğini belirterek, Ankara’nın tutumuna karşı çıkıyor.
CHP lideri Deniz Baykal ise Wolfowitz ve Grossman’la yaptığı görüşmede, iktidarın dikkat çektiği konular ve Ankara’nın taleplerine destek olacak bir tutum takınmış görünüyor.
Baykal’ın, siyasetten

Yazının Devamı

Türkiyenin ABDye koşulları

4 Aralık 2002

Gündemde Irak, AB, Kıbrıs ve Türk ekonomisi var...Wolfowitz ve Grossmanın geniş yelpazeli temaslarında Irak konusunun ön planda olduğunu söyleyebiliriz.Amerikalıların, Iraka Kuzeyden müdahaleyi esas alan yeni savaş senaryosuna yanıt aradıkları belirtiliyor. Türk yetkililere ABD ve Ankarada daha önce yansıtıldığı kaydedilen Iraka müdahale senaryosu, Türkiyenin desteğine dayanıyor. Iraka Türkiye sınırından kara operasyonu öngören bu plan gereğince 10 kadar havaalanı ve Akdeniz limanlarının bildirimsiz kullanılması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin asker desteği vermesini içerdiği seslendiriliyor.Wolfowitz ve Grossmanın dünkü temaslarında Ankaranın yansıttığı hava, sorunun askeri müdahale olmaksızın çözülmesinden yana olmakla birlikte, zorunluluk halinde Türkiyenin ekonomik kaybının karşılanması ve Kuzey Irakla ilgili askeri ve siyasi güvenliğinin garanti altına alınması konularında yoğunlaştığını belirtebiliriz.Kuzey eksenli bir müdahale olması halinde ABDnin taleplerinin karşılanması için Ankaranın öne sürdüğü koşullar neler?Bu koşulları şöyle sıralayabiliriz:1- Kuzey eksenli savaş ortamının yaratacağı kayıpların Türkiyeye tahmini maliyeti 20 - 25 milyar dolar olarak hesaplanmış

Yazının Devamı