Feminizm adına topyekûn mücadele

30 Mayıs 2021

Türkiye’deki erkeklerin büyük bir çoğunluğunun rahatsız olduğu sıfatlardan biri de hiç kuşkusuz “feminist”. Bu sıfatı adının önünde gururla taşıyan kadınlar yıllardır sürdürüyor eşitlik mücadelelerini. Bu süreçte feminizmin ne olduğunu tanımlamak kadar ne olmadığını da sürekli anlatmak zorunda kalıyorlar. Kadının erkekten üstün olması anlamına gelmediğini. Erkek düşmanlığı olmadığını. Çirkin kadınların oluşturduğu bir platform olarak ifade edilemeyeceğini. Ailenin reisinin erkek olmasına karşı çıktıklarını. Bu kurumda eşit söz hakkının önemini. Uzar gider bu liste. Yazık ki 2021’de de feminizme mesafesini koruyanların önyargıları, çarpıtmaları tamamıyla kırılmış değil. Aldıkları uzun ve başarılı yola rağmen feminist kadınlar hâlâ feminizmin ne olduğunu açıklamaya çalışıyorlar. Gelinen noktada bir feminizm kabulü var elbette. Ama bu kabulün hemen ardından erkeklerden gelen şu soru hiç eksik olmuyor: “Ama o koyu feministlerden değilsin, değil mi?” Meali, konfor alanımı bozmazsın

Yazının Devamı

O yas tutulmalı!

16 Mayıs 2021

"Rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları

Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan

Onu çok arıyorum, onu çok arıyorum

Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları

Bir yerlere yıldırım düşüyorum

Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan

Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu

Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş

Yazının Devamı

“İnsan, yaşamı tek başına karşılamak zorunda”

9 Mayıs 2021

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Modern Türk Edebiyatı Klasikleri adı altında başlattığı serinin ikinci kitabı olarak Leyla Erbil’in “Mektup Aşkları”nı yayımladı bu yılın başında. Kitap gelir gelmez, diğer Erbil kitaplarının yanında yerini aldı kütüphanemde. Romanı 1990’ların başında okumuştum. Yayınevinden gelen, sert kapak kitap baskısıyla hazırlanmıştı. Kapağında karakalem bir Leyla Erbil vardı. Kitap sayfalarında kullanılan kâğıdın kalitesi, kokusu, mektup türünde yazıldığıdan her mektup için seçilen birbirinden özel yazı karakterleri; özetle bir içim su gibiydi bu yeni baskı. Eminim Leyla Erbil görse çok severdi. Önümde uzun bir okuma listesi olduğu için beklemek zorunda kaldım, iki ay boyunca kitabı her görüşümde iç çekip durdum. Derken bu hafta okumaya başladım. 20’li yaşlarda yapılan okuma deneyimi ile bugünkü arasında dağlar kadar fark var elbet. O yüzden bazı kitapları bir defa okumayı kabul etmiyorum; yeni yaşlara denk düşen yeni okumalarla epey zenginleşiyor okur. “Mektup

Yazının Devamı

Herman Hesse’den mutluluğun iksiri

2 Mayıs 2021

Bu pazartesi yeni çıkan kitaplar arasında dolaşıp içlerinden birini yanıma alamadan son verdim geziye. Instagram’a girdim sonra. Bir türlü ikna olamadığım mutluluk halleri, like menşeli postlar arasında gezinirken, “Edebiyat Terapi” adlı kitabı Doğan Kitap’tan çıkan Psikolog Mine Özgüzel’in sayfasında durdum. Siyah beyaz bir Hermann Hesse fotoğrafının altında şöyle yazıyordu: “Pek çok kişinin yürüdüğü yolu değil, kendimize özgü olanı inatla izlemeliyiz. Başkalarının peşine takılmak, başkalarına ayak uydurmak değil. Tutkularımıza tutunmalıyız. İnsanın özbenliğini işleyen Hermann Hesse’nin ‘Peter Camenzind’ini okumalıyız”.

Dünyayı görüp tanımak

Aradığım kitabı bulmuştum. Hemen bir kitap sitesine girip sipariş verdim. Can Yayınları’ndan Kamuran Şipal çevirisiyle çıkan Hesse’nin ilk romanı “Peter Camenzind” iki gün sonra elimdeydi. Usul usul, iddiasız başladı roman. İsviçre’de bir dağ köyünde yaşayan Peter Camenzind’in çocukluğunun izini

Yazının Devamı

Zor olan, iyi günde dostluk yapabilmek

25 Nisan 2021

Psikanaliz tarihinin Freud’dan sonraki en etkili kuramcılarının başında Melani Klein gelir. Klein nesne ilişkileri okulunun kurucusudur. Klein’ın en bilinen metni ise Metis Yayınları’nın yayımladığı “Haset ve Şükran”. Psikanaliz tarihinin önemli çalışmalarından biri olan bu metinde insandaki iyi ile kötünün mücadelesi haset ve şükran kavramları üzerinden anlatılır. Klein haset ile kıskançlık arasındaki farka dikkat çeker. Hasedi şöyle tanımlar: “Haset arzulanan bir şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur. Hasetli itki o istenen şeyi sahibinden çekip almaya, bozmaya ya da kirletmeye yönelir”.

