Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırmak üzere Anayasa'nın 69. maddesinde yapılacak değişiklik, iki davayı iki önemli açıdan etkileyecek.
Fazilet Partisi ve HADEP'in, Anayasa Mahkemesi'nde süren kapatılma davalarında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iki talepte bulunmuştu:
1- Siyasi Partiler Yasası'nın kapatılma ölçülerini düzenleyen 103. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'nın 69. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi,
2- Anayasa'nın 69. maddesi uyarınca Fazilet ve HADEP'in kapatılması.
Başsavcının dayanağını oluşturduğu Anayasa'nın 69. maddesi, "Bir siyasi partinin 68. maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına ancak onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilmesi halinde karar verilir" hükmünü taşıyor. 68. maddenin dördüncü fıkrası ise özetle bölücülük ve irticai faaliyetleri kapsıyor.
Şimdi yapılacak değişiklikle Anayasa'nın 69. maddeyle Anayasa Mahkemesi'ne verdiği
"tespit ve takdir" yetkisi kaldırılacak veya sınırlanacak. Siyasi Partiler Yasası'na konulan odak olma haline ilişkin ölçüler Anayasa'ya taşınacak.
Bu durumda da Başsavcı'nın iptal talebine dayanak oluşturan Anayasa hükmü ortadan kalkmış olacak.
* * *
BAŞSAVCI Vural Savaş Anayasa'nın 69. maddesinin bu şekilde değiştirilmesinden kaygı duyuyor. Bu kaygısını şöyle ifade ediyor:
"Acaba bu maddeye dayanarak Refah Partisi kapatılmasaydı, ne olurdu ? Bunu bir düşünelim. Türkiye daha demokratik bir hale mi gelirdi? Bugünkü hükümet yapılanması gerçekleşebilir miydi? İrticai ve bölücü terör örgütlerinin üzerine bugünkü gibi gidilebilir miydi? Eğer bu sorulara olumlu yanıt verebiliyorlarsa, 'evet Türkiye daha demokratik olurdu' diyebiliyorlarsa mesele yok. Ama diyemiyorlarsa düşünmeleri gerekir. Benim diyeceğim şu: İnşallah pişman olmazlar."Başsavcı Savaş, Anayasa'da yapılacak değişikliğin bir anlamda
"28 Şubat'ın hukuk alanındaki dayanaklarını" da ortadan kaldıracağı düşüncesinde:
"28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu adeta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi çalıştı. Türk insanın çağdaş, modern, laik bir yaşam sürmesini sağlamayı amaçladı. Demokrasiyi tehdit eden bölücü ve irticai terör faaliyetlerini ve bunları destekleyen siyasi akımları etkisiz kılmaya çalıştı. Benim açtığım davalar da siyasi partilerin Anayasa içinde faaliyet göstermelerini sağlamaya dönük davalardır. Anayasa dışında amaç güden ve faaliyet gösteren siyasi parti ve akımlara izin verilecekse o zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin kendini yasal yollardan savunma olanağı kalmaz. Şimdi bu araçlar Türkiye Cumhuriyeti'nin elinden alınıyor. Elimizde birtek 312. madde kalıyor."Son olarak şu vurguyu yapıyor Başsavcı Vural Savaş:
"Bugün girişilen Anayasa değişikliği Refah partisi kapatılmadan önce gerçekleşseydi ne olurdu? Siyasiler bunu bir düşünsünler.""Ben" diyor Başsavcı Savaş,
"bir süre sonra seçime gireceğim. Başsavcılık için yine ilk beşe girmem lazım. Başsavcıyı yeni seçilecek Cumhurbaşkanı atayacak. Eğer benim yaptıklarım anti - demokratik bulunduysa o zaman Cumhurbaşkanı beni atamaz. Ama ben yaptıklarımın demokratik, laik Cumhuriyet ve Anayasa'nın gereği olduğuna inanıyorum."
Başsavcı Savaş, yapılan ve yapılması düşünülen değişikliklerin demokratik, laik Cumhuriyet'in yasal savunma araçlarının ortadan kaldırılması anlamına geleceğini düşünüyor ve kaygı duyuyor.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr