KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, içeriden ve dışarıdan gelen baskıların yoğunlaştırılıp, "köşeye sıkıştırılmaya" çalışıldığı bir dönemde sınır kapılarını açarak Rum tarafının ezberini bozmuştu.
Sadece Rum tarafı değil, Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de Rum tarafına yakın çözüm için ağırlık koyanlar da şaşırmıştı.
Denktaş'ın attığı adım nedeniyle uzun süre bocalayan Rum yönetimi ile içerideki ve dışarıdaki destekçileri, kapılar açılırsa, "KKTC boşalır, herkes Rum tarafına kaçar" biçimindeki tezlerini rafa kaldırmak zorunda kalmışlardı.
Bugünlerde Denktaş ve KKTC yine benzeri bir baskı süreci yaşıyorlar.
Baskı kaynakları da yine aynı.
Ancak, deneyimli lider Denktaş, sınır kapılarının açılması kararında olduğu gibi yeni bir sürprize hazırlanıyor. Bunu kendisi de ifade etti. "23 Nisan'da yaptığımız gibi yeni açılımlar" yapabileceğinin mesajını verdi.
KKTC Cumhurbaşkanı, Annan Planı yerine, ondan da yararlanarak yeni bir planı gündeme getirmeye hazırlanıyor. KKTC ve Ankara'da, "Denktaş Planı" olarak adlandırılan bu çalışma sürüyor.
Denktaş'ın Annan Planı'na alternatif olarak gündeme getirmeye hazırlandığı yeni planın çerçevesi şöyle özetlenebilir:
1- İki eşit devlete dayalı konfederal bir yapı,
2- 5'i Rum, 3'ü Türk olmak üzere 8 kişilik Başkanlık Konseyi,
3- Dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı,
4- Meclis ve senatodan oluşan iki meclis. Milletvekili meclisinde oransal denge, senatoda ise eşit temsil.
5- Yeni toprak dağılımında Türk tarafının (yüzde 29)u kabul etmesi,
6- Güzelyurt'un Türk tarafında kalması, Maraş'ın ise etrafındaki 15 bini bulan Türk yerleşiminin korunması koşuluyla Rum tarafına bırakılması,
7- Türkiye'den gelen ancak KKTC vatandaşlığına geçmiş olanların KKTC'de kalması.
Denktaş, anlaşmaya varılması halinde Güney'den Kuzey'e gelecek Rumların, Kuzey'de oy kullanmalarını kabul edilmeyecek bir öneri olarak görüyor. Bunun yerine, Kuzey'e geçen Rumların yine Güney için oy kullanmalarının daha gerçekçi olduğunu düşünüyor.
Kıbrıs'ta ulaşılacak bir çözüm Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği süreci için de önem taşıyor. Dışişleri Bakanı Gül, İtalya gezisi sırasında, Kıbrıs ile AB arasında bir bağ kurulabileceğinin işaretlerini vermiş ve ekimde Yunanistan'a yapacağı ziyarette yeni kararlar açıklayabileceklerini söylemişti.
Türkiye ve KKTC, Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşmanın AB sürecinde önemli bir faktör olacağının farkındalar. Hatta Denktaş, Kıbrıs'ın bir bütün olarak AB üyeliği isteniyorsa, Türkiye ile paralel bir takvim izlenmesi gerektiğini de vurgulamıştı.
Bir yandan Denktaş'ın çözüm için masaya oturması istenirken, bir yandan da Arafat durumuna düşürülmeye çalışılması büyük bir çelişki olarak görülüyor.
Denktaş'ın hem elini zayıflatıp, hem masaya itmenin Türkiye ve KKTC'ye ne faydası olabilir?
Ankara'nın çözüm arama sürecinde Denktaş'ın arkasında olmadığı izlenimi veren demeç ve tavırlar, KKTC'de aralık ayında yapılacak seçimler sonrasına dönük bazı hesap ve taahhütler mi var, sorusunu da gündeme getiriyor.