Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret BİLA

VERGİ reformu, enflasyon ve seçimden sonra, "türban"da odaklaşan "kılık - kıyafet" konusu da koalisyon ortakları arasında yeni bir görüş ayrılığı gibi görünüyor.
Konu hükümet sorununa dönüşübelir mi?
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit bu sorunun yanıtının pazar günü yapılacak liderler zirvesinde ortaya çıkacağını düşünüyor:
- Şu anda hükümet düzeyinde bir sorun yok. Ancak, pazar günü Sayın Yılmaz ve Sayın Cindoruk'la yapacağımız toplantıda bu konunun da gündeme geleceğini sanıyorum.
Bülent Bey, seçim konusunun da pazar günü yapılacak zirvede ele alınacağını belirtmişti. Son günlerde koalisyon ortakları arasındaki tartışma konularının üçlü zirvede sonuca bağlanacağı anlaşılıyor.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın genelgesi hükümetin ANAP ve DSP kanatları arasında gerginlik yarattı. ANAP'ın taban tepkisi, dolayısıyla oy kaygısıyla verdiği tepki, RP'nin kapatılmasının yarattığı "nazik" ortamda hükümeti sıkıntıya sokabilir.
Başbakan Yardımcısı Ecevit, "yumuşak geçiş" sağlamaya çalışıyor:
- Bu tür sorunları İskender'in kılıcıyla düğümü keser gibi çözmemiz elbette mümkün değil. Bize göre sorun ikna ve telkin yoluyla, kimseyi incitmeden, yumuşak bir biçimde çözülmeli.
Ecevit, kılık - kıyafete dönük bir dayatma içinde olduklarını vurguladıktan sonra şu uyarıyı yapıyor:
- Yanlış olan bu tür konuları siyasi istismar malzemesi haline getirmek. Siyasi çıkar için küçük kızlarımızı kullanmak. İmam hatip okullarında küçüçük kızları başlarını örtmeye zorluyorsunuz, sonra üniversite çağına gelince bu kez de açmaya zorluyorsunuz. Elbette bu durumda kız öğrenciler bir sıkıntı, bir bunalım içine giriyorlar. Bu nedenle bu tür sorunları bir anda çözmek mümkün değildir. En sağlıklı yol telkin ve ikna yöntemiyle çözüm üretmektir.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ise, "türban" konusundaki tartışmaların tırmandırılmasına karşı:
- Bu konunun polemik malzemesi yapılması ve tırmandırılmasının kimseye yararı olmaz.
Uluğbay, bu nedenle de tartışmalara girmek, demeçler vererek polemikler yaratmak istemiyor. Bu yöndeki gayretleri de özenle karşılıksız bırakarak "siyasetin elini eğitimin yakasından çekmesini" sağlamaya çalışıyor:
- Yasa ve yönetmelikler çerçevesinde bir gereksinim ortaya çıktığı için genelgeyi yayınladım. Genelgenin hiçbir siyasi yönü ve amacı yoktur. Benim bütün amacım yıllarca siyaset arenası haline getirilmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı'nı ve eğitimi bu durumdan kurtarmak. Ben bu bakanlığa ve işlev alanına siyasetin girmesini istemiyorum. Bunu temizlemeye ve önlemeye çalışıyorum. Kararları bu anlayışla ve mevcut yasal düzenleme çerçevesinde politik kaygı ve düşüncelerden arınmış olarak veriyorum.
Uluğbay'ın genelgesi ile Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı arasında da bir bağlantı yok. Genelgenin tarihi Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararının yayımlanmasından çok önce. Uluğbay'ın genelgesinin tarihi 12.1.1998, gerekçeli kararın yayımlandığı tarih ise 22.2.l998.
Uluğbay'ın yaklaşımından ANAP kanadının baskısı veya siyasi kaygı gerekçeleriyle bu konuda "ödün" vermeyeceği anlaşılıyor. Ecevit de konuyu hem halk hem de hükümet düzeyinde sorun haline dönüştürmemek için "esnek uygulama"dan yana görünüyor.
Bakalım bu yaklaşım pazar günü yapılacak üçlü zirvede koalisyonun diğer iki lideri tarafından da benimsenecek mi?

Yazara Email F.Bila@milliyet.com.tr