Gül ve Şener'le kuracakları yeni partinin yapısı ve çizgisi üzerinde konuştuk.Gelenekçi kanadın sık sık gündeme getirdiği ve kamuoyunda da zaman zaman seslendirilen "bu kadroların ve hareketin nesi yeni" sorusuna yanıt aradık.Gül ve Şener'den bu soruya aldığımız yanıt, tek s"zcükle "normalleşme" olarak ifade edilebilir. "Normalleşme" neyi kapsıyor?Gül ve Şener'in yaklaşımı ş"yle "zetlenebilir:1- Yeni hareket, din ve din figürlerini "ne çıkaran, dini inanç ve duygulara hitap eden siyaset anlayışını esas alarak "rgütlenmeyecek ve bu tarz siyaseti eksen almayacak,2- Erbakan d"neminde g"rüldüğü, tek adam y"netimi kurmayacak, emir - komuta, sorgusuz sualsiz itaat anlayışıyla çalışmayacak,3- šst yapı sorunlarını değil, altyapı sorunlarını esas alarak siyaset yapacak. Programlarında, ekonomik sorunlar temel alınacak. İşsizlik, gelir dağılımı eşitsizliği, dengeli büyüme, refah paylaşımı, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik alanlarında iddialı bir program ortaya konulacak. Toplumun tümüne hitap eden bir s"ylem esas alınacak.4- Zıtlaşma ve cepheleşme politikasıyla taban tutmaya y"nelinmeyecek, aksine, uzlaşma yaklaşımı içinde ortak noktalar "ne çıkarılarak politika üretilecek.5-
<#comment>#comment>Fazilet Partisi'nin kapatılmasından sonra yeni bir partileşme hareketine girişen "yenilikçi"lerin önde gelen isimlerinden Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener, Milliyet'in konuğuydu.
Gül ve Şener'le kuracakları yeni partinin yapısı ve çizgisi üzerinde konuştuk.
Gelenekçi kanadın sık sık gündeme getirdiği ve kamuoyunda da zaman zaman seslendirilen "bu kadroların ve hareketin nesi yeni" sorusuna yanıt aradık.
Gül ve Şener'den bu soruya aldığımız yanıt, tek sözcükle "normalleşme" olarak ifade edilebilir.
"Normalleşme" neyi kapsıyor?
Gül ve Şener'in yaklaşımı şöyle özetlenebilir:
Paket hazırlanırken, bu yerleşim merkezlerindeki yapıların legal hale getirilmesinin "imar affı" anlamına geleceği gerekçesiyle itirazlar yapılmıştı. Bu itirazlar yerinde görülerek iç kaynak paketine imar affı alınmadı. ç kaynak paketinin en önemli ayaklarından birini Hazine arazileri üzerine inşa edilmiş semtler oluşturuyor. HEDEF: İMAR DÜZELTME Konuyu Maliye Bakanı Sümer Oral ve Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağanla konuştuk.İki bakanın verdiği bilgiye göre orman vasfını kaybetmiş alanları tanımlayan ve (2b) alanları olarak bilinen yerler arasında büyük yerleşim birimleri yer alıyor. Örneğin İstanbulda Sultanbeyli, Ümraniyenin bir bölümü, Beykozdaki Tokatköy gibi büyük yerleşim alanları bulunuyor. Ancak paket, 31 Aralık 1981 itibarıyla orman vasfını kaybettiği belirlenen yerlerdeki yerleşim birimlerinde bulunan yapılar için bir olanak içeriyor. Orman vasfını kaybetmiş alanlarda kurulan semtlerdeki yapı sahiplerine arsa payları satılacak ve tapu verilecek. Ancak bu imar affı niteliği taşımayacak. Bu işlem yapılırken imar affı değil, imar düzeltmesi yoluna gidilecek. ÇALIŞMALAR DENETLENECEK "Söz konusu yerleşim yerlerindeki arsa değerleri Milli Emlak, Tapu - Kadastro müdürlükleri ve
<#comment>#comment>
ç kaynak paketinin en önemli ayaklarından birini Hazine arazileri üzerine inşa edilmiş semtler oluşturuyor.
Paket hazırlanırken, bu yerleşim merkezlerindeki yapıların legal hale getirilmesinin "imar affı" anlamına geleceği gerekçesiyle itirazlar yapılmıştı. Bu itirazlar yerinde görülerek iç kaynak paketine imar affı alınmadı.
HEDEF: İMAR DÜZELTME
Ancak paket, 31 Aralık 1981 itibarıyla orman vasfını kaybettiği belirlenen yerlerdeki yerleşim birimlerinde bulunan yapılar için bir olanak içeriyor. Orman vasfını kaybetmiş alanlarda kurulan semtlerdeki yapı sahiplerine arsa payları satılacak ve tapu verilecek. Ancak bu imar affı niteliği taşımayacak. Bu işlem yapılırken imar affı değil, imar düzeltmesi yoluna gidilecek.
