Anlaşıldı artık...

21 Ağustos 1999


       Felaketin büyüklüğü karşısında devletin hazırlıksız olduğu anlaşıldı.
       Sorumsuz müteahhitlerin, bunlara izin verenlerin yolaçabilecekleri facia da en ağır türüyle yaşandı, anlaşıldı.
       Eksikler, hatalar, yanlışlar bir bir ortaya döküldü.
       Hepsi anlaşıldı.
       Bu saptamaları hep yaptık, anlaşıldı...
       Bütün bunlar tek tek ele alınıp sonuna kadar irdelenmeli, sorumlular belirlenmeli, hak ettikleri cezalar mutlaka verilmeli.

Yazının Devamı

Yetkililere çağrı

20 Ağustos 1999


       Herkes deprem bölgelerine yardım için çırpınıyor.
       İnsanımız, liberal dünyanın "bireysel bencilliği"ne henüz ulaşmadığı için davranışlarına dayanışma duygusu hakim.
       Türk insanının eksikliği organizasyon.
       Bize yapılan başvuruların ortak noktası "nasıl yardımcı oluruz" sorusu...
       Bu soru da ortaya koyuyor ki, yardımların organizasyonu yeterli değil.
       Elimizdeki olanaklar tam bilinmiyor, bilinenler tam kullanılamıyor.

Yazının Devamı

Zihinlerde deprem

19 Ağustos 1999


       Deprem, Türkiye'yi çok şiddetli sarstı.
       Bireyiyle, toplumuyla, özel - resmi örgütleriyle, devletiyle bütün Türkiye'yi açığa kustu.
       En gelişmiş bölgesinde Üçüncü Dünya ülkeleri gibi binlerce ölüsü, onbinlerce yaralısıyla meydana sürdü Türkiye'yi...
       Saklanacak, gizlenecek, kandıracak, kandırılacak bir şey bırakmadı.
       Görüldü ki, Türkiye daha feodal bağları aşan toplumsallık düzeyinde değil.
       Görüldü ki, Türkiye'nin en örgütlü biçimi hala aile ve komşuluk bağları.

Yazının Devamı

Doğa ve insan

18 Ağustos 1999


       Doğa bazen öyle bir güçle gelir ki üzerinize, aklınızın yettiği yerde canınızı, canlarınızı kurtaramazsınız.
       Hele doğa, gücünün ölçüsünü daha önce vermemişse, insanın yapacağı fazla birşey yoktur.
       Doğa veya üstüne tapınıp "kader" demekten başka.
       Ama doğanın gücü hakkında fikriniz varsa...
       Ölçülerini daha önce size sızdırmışsa...
       O zaman insan aklının yettiği kadar o güce direnebilir.

Yazının Devamı

Genelkurmay'ın açıklaması ve Org. Bir

17 Ağustos 1999


       Yüksek Askeri Şur'a kararlarının belli olmasından sonra "hararetli" bir tartışma başladı.
       Bu tartışmalarda iki eğilim gözleniyor.
       Birincisi "28 Şubat kadrosunun tasfiye" edildiği tezini işleyen "şeriat" yanlısı eğilim.
       İkincisi de aynı kapıya çıktığı halde bunu "demokratlık" adı altında yapanların gösterdiği eğilim.
       Her iki eğilimin "ortak gayreti" Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir "çatışma" ve sonuçta "tasfiye" yaşandığı havası vermek.
       Yüksek Askeri Şur'a kararlarıyla bazı siyasi gelişmeler birlikte sunularak bu gayret güçlendirilmeye çalışılıyor.

Yazının Devamı

İşçi pazarında ölüm

16 Ağustos 1999


       Emeklilik yaşı Bursa'nın Hürriyet Mahallesi'ndeki "işçi pazarı"nda "para" eder mi ?
       Yok.
       Hiç kıymeti yoktur.
       Emeklilik yaşı işçinin sorunu.
       İşsizin değil.
       İşçi pazarında emeklilik yaşı yoktur.

Yazının Devamı

Ecevit: "Erbakan'ı kurtarmadım"

15 Ağustos 1999


      "Hayır" diyor Başbakan Ecevit, "Ben kimseyi kurtarmadım. Hükümetim de kurtarmadı."       Ekliyor:       "Sayın Erbakan kendisi ile ilgili bir hassasiyet olduğu için öyle bir yorum getiriyor."      Ecevit'e göre, "Erbakan kurtulmuş veya kurtarılmış" değil...
       Başbakan Ecevit dünkü görüşmemizde, "Benim Anayasa anlayışıma göre Sayın Erbakan'ın yasağı sürüyor" dedikten sonra şu değerlendirmeyi yapıyor:
      "Siyasi Partiler Yasası'nda Sayın Erbakan'la ilgili yapılmış bir düzenleme yok. Yapılan, 1995 Anayasa değişikliklerinden sonra hazırlanan uyum hükümlerinin yasalaşmasıdır. Bu hazırlık Refah Partisi'nin kapatılmasından, Sayın Erbakan'ın yasaklanmasından çok önce yapılmıştı ve aynen yasalaştı. Herhangi bir ek veya değişiklik yapılmadı."       Ecevit'in yaklaşımını benimseyenlere göre, Erbakan, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa'ya göre beş yıl süreyle yasaklandı. Anayasa'nın 69. maddesine göre yasaklandı, 84.

Yazının Devamı

Araç, gereç ve sekreter gözlükleri

14 Ağustos 1999


       Sosyal güvenlik reformunun eleştirilen bir yönü de sağlık hizmetleri.
       Reformun getirdiği yeni hüküm, "protez, araç ve gereç bedellerinin yüzde 20'si"nin sigortalı tarafından ödenmesini öngörüyor.
       Emeklilerde ise bu oran yüzde 10 olarak belirlenmiş.
       Sigortalının ödeyeceği katkı payının asgari ücretin 2.5 katından fazla olamayacağı hükmü de mevcut.
       Bu hükümlere dönük yoğun eleştiriler geldi.
       Hem çalışanlardan, hem emeklilerden, hem de doktorlardan.

Yazının Devamı