Haset ve kıskançlık arasındaki fark

Peki ya kıskançlık? Onun tanımına geçmeden hasedin öznenin sadece bir kişiyle olan ilişkisiyle ilgili olduğunu vurgular Klein. Kıskançlıkta ise öznenin en az iki kişiyle ilişki içinde olması gerekir: “Özne kendi hakkı olan sevginin rakibi tarafından elinden alındığına ya da alınma tehlikesiyle karşı karşıya

Yazının Devamı

Hayatınızdan memnun musunuz gerçekten?

18 Nisan 2021

İstanbul Film Festivali 40. yaşına gözleri dolu dolu bir nisan sabahı girdi. Arada bahar gibi gülümsese de gözünün yaşı eksik olmuyor bu yılki nisanın. Pandemiden mütevellit olduğunu söylemek konuyu romantize etmek gibi durabilir ama sanki bunun da payı var. Art arda gelen vefat haberlerini, her geçen gün yükselen vaka sayılarını, koronanın evimizin eşiğine kadar gelip oturmasını düşünürsek... Yine de buruk geçen kırkıncı yaşında çevrim içi yayınlarla Onat Kutlar’ı teyit etmeye devam ediyor: “Sinema bir şenliktir”. Hem daha bunun mayısı var, haziranı var, sinema salonlarında, açık hava sinemalarında devam etme şansı var. Bir ihtimal daha var!

Bu hafta festivalin Belgesel Kuşağı bölümü kapsamında gösterilen “Sundays-Pazar Günleri”ni izledim. Çok dokunaklı bir varoluş hikâyesi. Belgeselleriyle tanınan Alethea C. Avramis, ailesine dair kişisel bir hikâye anlatıyor belgeselde. Avramis, ABD’de 30 yıl boyunca Rum Ortodoks kilisesine mensup bir papaz olarak çalışan babası Peder Tom’un aniden

Yazının Devamı

Türkçenin edebiyatla bestelendiği öyküler

11 Nisan 2021

O küçük kızın annesiyle birlikte parasız yatılı sınavına gidişinin üzerinden tam 50 yıl geçti. Şimdi 60’larını sürüyor olmalı. Öğretmenlikten emekli olmuş, yorgun. İhtimal kilo almıştır epey. Gözlerinin kenarında derin kaz ayakları. Saçlarında tutam tutam beyazlar, dip boyalarla renklendirilen. Annesi vefat etmiş. Kendi çocukları büyümüş. Torun da gelmiş. Yaşlılığa doğru son bir iki... Ama gelin görün ki onun hikâyesinin anlatıldığı Füruzan’ın “Parasız Yatılı”sı bugün 50’sinde bir bahar dalı gibi. Yarım asrı geride bırakmasının anısına Yapı Kredi Yayınları, “Füruzan’ın ilk kitabı Parasız Yatılı 50 yaşında” adı altında özel bir baskı yaptı. O kadar özenle, o kadar güzel hazırlanmış ki. Siyah, beyaz ve kırmızının muhteşem uyumundaki kapakta Füruzan’ın 70’li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı var. Yıllar içinde yapılan farklı yayınevlerinden farklı baskılarda hep hüzünlü bir kız çocuğu fotoğrafı olurdu kapaklarda. Bu defa kullanılan Füruzan’ın kendi

Yazının Devamı

İktidar hırsının çarpıcı bir portresi

4 Nisan 2021

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyelerinin oylarıyla belirlenen 2020 yılı Türk sinemasının “En İyileri” bu hafta açıklandı. Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği “Nasipse Adayız”, En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında kazandığı dört ödülle öne çıktı. ‘Nasipse Adayız’, Türkiye prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapmıştı. Ulusal Yarışma’da En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu ödüllerini kazanan film Adana Film Festivali’nde de En İyi Film ve En İyi Senaryo dâhil beş ödül birden almıştı.

Pandemi koşullarının nadir sanat üretimlerinden biri olan filmde, Kesal, 2000’li yılların başında Beyoğlu belediye başkanı adayı olduğu dönemdeki kişisel sürecinden esinleniyor. Bu süreci anlattığı aynı adlı romanından uyarlama yaparak. Filmdeki aday karakteri Dr. Kemal Güner. Biz onun seçim kampanyasındaki bir gününü izliyoruz. Önemli bir gün bu, çünkü o akşam bir düğün salonunda seçmene vereceği yemekte aday

Yazının Devamı