Başbakan, sağlığı ile ilgili s"ylentilerin spekülasyon amacıyla çıkarıldığını ve borsa üzerinde alet edildiği kanaatinde. Başbakan Bülent Ecevit, sağlığı ile ilgili olarak çıkarılan s"ylentiler ve bu s"ylentilerin piyasalar üzerinde yarattığı olumsuz etki nedeniyle çok üzgün. Anlaşılmaz spekülasyonlar "Borsayı altüst ettiler. ™ldüğüm yolunda haber çıkarttılar. Ben televizyona çıkıp "lmediğimi, bu haberlerin kasıtlı çıkarıldığını s"ylüyorum. Ama ona rağmen spekülasyonu sürdürüyorlar. Bunu o kadar ileri g"türdüler ki, televizyondaki konuşmamın banttan verildiğini bile s"ylediler. Canlı olarak katıldığım televizyon programının bant kaydı olduğu s"ylentisini yayarak, yine borsayla oynamış oldular. Tabii bu, sonuçta ülkeye çok büyük zarar veriyor. Bu spekülasyonlara son verilmesi lazım. Her gün basında konuşuyorum. Kameraların karşısında soruları yanıtlıyorum. Başbakanlığa geliş - gidiş saatlerim belli. Buna rağmen sağlığımla ilgili spekülasyon yapılmasını anlayamıyorum." Başbakan Ecevit, bu kaygı ve üzüntüsünü dünkü g"rüşmemizde ş"yle dile getirdi: IMF desteği sürüyor "Sayın K"hler'in mektubunun olumlu bir nitelik taşıdığını s"yleyebilirim. Bu mektup da g"steriyor ki, IMF'nin
<#comment>#comment>Başbakan Bülent Ecevit, sağlığı ile ilgili olarak çıkarılan söylentiler ve bu söylentilerin piyasalar üzerinde yarattığı olumsuz etki nedeniyle çok üzgün.
Başbakan, sağlığı ile ilgili söylentilerin spekülasyon amacıyla çıkarıldığını ve borsa üzerinde alet edildiği kanaatinde.
Başbakan Ecevit, bu kaygı ve üzüntüsünü dünkü görüşmemizde şöyle dile getirdi:
"Borsayı altüst ettiler. Öldüğüm yolunda haber çıkarttılar. Ben televizyona çıkıp ölmediğimi, bu haberlerin kasıtlı çıkarıldığını söylüyorum. Ama ona rağmen spekülasyonu sürdürüyorlar. Bunu o kadar ileri götürdüler ki, televizyondaki konuşmamın banttan verildiğini bile söylediler. Canlı olarak katıldığım televizyon programının bant kaydı olduğu söylentisini yayarak, yine borsayla oynamış oldular. Tabii bu, sonuçta ülkeye çok büyük zarar veriyor. Bu spekülasyonlara son verilmesi lazım. Her gün basında konuşuyorum. Kameraların karşısında soruları yanıtlıyorum. Başbakanlığa geliş - gidiş saatlerim belli. Buna rağmen sağlığımla ilgili spekülasyon yapılmasını anlayamıyorum."
Hatta Başbakan Ecevit'in, ""ne sürdükleri engelleri biz ortadan kaldırdıkça bir başka gerekçe "ne sürüyorlar" yaklaşımı içinde olması, IMF'nin son kararına hükümetin "kuşku" yla baktığını g"steriyor.Ecevit'in dün Bakanlar Kurulu'na yaptığı sunuşun ekseni de b"yleydi.Başbakan'ın Bakanlar Kurulu'na verdiği mesaj ş"yle "zetlenebilir:Telekom gerekçesini "ne sürdüler.O sorun ç"züldü.Bu kez Emlakbank, dediler...O da aşıldı.Genel olarak bankalar, dediler.İlgili tüm yasaları çıkardık, düzenlemeler yapıldı.Bu kez de faiz demeye başladılar.IMF'nin bu yaklaşım içinde olması, her gerekçe ortadan kalktıkça bir başkasını gündeme getirmesi, "Türkiye'ye destek" konusunda, "samimiyet ve güven" sorgulamasına neden oluyor.Aylarca Türkiye üzerinde "siyasi destek, samimiyet ve güven" sorgulaması yapan IMF, şimdi aynı "kuşku" ların kendisine y"neltilmesiyle karşı karşıya.Hükümetteki havanın bu olduğu rahatlıkla s"ylenebilir.Acaba IMF, tatmin edici olmayan gerekçeler "ne sürerek ne yapmak istiyor?Sorusu, siyasi çevrelerde sık tekrarlanmaya başladı.Bu arada Devlet Bakanı Kemal Derviş'in karşılaştığı her sorunda, büyük - küçük demeden IMF'yi devreye sokması da soru işaretlerine neden