7 milyon lira

29 Ağustos 1999


       Deprem bölgesine yardım yağıyor.
       İçerden, dışardan...
       Bu yardım yağmurunun bir damlası inci tanesi gibi parlıyordu.
       Birkaç ayakkabı boyacısı çocuk, kirli, küçük ellerini uzattılar görevlilere...
       7 milyon lira yardım yaptılar.
       Dün ayakkabı boyayarak kazandıkları 7 milyon lirayı depremzedeler için yardım fonlarından birine teslim ettiler.

Yazının Devamı

TAI'ye kulak verin

28 Ağustos 1999


       Deprem birçok kamu kurumunun yetersizliğini gün ışığına çıkardı.
       Türkiye felaket sonrasında bu kurumları masaya yatırmalıdır.
       Kızılay, sivil savunma gibi kurumların yeniden yapılandırılması gereği ortada.
       Deprem hantal, teknolojisi geri, hareket yeteneği zayıf kurumlarının yanı sıra, modern, teknolojisi ve müdahale yeteneği yüksek kurumlarını da gösterdi.
       Büyük felaket sırasında insanlarımızı umutsuzluğa sevk eden görüntüler arasında yeterince fark edilmeyen umut ışıkları da vardı.
       Örneğin, Körfez'i tehdit edecek boyutlarda yanan TÜPRAŞ'ın üzerine kara bulutlar arasından dalış yapan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nin (TAI) S - 2E yangın söndürme uçağı.

Yazının Devamı

Vergi...

27 Ağustos 1999


       Deprem nedeniyle hazırlanan ek vergi yasası Türkiye'nin mali dengelerini bozar mı?
       İzlemeye çalıştığı mali politikalara ters düşer mi?
       Taahhüt ettiği istikrar hedefinden uzaklaştırır mı?
       Maliye Bakanı Sümer Oral, bu soruların hepsini "aksine" diye yanıtlıyor:
       - Tam tersine ek vergi mali dengelerin bozulmaması için, mali politikanın yürütülebilmesi için ve nihayet istikrar programına ters düşmemek için gereklidir.
      "Vatandaşımızın" diyor "felaket için elinden gelen bütün yardımı yaptığını ve yapacağını biliyorum. Yurtdışı yardımların da süreceğine inanıyorum, ama devlet sorumluluğu bu çaptaki bir felaketi sadece zamanı ve miktarı belli olmayan yardımlara bel bağlayarak karşılayamaz."      Bakan Oral hareket noktalarının "devlet sorumluluğu ve ciddiyeti" olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor:

Yazının Devamı

Bir tuğla da...

26 Ağustos 1999


       Medya ortak bir kampanya başlattı:
      "Bir tuğla da siz koyun."
       Elbette...
       Bir tuğla da siz koyun.
       Bir tuğla da biz koyalım.
       Herkes bir tuğla koysun.

Yazının Devamı

MGK'nın sitemi

25 Ağustos 1999


       Milli Güvenlik Kurulu'nun "deprem" gündemli toplantısında hem asker hem de sivil kanattan bir "sitem" yükseliyor.
       Sitem medyaya dönük.
       Nedeni, "devlet"e ve "asker"e dönük eleştirilerin dozu.
       Devletin acz içinde kaldığı ve askerin harekete geçmekte geç kaldığına dönük eleştirilerin çok büyük çaptaki bir felaketle mücadele edenlerin moralini bozduğuna dikkat çekiliyor.
       Ayrıca eleştirilerin çoğunlukla haklı nedenlere dayanmadığı da hem askerlerce hem sivillerce dile getiriliyor.
       Medyanın abartılı haber ve yorumlarıyla bu havayı körüklediği ifade ediliyor.

Yazının Devamı

Ecevit'in yanıtları

24 Ağustos 1999


       Milli Güvenlik Kurulu çıkışında Başbakan Bülent Ecevit ile konuşuyoruz.
       İlk sorumuz, Sağlık Bakanı Osman Durmuş'la ilgili:
       - Sağlık Bakanı Durmuş'un açıklamaları tepkilere yol açtı. Siz de kendisiyle konuştunuz. Değerlendirmeniz nedir?
       - Sanıyorum Sayın Bakan'ın üslubundan kaynaklanan bir sorun oldu. Özellikle Amerikalılar'ın hastahane gemileriyle ilgili kırıcı bir üslup kullandı. Ben kendisine telefon ettim, `ABDliler'in gemilerine ihtiyacımız yok mu' diye sordum. O da durumu izah etti ve üsluptan kaynaklandığı anlaşıldı. Bu bakımdan bir sorun kalmadı. Hükümet düzeyinde bizimle ilgili olarak veya bize yansıtılmış bir problem yok.
       - Sayın Durmuş'un açıklamalarını tatmin edici buldunuz mu?
       - Sayın Durmuş bilgi verdi. Sağlıkla ilgili durumun iyi olduğunu, kapasitenin uygun olduğunu, boş yatak bulunduğunu, yeterli sayıda doktorun yoğun şekilde çalıştığını ifade etti ki bunları ben de gözledim. Sayın Durmuş'un vurgulamak istediği,

Yazının Devamı

Üç aşamalı plan

23 Ağustos 1999


       Büyük deprem felaketinin yaraları nasıl sarılacak?
       Hükümet nasıl bir projeksiyon öngörüyor?
       Makamında dün yaptığımız görüşmede Başbakan Ecevit'e bu soruları yöneltiyoruz.
       Ecevit, "üç aşamalı bir plan" öngördüklerini söylüyor ve şöyle açıklıyor:
      "1- Birinci aşamada depremzedelerin altyapı hizmetleri ve sağlıklı ortama kavuşturulmaları için çadırkentler kurulacak. Odalar Birliği'nin kiraladığı dört feribot kıyaya yanaştırılacak ve barınma yeri olarak kullanılacak.
       2- İkinci aşamada, kurtarma çalışmaları tamamlanır tamamlanmaz enkaz kaldırılacak, enkazın dökülebileceği yerler saptanacak ve kalıntılar temizlenecek. Bu çalışmayla birlikte deprem tehdidi en az olan yerlere prefabrik konutlar yapılacak. Prefabrik konut yapımı kış gelmeden en geç üç ay içinde tamamlanacak.

Yazının Devamı

Bir uyarı, bir öneri

22 Ağustos 1999


       Deprem sadece toprağı değil, kamu düzenini de sarsar.
       Otorite boşluğu yaratır.
       Deprem hırsızları, deprem zenginleri çıkar ortaya.
       Enkaz fareleri cirit atar.
       Bir soysuzluk türüdür bu.
       Bir yandan can kurtarmaya çalışanlar, bir yandan da bunlarla uğraşmak zorundadır maalesef.

Yazının Devamı