Partileri bu yönteme iten yüzde 10luk ülke barajı...Yüzde 10a yakın bir seçim desteğine sahip olup da barajı kıl payı aşamayan partiler kendilerini güvenceye almak için yüzde kaç olursa olsun oy getirecek küçük partilerle pazarlığa oturmuş durumdalar.Bu Türk siyasetinde garip bir görüntü yaratıyor.Seçmen desteği bindelerle ifade edilen partilerin bile değeri birden bire artıyor. Kendi başına seçime girse yüzde 1 oy alamayacak partiler, yüzde 10a yakın partilerin baraj korkusundan yararlanarak Meclise giriyorlar. Hem de güçlerinin çok üzerinde bir milletvekili sayısıyla.Yüzde 10u kıl payı geçemeyen partilerin Mecliste temsil edilmeyişleri ne kadar çarpık bir durumsa, yüzde 1 - 2yi zor yakalayan partilerin Mecliste gerçek güçlerinin çok üzerinde temsil edilmeleri de aynı oranda çarpık bir durum.Çarpıklık sadece temsilde değil...Bu tablo ilkeleri de çarpık hale getiriyor. İlkesizliği öne çıkarıyor.Yan yana gelemeyecek partiler arasında ittifak arayışlarına tanık oluyoruz. O zaman siyasi düşüncenin, parti programının, dünya görüşünün anlamı da ortadan kalkıyor.Seçimde işbirliği, güçbirliği, ittifak, koalisyondan çok farklı bir olaydır. Seçimde ittifak, seçim sonrasında koalisyondan
<#comment>#comment>Siyasi partiler arasında ittifak görüşmeleri devam ediyor. Yasalar ittifaka izin vermediği için yapılacak işlem bir partinin listesinden diğer parti adaylarının da seçime girmesi...
Partileri bu yönteme iten yüzde 10’luk ülke barajı...
Yüzde 10’a yakın bir seçim desteğine sahip olup da barajı kıl payı aşamayan partiler kendilerini güvenceye almak için yüzde kaç olursa olsun oy getirecek küçük partilerle pazarlığa oturmuş durumdalar.
Bu Türk siyasetinde garip bir görüntü yaratıyor.
Seçmen desteği bindelerle ifade edilen partilerin bile değeri birden bire artıyor. Kendi başına seçime girse yüzde 1 oy alamayacak partiler, yüzde 10’a yakın partilerin baraj korkusundan yararlanarak Meclis’e giriyorlar. Hem de güçlerinin çok üzerinde bir milletvekili sayısıyla.
Yüzde 10’u kıl payı geçemeyen partilerin Meclis’te temsil edilmeyişleri ne kadar çarpık bir durumsa, yüzde 1 - 2’yi zor yakalayan partilerin Meclis’te gerçek güçlerinin çok üzerinde temsil edilmeleri de aynı oranda çarpık bir durum.
"Tabii, kurslar Kürtçeyle sınırlı değil. Talep olursa diğer dil ve lehçelerde kurs açılacak. Örneğin, Pomakça, Lazca, Çerkesçe gibi. Talebe bağlı olacağız. Talep olursa o dil ve lehçelerde de aynı kural ve koşullarla kurs açılabilecek."Dil kursu böylece düzenlenmiş oldu.Peki televizyon yayını nasıl düzenlenecek? Kürtçe ve diğer dil ve lehçelerde televizyon ve radyo yayını nasıl yapılacak?Bu konudaki yetkili organ RTÜK...RTÜK Başkanı Fatih Karaca, bu alandaki çalışmalar hakkında dün sorularımızı yanıtlarken şu bilgileri aktardı:"Biz çalışmalarımızı başlattık. Bir yönetmelikle yayın usul ve esaslarını belirleyeceğiz. Bu amaçla ilgili kuruluşlara yazı yazdık. Görüşlerini topluyoruz. Türkçeden farklı dil ve lehçelerde televizyon yayını duyarlı bir konu. Birçok yönü var. İstismar edilmemesi gerekiyor. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MİT gibi kuruluşların görüşlerini alacağız. Ortaya çıkacak bilgileri ve görüşleri değerlendirerek yayını düzenleyecek yönetmeliği hazırlayacağız."- Kürtçe yayını TRT mi yapacak?- Yasada böyle bir sınırlama yok. Kararı RTÜK verecek. Kurul değerlendirip karara bağlayacak. Yayının
<#comment>#comment>Kürtçe dil kursunu içerecek şekilde Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan yönetmeliğe son şekli verildi. Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin, yönetmeliği imzalayarak yürürlüğe koyacak. Bakan Tekin, dünkü görüşmemizde şu bilgiyi de aktardı:
"Tabii, kurslar Kürtçeyle sınırlı değil. Talep olursa diğer dil ve lehçelerde kurs açılacak. Örneğin, Pomakça, Lazca, Çerkesçe gibi. Talebe bağlı olacağız. Talep olursa o dil ve lehçelerde de aynı kural ve koşullarla kurs açılabilecek."
Dil kursu böylece düzenlenmiş oldu.
Peki televizyon yayını nasıl düzenlenecek? Kürtçe ve diğer dil ve lehçelerde televizyon ve radyo yayını nasıl yapılacak?
Bu konudaki yetkili organ RTÜK...
