Devlet Bakanı Kemal Derviş, Bankacılık Yasası'yla ilgili olarak gazetelerin Ankara temsilcileri ve ekonomi yazarlarıyla bir sohbet toplantısı yaptı.
Liderler zirvesinden çıkarak gazetecilerle görüşen Derviş yeniden zirveye döndü. Derviş'in gazetecilerle randevusu 16.30'daydı. Ancak o saate kadar Liderler zirvesinde bir sonuca varılamamıştı. O nedenle yeniden liderleri ikna etmek üzere Başbanlığa döndü.
Derviş'in söylemi biraz sitem doluydu. Hatta bazı sözleri "rest" anlamı da taşıyordu.
Örneğin Derviş, ekonomi yönetiminin birtakım işi olduğunu vurguladı, "Tabii" dedi, "bu takımın başı olur, 15 aşçı birden olmaz. Hem yetki hem sorumluluk vardır. Yetki olur sorumluluk olmazsa veya sorumluluk olur yetki olmazsa olmaz. Bunun bir dengesi vardır. Müzakereyi yürütenin ehliyetine, takımın başındakinin ehliyetine güvenmek gerekir. Güven yoksa, zaten orada bitmesi gerekir."
Derviş bu sözlerine karşılık gazetecilerin, "O zaman bir güvensizlik var sonucu mu çıkıyor" sorusuna da, "Öyle gözüküyor" yanıtını vererek, bir güven sorunu bulunduğunu belirtmiş oldu.
Derviş'in sitemli sözleri bu kadar da değildi. Toplantının sonuna doğru, "Bu işi ben yapıyorsam bırakın yapayım, yoksa başkası yapsın" anlamına gelecek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bir insana güvenirsiniz görev verirsiniz, işi o yürütür. Yok o yapamıyor derseniz, şu yapsın, derseniz. O zaman o değil başkası yürütür."
Derviş'in bu serzenişi açık biçimde, "eğer bana güveniyorsanız bu işi ben yürütürüm, güvenmiyorsunız o zaman ben değil başkası yürütür" mesajı yüklüydü.
Derviş bir de alınganlığını ifade etti.
Basında yer alan, "kişi, şirket veya banka kurtarma" yorumlarıyla kendisinin ilişkilendirilmesine alındığını belirtti. Şöyle dedi:
"Benim hiç bankam olmadı. Bütün yaşamımı bürokraside ve üniversite çalışarak geçirdim. Ben kişi, banka tanımam. Böyle yorumlara üzüldüğümü belirteyim."
Derviş, bankalara verilecek desteğin gerekliliğini ise şöyle anlattı:
"Bizim bütün amacımız sağlam ve şeffaf bir bankacılık sistemini yerleştirmek. Biz bu desteği vemeden üç kez denetim yapacağız. Üç dikişli bir denetim olacak. Şimdi bazılarının ortalığı toz dumuna vermelerinin nedeni bundan korkmalarıdır. Bazı insanlar sorumlulukları ortaya çıkacak diye yasayı engellemeye çalışıyorlar. Direnç buradan kaynaklanıyor. Bu işi bitirmek, yasayı engellemek istiyorlar."
Derviş, bankalara aktarılacak kaynağın yeniden hortumlanacağı, hortumculara gideceği kuşkusunun da yersiz olduğunu şöyle ifade etti:
"Bu sistem tümüyle şeffaflığa dayanacak. Bu şeffaflıkta hortum filan olmaz. Üç denetim olacak. Aksine bu sistemde hortumcular ortadan kalkar. Kimseye hediye vermiyoruz. Bazı öneriler oldu. Örneğin üç yıl geri ödemesiz kredi verilmesi de önerildi ama ben onu kabul edemem. O hediye olur."
Derviş, düzenlemenin yeni bir kriz doğmasını önlemek için yapıldığını, Türkiye'deki kırılganlık düşünüldüğünde yeni bir krize tahammül olmadığını belirtti. IMF'nin bankalara destek projesini desteklediğini vurguladı.
Kemal Derviş'in verdiği önemli bir bilgi de, bankalara aktarılacak kaynağın belli bir bölümünün reel sektöre kredi olarak verilmesini sağlayacak bir ek madde düzenlemesi yapacaklarını açıklamasıydı. Derviş, bu isteğin işadamları, Odalar Birliği tarafından dile getirildiğini, Başbakan'ın da desteklediğini söyledi.
Derviş, bu düzenlemelerden sonra Türkiye'de bünyesi sağlam 6 - 8 civarında banka olacağını, bunun da arzu edilen bir yapı olduğunu belirtti.
Devletin bir yandan kamu bankalarını özelleştirmeye çalıştığını, ancak, bir yandan da Fon'a alınan bankalarla kamu bankalarının çoğaldığına işaret edilmesi üzerine de şöyle konuştu:
"Biz bunu istemiyoruz. Koşullardan kaynaklanıyor. Ben de 30 yaşıma kadar bütün bankaların devletin olmasını savunurdum ama öyle değil. Devlet sistemi kurar, ortamı yapar. Özel sektör orada çalışır. Doğrusu budur. Tabii bunun aksini savunanlar da olur. Onlara da saygı duyarım."
Kemal Derviş, sonuçta, üç partinin uzlaşmasıyla sonucun ortaya çıkacağını ve Meclis'in takdiriyle şekilleneceğini vurgulamayı da ihmal etmedi.
Özetle söylemeye çalıştığı şuydu:
Ekonominin aşçısı bensem, yemeği ben yaparım...
Değilsem, o zaman, başkası yapar...