Ak Parti'nin kurulmasıyla birlikte bazı soru işaretleri de kamuoyuna yansımaya başladı.
Bunlardan birincisi, Ak Parti'nin selefleri gibi dinci bir parti olup olmayacağı? Laik rejimle çatışmaya dayalı politika izleyip izlemeyeceği?
Kurucular kuruluna bakarak yapılan yorumlarda bu kuşkunun devam ettiği gözleniyor.
Ak Parti'nin önde gelen isimlerinden Abdullah Gül'e bu kuşkuyu anımsatarak görüşlerini sorduk.
Örneğin, kurucular arasında türbanlı bayanlara yer verilmesinin amacı nedir?
Merve Kavakçı olayı belleklerde henüz tazeliğini yitirmemişken, bu olay nedeniyle Fazilet Partisi hakkında verilen karar ortada dururken, "türbanlı kurucu"larla verilmek istenen mesaj nedir?
Gül, bu sorularımıza yanıt verirken şu değerlendirmeyi yaptı:
"Öncelikle vurgulamak isterim ki, Ak Parti, bir din partisi değildir. Türbanlı kurucularımızın olması, toplumun her kesiminden bize destek verenlerin temsil edilmesi amacına yöneliktir. Her kesimden destek alıyoruz. Her kesimin temsil edilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Türbanlı kuruculara da öyle yaklaşmak gerekir. Tıpkı, bazı kurucularımız sakallı olması, bazılarının sakalsız olması gibi yaklaşmak gerekir."
Türbanın bir siyasi simge olarak değerlendirildiği ve hukuki olarak da sorun yarattığı bilindiğine göre, örneğin, Ak Parti'den türbanlı kişiler milletvekili adayı olur ve seçilirlerse aynı sorun tekrarlanmış olmaz mı?
Gül bu sorumuza temkinli bir yanıt verdi:
"Bugünkü koşullarda hukuken problem yarattığını biliyoruz. O nedenle hukuki problem alanlarına biz girmeyiz. Yarın seçim olsa türbanlı arkadaşları aday gösteremeyiz. Ancak biz Ak Parti'de bayanların aktif olarak bulunmalarını, aktif siyaset yapmalarını istiyoruz. Katılımcı bir anlayışa sahibiz."
Gül, Ak Parti'nin amacını ve siyaset yapma anlayışını da şöyle özetliyor:
"Din partisi olmadığımızı vurguladık. Biz siyasi partileri bir tebliğ aracı, bir fikri yayma aracı olarak görmüyoruz. Bize göre siyasi parti hizmet aracıdır. Hizmeti yayma aracıdır. Hangi parti halka hizmet götürüyorsa, yaygın hizmet veriyorsa, kimin oyunu bu yolla alabiliyorsa, alsın. Düşüncemiz bu. Biz bir rövanş peşinde de değiliz. Öyle bir amacımız, niyetimiz yok. Bizim amacımız normalleşmek. Hedef bu. Yeni bir siyaset anlayışı getirmeye çalışıyoruz."
Abdullah Gül, bu çerçeve içinde Ak Parti'ye "kuşku"yla yaklaşmanın yanlış olduğunu ve gerçeklere dayanmadığını da vurguluyor.
Gül, öteden beri, "reel politika" olarak tanımladığı bu çerçeveye özen gösteren bir söylem kullanıyor.
Tabii, önemli olan uygulamanın da bu söylemle uyumlu olması...
Bunu zaman gösterecek...