RTÜK Başkanı Fatih Karaca, bu alandaki çalışmalar hakkında dün sorularımızı yanıtlarken şu bilgileri aktardı:
Yönetmeliğin tam adı şöyle:"Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçeleri Öğrenmeleri İçin Açılacak Özel Kurslar Yönetmeliği."Yönetmelik, bütün kursları düzenliyor ama taşıdığı siyasi anlam nedeniyle en çok merak edilen, Kürtçe kursların nasıl düzenleneceği. Türkiyede Kürtçe kurs dönemi bugün başlıyor. Uzun siyasi tartışmalar sonrasında Avrupa Birliği paketi içinde yapılan yasal düzenlemeden sonra harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı, Kürtçe dahil farklı dil ve lehçelerde kurs açılmasına ilişkin yönetmeliği tamamladı. Yabancılar kursa gidemeyecek Türkiyede Kürtçe öğretmeni yok. Üniversitelerde böyle bir bölüm de yok. Bu durumda Kürtçe kurslarını kimler verebilecek?Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekinle dün, hazırladığı yönetmelik ve Kürtçe kursları konuştuk. Yönetmelik, bugün, Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin, insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Ali Doğan, Adalet Bakanı Aysel Çelikel ve İçişleri Bakanı Muzaffer Ecemişin katılacağı bir toplantı sonrasında imzalanacak ve yürürlüğe girecek. Yönetmeliği imzalamaya Milli Eğitim Bakanı Tekin yetkili.Tekin, "ortak aklın fırını daha iyidir" diyerek, bugün, bakan arkadaşlarının düşüncelerini ve önerilerini dinledikten sonra, yönetmeliğe
<#comment>#comment>Türkiye’de Kürtçe kurs dönemi bugün başlıyor. Uzun siyasi tartışmalar sonrasında Avrupa Birliği paketi içinde yapılan yasal düzenlemeden sonra harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı, Kürtçe dahil farklı dil ve lehçelerde kurs açılmasına ilişkin yönetmeliği tamamladı.
Yönetmeliğin tam adı şöyle:
"Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçeleri Öğrenmeleri İçin Açılacak Özel Kurslar Yönetmeliği."
Yönetmelik, bütün kursları düzenliyor ama taşıdığı siyasi anlam nedeniyle en çok merak edilen, Kürtçe kursların nasıl düzenleneceği.
Yönetmeliğin isminden de anlaşıldığı gibi Kürtçe kurslara sadece Türk vatandaşları gidebilecek. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar, bu kurslara katılamayacak.
Bu üç kararın birini Anayasa Mahkemesi, ikisini de Yüksek Seçim Kurulu verecek.Anayasa Mahkemesinin vereceği karar HADEPle ilgili. HADEPin kapatılmasına ilişkin dava Anayasa Mahkemesinde sürüyor. Yüksek Mahkeme, henüz karar vermedi. Bunun nedeni, HADEP hakkında Ankara ve Diyarbakır Devlet Güvenlik mahkemelerinde süren davalar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu davaları HADEPin kapatılması davasında delil olarak sunduğu için Anayasa Mahkemesi bu davaların sonuçlandırılmasını bekliyordu. Ancak, son yasal düzenlemeler karşısında bu davaların bazıları düştü, bazıları sonuçlandı, birkaç tanesi de devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, delil olarak sunulduğu için bu davaların bitip bitmediğini sık sık soruyor. Bu süreç iki yılı aşkın bir süre almış durumda.Anayasa Mahkemesi çevreleriyle yaptığımız görüşmeler, Yüksek Mahkemenin HADEPle ilgili tüm davaların sonuçlanmasını beklemeden de karar verilebileceği yönünde. Bu konuyu sonuçlandırmak için adli tatilin bittiği 5 Eylül tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bu konuyu gündemine alma eğilimi gösteriyor. Mahkeme heyeti toplanarak, mevcut delilleri değerlendirecek. Eğer Yüksek Mahkeme, eldeki delillerin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde hüküm
<#comment>#comment>Yakın gelecekte verilecek üç kritik karar 3 Kasım seçimlerini ve siyasi yaşamı etkileyecek önemde.
Bu üç kararın birini Anayasa Mahkemesi, ikisini de Yüksek Seçim Kurulu verecek.
Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar HADEP’le ilgili. HADEP’in kapatılmasına ilişkin dava Anayasa Mahkemesi’nde sürüyor. Yüksek Mahkeme, henüz karar vermedi. Bunun nedeni, HADEP hakkında Ankara ve Diyarbakır Devlet Güvenlik mahkemelerinde süren davalar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu davaları HADEP’in kapatılması davasında delil olarak sunduğu için Anayasa Mahkemesi bu davaların sonuçlandırılmasını bekliyordu. Ancak, son yasal düzenlemeler karşısında bu davaların bazıları düştü, bazıları sonuçlandı, birkaç tanesi de devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, delil olarak sunulduğu için bu davaların bitip bitmediğini sık sık soruyor. Bu süreç iki yılı aşkın bir süre almış durumda.
Anayasa Mahkemesi çevreleriyle yaptığımız görüşmeler, Yüksek Mahkeme’nin HADEP’le ilgili tüm davaların sonuçlanmasını beklemeden de karar verilebileceği yönünde. Bu konuyu sonuçlandırmak için adli tatilin bittiği 5 Eylül tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bu konuyu gündemine alma eğilimi gösteriyor. Mahkeme