Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Türkiye'nin 2001 krizinden sonra yöneldiği en yararlı politikalardan biri siyasetin rant dağıtan biçimde ekonomiden çekilmesini sağlayacak reformlara yönelmesiydi.
Bu yolda atılan en önemli adımlar ise rant alanlarını düzenleyen özel kurulların oluşturulmasıydı.
Türkiye'de, yolsuzluk sektörünün yuvalandığı en geniş alan kamu ihaleleridir. Bu alanda, siyasetin ekonomik ve mali araçları rant dağıtmak için kullanmasına engel olmak amacıyla Kamu İhale Kurulu (KİK) kurulmuştu. Bir diğer önemli adım da İhale Yasası'nın yeniden düzenlenmesiydi. Bu yasanın uygulanması ve siyasetin etki alanı dışında kamu ihalelerinin yapılması, KİK'in asli işlevi olarak belirlendi.
Kamu ihalelerinin hemen her aşamasında usulsüzlük ve rüşvetin yaygınlığının, bizzat Bayındırlık bakanları tarafından itiraf edildiği düşünülürse, İhale Yasası ve KİK'in önemi çok daha iyi anlaşılır.
Meclis Araştırma Komisyonu'nun son raporunda da saptandığı gibi Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizlerin en önemli etkenlerinden biri bu alanda yapılan yolsuzluklar ve kamu kaynaklarının kayırmacı bir anlayışla dağıtılmasıdır.
Türkiye'nin ekonomik krizden çıkması için siyasi maliyet yüksek olmasına karşın çok sıkı şekilde uygulanan ekonomik programın bir gereği olarak gerçekleştirilen İhale Yasası düzenlemesine karşı hükümetin bazı girişimleri bir çeşit delik açma çabası olarak nitelenebilir.
Hükümetin Meclis'e sevk ettiği İhale Yasası değişikliği, önemli yatırımcı kuruluşların bu yasa kapsamı dışına, İhale Yasası'nın dolayısıyla KİK'in kapsamı alanı dışına çıkarılıyor. Kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediye işletmeleri yeni değişiklikle yasanın dışında tutularak yeniden bu kuruluşların yapacağı işler ve verecekleri ihalelerde karar bir anlamda siyaset kurumuna bırakılıyor. Özellikle enerji sektöründe faaliyet gösteren BOTAŞ, TEAŞ, TEDAŞ gibi kurumların ve büyük belediyelerdeki BİT'lerin yasa kapsamı dışına çıkartılması KİK'in de işlevini önemli ölçüde azaltıyor. Enerji sektöründe büyük yolsuzluk iddialarının hala soruşturulduğu düşünülürse, bu sektörün kapsam dışına çıkartılması, bir anlamda denetimden kaçış ve yeniden siyasi nüfuzun karar mekanizmasına girişi olarak değerlendirilebilir.
Hükümet, bu girişimiyle, İhale Yasası'nda büyük bir gedik açmaktadır. Bu alandaki yolsuzlukların çapı, Türk ekonomisi açısından hala bir kara delik olarak tanımlanmaktadır.
Eğer hükümet, iddia ettiği gibi yolsuzluklarla mücadelede kararlı ise bu girişimden vazgeçmeli ve enerji sektörünü yeniden İhale Yasası ve KİK'in görev alanı içine sokmalıdır. Aksi halde, İhale Yasası ve söz konusu kurul yolsuzlukların önlenmesi açısından yetersiz kalacakları gibi büyük yatırımlarda, yine siyaset kaynaklı yolsuzluk iddiaları gündemden düşmeyecektir.