Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



   Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu raporunu açıkladı ve 25 eski bakan hakkında soruşturma komisyonu kurulmasını talep etti. Bunun bir anlamı da komisyonun, bu bakanlar için Yüce Divan'a gitmelerinin gerekli olup olmadığının saptanması istemidir.
   Türkiye'nin temel sorunlarından biri yolsuzluk sektörüdür. Yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılık, siyasi nüfuz kullanarak para kazanmak, siyaset - ticaret - mafya ortaklığı, maalesef yolsuzluğu Türkiye'de artık bir "sektör" haline getirmiştir. Örneklerini her gün görüyor, yaşıyoruz.
   Bu nedenlerle hükümetlerin yolsuzlukla mücadele yolundaki tüm girişimleri desteklenmeli. Nitekim Meclis'te oluşturulan Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun çalışmaları da kamuoyunda destek buldu.
   Daha önce de birçok araştırma - soruşturma komisyonları oluşturuldu. Ancak sonuçta, siyasi karar verildiği için bu girişimlerin hiçbiri somut bir sonuca ulaşmadı. Meclis'te parmak hesabıyla veya karşılıklı çıkar yaklaşımıyla dosyalar kapatıldı. Bu dosyaların açılması bakımından son komisyonun araştırmaları, saptamaları, önerileri elbette önemli.
   Ancak, bu çalışmalar yapılırken işin sulandırılmaması gerekiyor. Geçmişte, başbakanlar için aynı araştırmalar yapılırken, gelmiş geçmiş bütün başbakanların kapsama alınması önerileri ve kararıyla araştırma ve soruşturmalar sulandırılmıştı. Hedef genişletilmesi yoluyla gerçekten araştırılması gereken kuşku ve konular geri planda kalmıştı.
   Şimdi aynı hatanın yapılmaması gerekiyor. Komisyonun kararına bakıldığında benzeri bir hataya düşülmesi olasılığı yüksek.
   Bazı iddialar, bazı suçlamalar bazı isimlerin üzerinde durmaz. İddia ve suçlama sahibinin inandırıcılığını kemirir. Komisyonun kararında böyle isimler var.
   Örneğin Bülent Ecevit...
   Örneğin Devlet Bahçeli...
   Yarım asra yaklaşan siyasi yaşamında Ecevit'in parayla pulla işi olmadığı bilinir. Maddi çıkar sağlamak gibi bir iddia Ecevit'in üzerinde durmaz. Bülent Ecevit'i yolsuzluk yapmakla suçlamadan önce durup düşünmek gerekir.
   Keza MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de kişiliği parasal konularda Ecevit gibidir. Bahçeli'nin de parayla pulla işi olmadığı bilinir.
   Nitekim Ecevit'in de Bahçeli'nin de bakanlarıyla ilgili ciddiye alınır bir iddia gündeme geldiğinde yaptıkları ilk iş o bakanların istifasını istemek olmuştur. Bunun örnekleri bilinir.
   Ayrıca yolsuzluk, usulsüzlük, siyasi nüfuz kullanmayla mücadele iddiasında olan AKP iktidarının, bu konularda örnek tavırlar sergilemesi de beklenir. Yolsuzluk soruşturacak iktidarın üzerinde en küçük bir şaibe olmaması gerekir.
   Meclis Komisyonu'nun çalışmalarının objektif biçimde yargıya yansıyabilmesinin koşullarından biri tek parti iktidarının bu konuda tertemiz olmasıdır.
   Oysa, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve oğlu hakkındaki iddialar, komisyonun ciddiye alıp soruşturma talep ettiği birçok iddiadan daha vahimdir. Ecevit ve Bahçeli'yi yolsuzlukla suçlayabilen bir iktidar çoğunluğunun önce kendi bakanları hakkındaki iddiaları da ciddiye alması gerekir.
   Başbakan'ın ve bakanlarının kendilerine, çocuklarına, yakınlarına ilişkin iddiaları açıklığa kavuşturup gereğini yapmadan, hesap sormaya yönelmeleri ve bunu Ecevit ve Bahçeli gibi isimlere kadar ulaştırmaları inandırıcılık sorunu yaratacağı gibi, komisyonun haklı kararlarının da sulandırılması sonucu doğurur.
   Başbakan ve bakanlarının çocuklarının çok genç yaşta "ticari deha" göstermeleri, iktidarın yolsuzlukla mücadele gayreti üzerinde belirgin "gölge"lerdir...
   Gereği yapılmadıkça da öyle kalacaktır...