Direksiyon iktidardır.
Nereye çevirirseniz araba da, içindekiler de oraya gider.
Hele evde, işte baskılanmış, epeydir başarı okşaması görmemiş biri geçerse direksiyona, bilinçaltını döker yollara...
Erkeğin, haklı - haksız kesin üstünlük sağladığı alanlardan biridir direksiyon. Yanındaki veya arkada eşi asla onun kadar iyi bir şoför olamayacağına göre kendi kararlarını kendi verir direksiyon başında...
Çocuklara hava atmanın,
"işte babam" dedirtmenin de en kolay ve ucuz yeridir direksiyon başı...
Kazasız, belasız, normal bir süre içinde, kurallarına uygun olarak çoluğu çocuğu bir yerden bir yere ulaştırmak başarısı yetmez nedense...
Karşısındakine mutlaka
"Aaaa, gerçekten mi, bravo vallahi" dedirtecek kadar kısa bir sürede, pis bir trafikte herkesi sollayarak varmak gerekir ki, direksiyon sallama başarısının tadı çıksın.
Amaç, varılacak yere varıp, tatil yapmak değildir de, herkesin kaza yaptığı, kaza riskinin çok yüksek olduğu bir ortamda 6 saatte gidilecek yolu 3 saatte gidebilmektir. Araba ve yol, araç değil, amaçtır neredeyse...
Kaçınılmaz sorudur?
- Kaçta yola çıktınız...
- Vallahi gün ağarmadan fırladık biz.
- Yani?
- İşte sabah 4 müydü, 5 miydi, neydi?
- Eee, bu saatte nasıl geldiniz, uçtunuz mu birader?
- Yaa işte geldik, aslında çok da sürat yapmadım ama...
- Öyle dediğine bakmayın. Bizimki sessizdir, messizdir ama hızlıdır hani. Çok güzel araba kullanır. Siz onu direksiyonda bir görün...
Budur direksiyon bizde...
Kendini kanıtlama aracı...
Yaşamın diğer alanlarında kazanılamamış yarışların, direksiyonda kazanılmasıdır.
Takdir açlığıdır, başarı özlemidir.
Aile ve arkadaş çevresinde
"özellik" kazanabilmektir.
Ezikliği, eksikliği yollara sermektir.
Maçlarda küfür etmek gibidir, bizim yollarda direksiyon tutmak...
Mutlaka bayramda kendini göstermektir...
Hanımın hakim olamadığı, çocuğun hayranlık duyduğu iktidar koltuğudur direksiyon...
Kurban Bayramı'nda kurban olmak ve çoluk çocuğu kurban etmek pahasına...
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr