Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



   ABD'nin Irak'ta istikrar gücü için Ankara'dan asker istemesi, bir süredir gergin olan Türkiye - ABD ilişkileri için bir dönüm noktası olarak görülebilir mi?
   Bu soruya olumlu yanıt verenlerin yaklaşımı, ikinci tezkerenin reddedilmesiyle bozulan Türk - ABD ilişkilerinin düzeltilmesi ve ileriye dönük işbirliği için bir "fırsat" olacağı yönünde. Ankara'nın bu bakış açısıyla asker göndermeye olumlu bakması gerektiği bu düşünceyle savunuluyor.
   Ayrıca, 60 bin ABD askerinin Türkiye'de konuşlanması ve Irak'a geçmesine izin vermeye göre, barışı kurma ve koruma amacıyla asker göndermenin "ehven-i şer" bir durum olduğu değerlendirmesi de Ankara'nın zirvelerinde yaygınlaşıyor.
   Ankara bu kez reddedilen tezkereden çıkardığı dersler nedeniyle çok daha dikkatli ve özenli bir tutum içinde. Özellikle hükümet ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bu kez net bir tutum almalarının önemi vurgulanıyor.
   Asker cephesinde, kararın nihai olarak siyasi ve bu nedenle hükümetin alacağı kararın belirleyici olacağı görüşü hakim. Dışişleri Bakanı Gül'ün ABD temasları sonrasında getireceği hava da dikkate alınarak, siyasi karar üretilmesinden sonra, asker göndermenin hukuki dayanaklarının ve koşullarının çok iyi ve açık biçimde belirlenmesinin önemi üzerinde duruluyor.
   Türkiye yeniden bir tezkere tartışmasına gebe görünüyor. Yürütülen gayri resmi görüşmelerle başlayan asker gönderme tartışmalarında öncelikle yeni bir tezkere gerekip gerekmediği konusunun açıklığa kavuşması ihtiyacı var. Oluşturulacak istikrar gücünün Birleşmiş Milletler veya NATO şemsiyesi altında olup olmayacağı Ankara'nın izleyeceği yolu da belirleyecek. Yeni bir BM veya NATO kararı alınması halinde yeni bir tezkereye ihtiyaç olmayacağı Dışişleri Bakanı Gül tarafından da ifade edildi. Ancak, ortada yeni bir BM veya NATO kararı yok. Bu durumda ise yeni bir tezkereye ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor.
   Ankara'da bir diğer görüş de Irak Savaşı sırasında çıkarılan üçüncü tezkerede yurtdışına asker gönderme yetkisinin bulunduğu ve bu yetkiye dayanılarak istikrar gücüne katkı verilebileceği görüşü dillendiriliyor.
   Ancak, söz konusu tezkerede verilen yetki "Kuzey Irak"la sınırlı. Oysa, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden istenen askerin Kuzey Irak'ta görevlendirilmesi söz konusu değil.
   Üçüncü tezkerenin ifadesi şöyle: "Kapsamı, sınırı ve zamanı Anayasa'nın 117. maddesine göre milli güvenliğin sağlanmasında ve Silahlı Kuvvetler'in yurt savunmasına hazırlanmasında yüce Meclis'imize karşı sorumlu bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülebilmesi amacıyla Kuzey Irak'ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasına... 6 ay süreyle izin verilmesi."
   Bu ifade asker gönderme yetkisini Kuzey Irak'la sınırlıyor? Bu tezkereye dayanarak Kuzey Irak dışında Irak'a asker gönderilebilir mi? Irak'ın tamamı için alınmış bir yetki söz konusu olmadığı gibi, çıkan tezkerenin süresi de işliyor. Yeni tezkerenin Meclis'ten geçirilmesinde, reddedilen tezkerede olduğu gibi bir sonuçla karşılaşılır mı?
   Asker gönderme kararı kesinleşirse, ABD ile yeni bir mutabakat yapılması ne kadar zaman alır? Türkiye yeni bir karar sürecine girmiş bulunuyor. Başta hükümet olmak üzere bütün ilgili kurumların tavırlarını açık biçimde ortaya koymaları gerekiyor. Yoksa geçen sefer yaşadığımız "topu birbirine atma" taktikleri yeniden canlanır ki, Türkiye'nin buna tahammülü olmadığı açıktır.