Maalesef öyle...
"Ben ve biz" diyenler galip geldi, "hepimiz" diyenler mağlup.
İnsanlık, "ben ve biz"in altını çizdi, "onlar"ın üstünü...
"Hepimiz"e kurulu ideolojiler, hayaller, rüyalar üçüncü binyılı göremeden uçup gitti.
"İçimizdeki hayvan"ı dizginlemek, terbiye etmek, ona gem vurmak mümkün olmadı. Geliştikçe gelişti. Her şeye hakim oldu. O küreselleşip büyüdükçe, insan ve insanlık yerelleşip küçüldü.
Savaş, terör, sömürü küreselleşti; paylaşmak, yardımlaşmak, dayanışmak küreselleşemedi...
Dil, din, ırk, cins dereleri, insanlık okyanusuna akıp, onu besleyemedi. Tersine, insanlık okyanusu, dil, din, ırk, cins derelerine akıp, onları besledi.
İnsanlık, "ben ve biz"e göre şekillendi.
Öyle kazandı, öyle harcadı, öyle savaştı, öyle yaşadı, öyle öldü.
Onlar...
İskelet halinde yaşayan büyükler, açlıktan ölen koca kafalı bebekler, okul yüzü görmemiş, hiç aşı olmamış çocuklar, güneşi hiç tanımamış kadınlar...
Onlar, hiç "ben ve biz" kavgasından daha önemli olamadılar.
Öne çıkamadılar...
Zenginliğin, teknolojinin gücü; kazanmaktan, savaşmaktan, öldürmekten başını alıp "onlar"a el uzatmadı.
Bu düzen hep yaşamı pahalılaştırıp, ölümü ucuzlattı.
İnsanlık, böyle ilerledi.
Tabii buna, "ilerleme", az zamanda çok daha fazla insan öldürebilen teknoloji "harikası" savaşlara, terör eylemlerine "medeniyet" denilebilirse...
İnsan ve insanlık, diline, dinine, ırkına, cinsine, sermayesine bakmadan, "ben ve biz" yumağı içinde, "onlar dahil hepimiz"e yer açmadıkça, kaç binyıl geçerse geçsin, bir arpa boyu ilerlemiş sayılmaz...
Galip ve mağlup değişmez...