Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ordu ve Giresun için fındık neyse, Rize için çay o...
Kent ekonomisi çaya ve Çay - Kur'a bakıyor. Kentle özdeşleşmiş kurum Çay - Kur. Rizeli olup da Çay - Kur'la ilgisi olmayan hemen hemen yok gibi. Ya Çay - Kur çalışanı, ya emeklisi, ya da annesi veya babası yahut kardeşi Çay -Kurlu...
Rize Çay - Kur'la nefes alıp Çay - Kur'la nefes veriyor.
Ekonomi dediğiniz bu kurumun etrafında dönüyor.
Doğal olarak selam verdiğiniz her kişi söze çay ve çay fiyatlarından başlıyor.
Ordu'da fındık için dinlediğimiz şikayetler, Rize'de çay için şöyle tekrarlanıyor:

Hesap yapınca anladık ki yanmışız
"Çaya verdiler 250 bin lira fiyat. İyi güzel! Biz bu kadarını da doğrusu beklemiyorduk. Önce 200 bin lira verilecek dendi. Halk buna alıştırıldı. Sonra 250 bin lira deyince insan bir sevindi. Sevindi ama hesabı yapana kadar. Hesap yapılınca anladık ki, yanmışız."
- Nasıl yanmışsınız?
- Şöyle; bu 250 bin lira 15 - 20 cent arası bir şey tutar. Oysa biz 65 - 70 cent fiyat aldığımızı biliriz. Hesap ortada. Yanmışız. Neden? Bak şimdi, 250 bin lira verdiler mi? Verdiler. Peki ben ne harcıyorum. Gübrenin fiyatı olmuş 200 - 225 bin lira zaten. Çık bunu. Kaldı mı, 25 - 50 bin lira kilo başına. Eee, bunun işçisi var, taşıması var, budaması var. Oraları da hesaplarsan cepten gidiyor. Yani içerdeyiz. Çayla uğraşmayalım daha iyi.
Anlayacağınız diyor Rizeli, "çay artık Rize'yi beslemiyor. Başka bir şey bulmamız lazım."

Kivi nedir, nasıl yetişir bilmeyiz
- Ne olabilir?
- Vallahi bir kivi falan dediler ama olmadı. Tutmadı burada. Zaten onu da tanımıyoruz. Nedir? Nasıldır? Nasıl yetişir, nasıl satılır, bilmeyiz. Zaten bugün fide eksen üç seneden önce de meyve vermiyor. O da yaramaz yani.
Rizeli de diğer Doğu Karadeniz illeri gibi umudunu üniversite açılmasına, yayla turizmine, Hopa - Batum demiryolunun açılmasına ve böylece ihracat merkezi oluşturulmasına bağlamış görünüyor.

Yılmaz - Erdoğan yarışı
Rize'de siyaset iki isim etrafında dolaşıyor. Biri ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, diğeri AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. İkisi de Rizeli.
Rize'de Mesut Yılmaz damgası görülüyor. Karadeniz sahil yolu inşaatı en göze çarpan yatırım olarak görünüyor. Rizelilerin aktardığına göre Yılmaz, "bu yol bitecek, vatandaş dozeri çalışır görecek" talimatı vermiş ve yol inşaatını her gün izlemiş. Yol, Doğu Karadeniz için kurtarıcı. Bölgeyi Rusya'ya, Orta Asya'ya açacak. İhracat üstünlüğü sağlayacak. Parklar, bahçeler, yollar Mesut Yılmaz adıyla anılıyor.
Ancak, Tayyip Erdoğan'a da ilgi büyük. Özellikle genç kuşak Tayyip Erdoğan'ı izliyor, savunuyor. Erdoğan da köyünde baba ocağını canlandırmaya karar vermiş. Köyünde ev yaptırmaya başlamış. Anlaşılıyor ki, Rize sıkı bir Yılmaz -Erdoğan yarışına hazırlanıyor.

Rize'ye İki yıldır Nataşa girmiyor
Bölgede ziyaret ettiğimiz diğer illerde sohbetin bir bölümünü mutlaka, dağılmış Sovyetler Birliği'nden gelen ve kamuoyunda "Nataşa" diye isimlendirilen bayanlar oluşturuyordu. Ancak, Rize'de çok farklı biçimde gündeme geldi. Rizeliler "gururlu" bir ifadeyle, "Rize'de Nataşa yoktur" dediler ve eklediler:
- Neden, dersen? Bir ara burada da çok vardı. Evde inek, kollarda bilezik kalmadı. Çok ev dağıldı. Bizim hanımlar çok şikayet ettiler. Berna Hanım da sağolsun, bu işle ilgilendi. Kesin talimat verdi. Emniyete, 'bunlar Rize'ye girmesin, bu sorunu halledin' dedi. Şimdi iki yıldır yoklar. Rize'de bu sorun çözülmüştür, Berna Hanım sayesinde. Buranın kadınları Berna Hanım'a şükür ediyorlar.
Berna Hanım, "Nataşa sorunu"nu çözmüş...
Bakalım Mesut Bey, çay ve Erdoğan sorununu çözebilecek mi?